11 Mart 2017 Cumartesi

(Yunus Suresi )

(Yunus Suresi )

İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla, 
1-ELİF! LÂM! RÂ! Bunlar, doğru hükümler içeren Kitab’ın ayetleridir. 
2-İçlerinden bir kişiye: “İnsanları uyar ve inanıp güvenenlere, özü sözü doğru kişiler sınıfına çıkma müjdesi ver” diye vahiy etmemiz onlara çok mu tuhaf geldi ki ayetleri görmezlikten gelenler (kâfirler): “Bu, tam bir büyücüdür” dediler? 
3-Sizin Rabbiniz[1*] Allah’tır; gökleri ve yeri altı günde yaratmış sonra yönetime (arşa) geçmiştir. İşleri çekip çeviren O’dur. Şefaat edecek olan, ancak O’nun izninden sonra edebilir. İşte Allah budur, sizin Rabbinizdir. Siz O’na kul olun. Bilgilerinizi kullanmayacak mısınız? 
4-Dönüp topluca huzuruna varacağınız O’dur. Bu, Allah’ın verdiği sözdür; gerçekleşecektir. O, ilk önce yaratır, sonra yaratmayı tekrarlar. Bu, inanıp güvenen ve iyi iş yapanlara çalışmalarının karşılığını hakka uygun şekilde vermek içindir. Ayetleri görmezlikten gelenler de bu kafirliklerine karşılık kaynar sudan bir içecek ve acıklı bir azap ile karşılanacaklardır. 
5-Güneşi ziyâ, Ay’ı nûr yapan O’dur. Yılların sayısını ve hesabı bilesiniz diye onu menzil-menzil ölçülendirmiştir. Allah’ın yarattığı şeyler, gerçeğin kendisinden başka birşey değildir.Allah onu gerçek varlık olarak yaratmıştır. Allah, âyetlerini bilen bir topluluk için açıklar. 
6-Gece ile gündüzün farklılaşmasında, Allah’ın göklerde ve yerde yarattığı her şeyde kendini (yanlışlardan) koruyan bir topluluk için göstergeler (ayetler) vardır. 
7-Bizimle karşılaşmayı beklemeyen ve dünya hayatından hoşlanan, onunla tatmin olanlar, bir de ayetlerimize aldırmayanlar var ya... 
8-İşte onların varıp kalacakları yer, cehennemdir. Bu, yaptıklarının karşılığıdır. 
9-İnanıp güvenen ve iyi işler yapanları, güvenlerinden (imanlarından) ötürü, Rableri doğruya yöneltecektir. Nimet dolu cennetler içinde etraflarından ırmaklar akacaktır. 
10-Bunların oradaki duaları : “Biz sana içten boyun eğeriz Allah’ım”; sağlık dilekleri de “Esenlik ve güvenlikle (selam)” sözleridir. Dualarının sonu da şöyle olur: “Her şeyi güzel yapan yalnız Allah’tır. O, tüm varlıkların Sahibidir.” 
11-Eğer Allah, insanlara hayrı verdiği çabuklukta şerri de verseydi onların sonları gelirdi. Bize kavuşmayı ummayanları kendi azgınlıkları içinde bırakırız, bocalar dururlar 
12-İnsanın başı sıkıştı mı, yanları üzerine basarken, otururken veya ayaktayken bize yalvarır durur. Ama ne zaman ki sıkıntısını gideririz, sanki başı sıkışıp da bize hiç yalvarmamış gibi davranır. Dengesizlerin yaptıkları şey işte böyle kendilerine güzel görünür. 
13-Sizden önce nice kuşakları yanlış yola girdiklerinde etkisiz hale getirdik. Onlara gelen elçiler, apaçık belgelerle(mucizelerle) gelmişlerdi ama inanmamaya kararlıydılar. Biz suçlular topluluğunu böyle cezalandırırız. 
14-Sonra bu topraklarda sizi onların yerine geçirdik ki sizin nasıl davranacağınıza bakalım.
15-Onlara, birbirini açıklayan âyetlerimiz okununca, bizimle karşılaşmayı beklemeyenler derler ki “Bize başka bir Kur’an(ayetler kümesi)getir, ya da onu değiştir.” De ki “Onu kendiliğimden değiştirmeye yetkim yoktur. Ben sadece bana yapılan vahye uyarım. Eğer Rabbime karşı gelirsem büyük bir günün azabından korkarım.” 
16-De ki “Allah farklı tercihte bulunsaydı onu size okumazdım. O, onu size bildirmezdi de. Bundan önce aranızda bir ömür geçirdim. Aklınızı kullanmaz mısınız?” 
17-Bir yalanı Allah’a atfeden veya onun ayetleri karşısında yalana sarılandan daha yanlış kim olabilir? Şurası bir gerçek ki bu suçu işleyenler, umduklarına kavuşamayacaklardır. 
18-Kendilerine zarar vermeyecek, fayda da sağlamayacak olan şeyi Allah ile aralarına koyup kul olurlar. Bir de derler ki “Bunlar Allah’ın yanında bizi yanına alacak (şefaat edecek) olanlardır.” De ki “Siz Allah’a, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?” O, onların ortak saydıklarından uzak ve yücedir.” 
19-İnsanlar bir tek toplumdu (ümmetti), daha sonra ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinin daha önce verdiği karar[*] olmasaydı, onların ayrılığa düştükleri konuda aralarından hüküm verilirdi. 
20-Diyorlar ki “Ona Rabbinden bir mucize (ayet) indirilse olmaz mı?” De ki “Bütün gizli bilgiler Allah’a aittir. Öyleyse bekleyin; sizinle birlikte ben de bekliyorum.” 
21-İnsanlara, uğradıkları sıkıntıdan sonra ikramda bulunsak hemen ayetlerimiz konusunda kendilerine özel bir oyun kurarlar. De ki “Allah oyunu daha çabuk kurar. Çünkü elçilerimiz onların oyunlarını yazmaktadır.” 
22-Sizleri karada ve denizde yürüten O’dur. Bir gemide olsanız, gemi güzel bir rüzgârla yolcuları rahatça götürse, hepsi tam bunun zevkine varmışken bir kasırga çıkıp her tarafı dalgalar sarsa, iyice kuşatıldıkları kanaatine vardıkları anda Allah’a boyun eğerek şöyle yalvarırlar: “Bizi bundan kurtarırsan gerçekten görevini yerine getirenlerden oluruz.” 
23-Onları kurtarınca da bakarsınız ki o yerde yine yanlış işlere dalmışlar. Ey insanlar! Bu gibi davranışlarınızın zararı kendinizedir. Bu hayatta biraz menfaat sağlarsınız ama sonunda dönüşünüz bize olur. Yapmış olduğunuz şeyleri, size bir bir haber veririz. 
24-Dünya hayatı tıpkı gökten indirdiğimiz bir suya benzer. O su sebebiyle insanların ve en’amın(davarın) beslendiği bitkiler sarmaş dolaş olur. Derken toprak donanır ve bütün süslerini takınır. (Toprak) sahipleri, çıkacak ürünü hesaplayabilecekleri kanaatine vardıkları bir sırada o yere emrimiz, gece veya gündüz gelir de onu yolunmuş hale getiririz; sanki bir gün önce orada herhangi bir ürün yokmuş gibi olur. İşte biz, düşünen bir topluluğa, âyetlerimizi böyle ayrıntılı olarak anlatırız. 
25-Allah esenlik ve güvenlik yurduna çağırır ve yola gelmeyi tercih edeni doğru bir yola getirir. 
26-Güzel davrananlara da daha güzeli ve fazlası vardır. Yüzleri ne kararacak ne de kızaracaktır. İşte bunlar cennet ahalisidir; onlar orada ölümsüzdürler. 
27-Kötü işlerle uğraşanların cezası o kötülüğün dengidir (bir katıdır). Alçaklık onların her yanını sarar. Onları Allah’tan koruyacak kimseleri de olmaz. Yüzleri sanki gecenin karanlık parçaları ile örtülmüş gibidir. İşte bunlar cehennem ahalisidir; onlar da orada ölümsüzdürler. 
28-Onların hepsini topladığımız gün Allah’a ortak uyduranlara “Sizler ve ortak saydıklarınız! Olduğunuz yerde kalın!” diyeceğiz, sonra da aralarını ayıracağız. Ortak saydıkları diyecekler ki “Siz sadece bize kul olmuyordunuz ki!” 
29-“Aramızda şahit olarak Allah yeter. Bize kulluk ettiğinizi, gerçekten fark edememiştik.” 
30-Kim ne yapmışsa orada ortaya çıkacaktır. Hepsi, gerçek dostları olan Allah’ın huzuruna getirilmiş olacaklar ve uydurdukları her şey de kaybolup gidecektir. 
31-Desen ki “Size gökten ve yerden size rızık veren kim? Dinleme ve ileri görüşlü olma (basiret) özelliklerinize hakim olan kim?Ya ölüden diriyi çıkaran, diriden de ölüyü çıkaran kim? Kimdir o bütün işleri çekip çeviren?” “Allah’tır” diyeceklerdir. De ki “Hiç çekinmez misiniz?” 
32-Sizin gerçek Rabbiniz[*] olan Allah işte budur. Gerçeğin ötesi sapıklık değildir de ya nedir? Nasıl oluyor da halden hale sokuluyorsunuz? 
33-Yoldan çıkanlarla ilgili olarak Rabbinin söylediği şu söz böylece gerçekleşmiş oldu: “Onlar inanıp güvenmezler.” 
34-De ki “Ortak saydıklarınız arasında yaratmayı baştan başlatacak sonra da tekrarlayacak olan kimse var mıdır? De ki “Yaratmayı başlatan ve tekrarlayacak olan Allah’tır. Nasıl da yalana sürükleniyorsunuz?” 
35-De ki “Ortak saydıklarınız arasında doğruyu gösterecek biri var mı? De ki “Doğruyu gösteren Allah’tır. Öyleyse, doğruyu gösterene uymak mı, yoksa kendine gösterilmedikçe doğruyu gösteremeyecek olana uymak mı daha doğrudur? Size ne oluyor? Ne biçim karar veriyorsunuz?” 
36-Onların çoğu, sadece kendi varsayımlarının peşine takılırlar. Varsayım, hiçbir şekilde gerçeğin yerini tutmaz. Allah, onların ne yaptıklarını bilir. 
37-Bu Kur’an, başkası tarafından uydurulup Allah’a mal edilmiş değildir. Aksine önceki kitapları kendinde olanla doğrulayan, o Kitapları açıklayan, içinde şüpheye yer olmayan ve varlıkların Rabbi tarafından indirilmiş olan kitaptır. 
38-Yoksa onu o (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? De ki “Allah ile aranıza koyduklarınızdan çağırabileceğiniz herkesi çağırın da onun dengi bir sure getirin. Samimiyseniz yaparsınız” 
39-Aslında onlar, Kur’ân’daki bilgiyi (ilmi) anlamadan, (ayetler arası) iç bağlamı henüz ortaya çıkmadan yalana sarıldılar. Onlardan öncekiler de böyle yalana sarılmışlardı. Yanlışlar içindekilerin sonunun nasıl olduğunu bir düşün. 
40-Onlardan kimi ona inanır, kimi de inanmaz. Rabbin bozguncuları iyi bilir. 
41-Seni yalancı sayarlarsa de ki “Benim yaptığım bana, sizin yaptığınız da size. Benim yaptığımla sizin bir ilginiz yok, sizin yaptığınızla da benim bir ilgim yoktur.” 
42-İçlerinden seni dinleyenler vardır. Ama sen sağırlara söz işittirebilir misin? Hele bir de akıllarını kullanmazlarsa? 
43-Onlardan kimi de sana bakar durur. Sen körlere yol gösterebilir misin? Hele bir de basiretlerini kullanmıyorlarsa? 
44-Allah’ın insanlara yaptığı tek bir yanlış yoktur. Ama yanlışı insanlar kendilerine yaparlar. 
45-Allah’ın onları bir araya toplayacağı gün kendilerine öyle gelir ki sanki gündüzün tanışmayla geçen bir saati dışında dünyada bulunmamışlardır. Allah ile karşılaşmayı yalan sayanlar kaybetmiş olacaklardır. Onlar yola gelmemişlerdir. 
46-Onları tehdit ettiğimiz şeyin bir kısmını sana göstersek de seni vefat ettirsek de dönüşleri bize olacaktır. Üstelik yaptıkları her şeyin şahidi Allah’tır. 
47-Her toplumun(ümmetin) bir elçisi vardır. Elçileri yanlarına geldiği zaman, aralarında hakka uygun şekilde hükmedilir. Onlara haksızlık yapılmaz. 
48-Derler ki “Eğer söylediğiniz doğruysa, o tehdit ne zaman gerçekleşecek?” 
49-De ki “Kendim için, zararlı veya yararlı bir iş yapmaya gücüm yetmez; Allah’ın koyduğu kanuna uyarsam başka. Her toplumun (ümmetin) bir eceli vardır. Ne ecelleri gelince onu bir süre erteleyebilirler, ne de ecelleri gelmeden onun gelmesini sağlayabilirler.” 
50-De ki “Düşünsenize, Allah’ın azabı size gece ya da gündüz gelse ne olur? Bu suçlular onun nesini çarçabuk isterler?” 
51-Azap geldikten sonra mı inancınızı kesinleştireceksiniz?O zaman size şöyle denecektir: “Şimdi mi? Cezanın çabuk gelmesini isteyip duruyordunuz ya!” 
52-İlerisinde yanlışlar içindeki o kimselere şöyle denecektir: “Kalıcı azabı tadın bakalım. Kazandığınızın karşılığından başka ne görecektiniz!”
53-
Senden haber almaya çalışıyorlar, “O gerçek mi?” diye. De ki “Evet! Rabbime yemin ederim ki gerçektir. Ondan yakanızı kurtaramayacaksınız.” 
54-Yanlışlara dalmış her bir kişinin elinde yeryüzünün bütün malları olsa, o gün tereddüt etmeden fidye olarak verirler. Azabı görünce için için pişmanlık duyacaklardır. Aralarındaki yargılama hakka uygun şekilde yapılmış ve haksızlığa uğratılmamışlardır. 
55-Bilin ki göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Yine bilin ki Allah’ın tehdidi gerçekleşecektir ama onların çoğu bunu bilmezler. 
56-Hayat veren de O’dur; alan da O. Hepiniz O’na döndürüleceksiniz. 
57-Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt, göğüslerde olana şifa, inanıp güvenenler için bir rehber ve ikram (olan Kitap) gelmiştir. 
58-“Onlara, Allah’ın lütfunu ve ikramını anlat; içleri onunla rahatlasın. Bu, onların biriktirdiği her şeyden değerlidir.” 
59-De ki “Allah’ın size indirdiği her bir rızkı düşündünüz mü? Siz onu helal, haram diye sınıflandırıyorsunuz.” De ki “Bunu size Allah mı bildirdi, yoksa Allah’a iftira mı ediyorsunuz?” 
60-Bir yalanı Allah’a atfedenler, (mezardan) kalkış gününü ne sanıyorlar? Şurası bir gerçek ki Allah’ın insanlara ikramı çoktur ama onların çoğu görevlerini yerine getirmezler 
61-Herhangi bir durumdayken, Kur’ân’dan bir şey okuyorken ya da sizler bir iş yapıyorken, ona dalıp gittiğinizde mutlaka size şahit oluruz. Yerde ve gökte zerre ağırlığında bir şey bile Rabbinden gizli kalmaz. Bunların küçüğü de büyüğü de mutlaka açık bir defterdedir. 
62-Bilesiniz ki Allah’ın dostlarının(velilerinin) üstünde ne bir korku olur ne de üzülürler. 
63-Onlar inanıp güvenen ve çekinerek korunan kimselerdir. 
64-Hem dünya hayatında, hem de ahirette müjde onların hakkıdır. Allah’ın sözlerinin değişmesi diye bir şey olamaz. İşte en büyük kurtuluş budur. 
65-Onların sözleri seni üzmesin; Allah her şeyin üstesinden gelir. O dinler ve bilir. 
66-Bilin ki göklerde kim var, yerde kim varsa hepsi Allah’ındır. Allah’tan başkasına yalvaranların kendilerini kaptırdıkları, ortaklar değillerdir. Onlar sadece kuruntularına (zanna) kapılmışlardır. Onlar sadece atarlar. 
67-Dinlenesiniz diye geceyi sizin için yaratan O’dur. Gündüzü de aydınlatıcı yapmıştır. Dinleyen bir topluluk için bunda âyetler(göstergeler) vardır. 
68-“Allah çocuk edindi” dediler. O’nun bununla ne ilgisi olur! O’nun kimseye ihtiyacı yoktur. Göklerde ve yerde olan her şey O’nundur. Bu konuda elinizde bir delil de yoktur. Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz? 
69-De ki “Bu yalanı Allah’a atfedenler, umduklarına kavuşamayacaklardır.” 
70-Dünyada kendilerine yarar sağlarlar. Sonra dönüşleri bize olacaktır. Sonra da ayetleri görmezlikten gelmelerine (kâfirlik etmelerine) karşılık onlara ağır bir azap tattıracağız. 
71-Onlara Nuh’un haberini oku. Bir gün halkına şöyle demişti: “Ey Halkım! Benim duruşum ve Allah’ın âyetleriyle bilgilendirmem size ağır geliyorsa bakın ben Allah’a güvenip dayandım. Siz ve ortaklarınız bana ne yapacağınıza karar verin ki işiniz üzüntüye dönüşmesin. Bana yapacağınızı yapın, hiç göz açtırmayın. 
72-Yüz çevirdiyseniz zaten sizden bir ücret istemedim ki! Benim ücretimi verecek olan yalnız Allah’tır. Tam teslim (müslüman) olmam emredildi.” 
73-Buna rağmen onu yalanladılar. Biz de onu ve onunla birlikte gemide olanları kurtardık ve diğerlerinin yerine geçirdik. Ayetlerimiz karşısında yalan yanlış şeylere sarılanları da suda boğduk. Uyarılan o kimselerin sonunun ne olduğunu bir düşün. 
74-Sonra Nuh’un ardından birçok elçiyi kendi halkına gönderdik. Bunlar onlara o açık belgeleri (mucizeleri)getirdiler. Ama başlangıçta elçiye karşı yalana sarılmaları sebebiyle daha sonra inanmaya yanaşmamışlardı. Aşırılık yapanların kalpleri üzerinde işte böyle bir yapı oluştururuz. 
75-Sonra onların ardından da Musa'yı ve Harun'u, âyetlerimizle birlikte Firavun’a ve ileri gelen adamlarına gönderdik. Onlar da büyüklenmişlerdi. Zaten bir suçlular topluluğu idiler. 
76-Bizim katımızdan olduğu belli olan o gerçek onlara gelince “Bu apaçık bir sihir!” dediler.
77-Musa şöyle dedi: “Gerçekle yüzleşince mi bunu söylüyorsunuz? Bu şimdi sihir mi? Eğer öyleyse sihirbazlar umduklarına kavuşamazlar.” 
78-Dediler ki “Atalarımızdan görüp bildiğimiz yoldan bizi çevirmek için mi geldin? Bu yerin büyüğü ikiniz olacaksınız öyle mi? Biz ikinize de inanmıyoruz.” 
79-Firavun dedi ki “Ne kadar usta sihirbaz varsa hepsini bana getirin.” 
80-Sihirbazlar gelince Musa onlara: “Ne atacaksanız atın!” dedi. 
81-Onlar (ellerindeki ipleri ve değnekleri) atınca Musa dedi ki “Bu yaptığınız tümüyle sihirdir. Allah onu boşa çıkaracaktır. Allah bozguncuların işini yoluna koymaz.” 
82-Allah, sözleriyle gerçeği ortaya çıkarır; isterse suçlular hoşlanmasın. 
83-Firavun’un ve kendi önderlerinin baskısından korkmaları sebebiyle Musa’ya halkının gençleri dışında kimse inanmadı. Firavun orada tam bir hâkimiyet kurmuştu ve aşırılıklar içindeydi. 
84-Musa dedi ki “Ey Halkım! Allah’a inanıp güveniyorsanız ve O’na teslim olmuşsanız O’na dayanın.” 
85-Bunun üzerine dediler ki “Biz Allah’a güvenip dayandık. Ey Rab! Bizi yanlışlar içindeki o topluluğa ezdirme. 
86-Yardım ve desteğinle bizi bu kâfirler topluluğundan kurtar.” 
87-Biz de Musa ile kardeşine şunu vahyettik: “Mısır’da halkınız için evler hazırlayın. Evlerinize birer kıble yapın ve namazı tam kılın. İnanıp güvenenlere de müjde verin.” 
88-Musa dedi ki “Rabbimiz! Sen Firavun’a ve ileri gelen adamlarına dünya hayatında süs ve mallar verdin. Rabbimiz! Senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rabbimiz! Sen onların mallarını yok et, kalplerini öyle baskı altında tut ki o acıklı azabı görünceye kadar inanamaz olsunlar.” 
89-Allah dedi ki “İkinizin de duası kabul edildi. Siz doğru olmaya devam edin ve kendini bilmezlerin yoluna uymayın.” 
90-İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ile orduları, onları yakalamak ve ezmek için hemen peşlerine düştüler. Boğulmak üzereyken Firavun dedi ki “İsrailoğullarının inanıp güvendiği ilahtan başka ilah olmadığına inandım. Ben de tam teslim olanlardanım(müslümanlardanım)” 
91-(Allah:) “Şimdi mi? Oysa bu ana kadar isyan içindeydin, bozguncunun tekiydin. 
92-Bugün senin cesedini kurtaracağız ki senden sonrakilere bir delil(âyet) olsun. Çünkü insanların çoğu âyetlerimizi umursamıyorlar.” 
93-İsrailoğullarını doğru bir yurda yerleştirmiş, kendilerine temiz rızıklar vermiştik. Onlara bu bilgi (Kur’an) gelinceye kadar ayrılığa düşmemişlerdi. Senin Rabbin, anlaşamadıkları konularda (mezardan) kalkış günü aralarında hüküm verecektir. 
94-Sana indirdiğimiz şeyden dolayı şüphen varsa senden önce indirilmiş kitabı okuyanlara sor. Doğrusu Rabbinden sana da aynı gerçek gelmiştir. Sakın şüpheye kapılanlardan olma. 
95-Allah’ın ayetleri karşısında yalana sarılanlardan da olma. Yoksa kaybedenlere karışır gidersin. 
96-Rabbinin, aleyhlerindeki sözünü hak etmiş olanlar inanıp güvenecek değillerdir. 
97-Bütün mucizeler(ayetler) önlerine gelse bile acıklı azabı görünceye kadar böyle gider. 
98-Keşke bir kent çıksaydı da azap gelip çatmadan önce inanıp güvenseydi ve böylece imanları kendilerine fayda verseydi.Bunun tek istisnası Yunus’un halkıdır. İnanıp güvendikleri zaman dünya hayatında onlardan rezillik azabını kaldırdık ve belli bir süre refah verdik. 
99-Eğer Rabbin zorlayıcı kanun koysaydı yeryüzünde kim varsa hepsi birden inanıp güvenirdi. Böyleyken inanıp güvenenlerden olsunlar diye onara baskı mı uygulayacaksın? 
100-Allah’ın onayı olmadan kimse inanıp güvenmiş (mümin) sayılmaz. Allah, aklını kullanmayanların üstünde inançsızlık pisliği oluşturur. 
101-Onlara de ki “Göklerde ve yerde neler olduğunu gözlemleyin. Ama oralardaki göstergeler(ayetler) ve yapılan uyarılar, inanıp güvenmeyen bir topluluğun işine yaramaz.” 
102-Kendilerinden önce gelip geçenlerin gördükleri günlerin benzerinden başkasını mı bekliyorlar? De ki “Bekleyin bakalım, bende sizinle birlikte bekliyorum.” 
103-Sonra elçilerimizi ve inanıp güvenenleri kurtarırız. Bu hep böyledir. İnanıp güvenenleri kurtarmak boynumuzun borcudur. 
104-De ki “Ey insanlar! Benim dinim hakkında şüpheniz varsa bilin ki sizin Allah ile aranıza koyup kulluk ettiklerinize ben kulluk etmem ama ruhunuzu alacak olan1 Allah’a kulluk ederim. Bana, inanıp güvenenlerden(müminlerden) olmam emredilmiştir.” 
105-Sen yüzünü dosdoğru bu dine çevir. Sakın müşriklerden olma. 
106-Allah ile arana koyarak, sana yararı da zararı olmayanı yardıma çağırma. Eğer öyle yaparsan yanlış yapanlara (zalimlere) karışır gidersin. 
107-Allah, sana bir zarar verecek olsa onu ondan başka giderebilecek yoktur. Sana iyilik etmek istese onun ikramına engel olabilecek de yoktur. Allah ikramını, tercih ettiği kullarına verir. O, çok bağışlar ve ikramı boldur. 
108-De ki “Ey insanlar! Bu gerçek size Rabbinizden gelmiştir. Artık kim yola gelirse kendi için gelir. Kim de yoldan çıkarsa kendi aleyhine çıkar. Ben sizin üzerinizde bir vekil değilim.” 
109-Sana gelen vahiy ne ise sen ona uy. Allah, hükmünü verinceye kadar da sabret (sıkıntılara göğüs ger). O, en iyi karar verendir. O, kararları en doğru olandır. 


0 yorum:

Yorum Gönder