10 Mart 2017 Cuma

( İsra Suresi )

( İsra Suresi )
İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla,

1-Kulunu bir gecede Mescid-i Haram’dan alıp, çevresini bereketli kıldığı en uzak mescide (el-Mescid’ul-aksâ’ya) götüren Allah, eksikliklerden uzaktır. Bu, ona bir kısım âyetlerimizi göstermek içindir. O (Allah) dinler ve görür. 
2-Musa’ya o Kitabı verdik ve onu İsrailoğullarına yol gösterici kıldık. Ey İsrailoğulları! Bu, benimle kendi aranıza bir vekil koymayasınız, diyedir. 
3-Ey Nuh ile birlikte taşıdıklarımızın evlatları! Nuh, görevlerini yerine getiren bir kuldu. 
4-İsrailoğulları için Kitaplarına şu kararımızı koyduk: “Siz bu yerde iki kere fesat çıkaracak ve kibirlendikçe kibirleneceksiniz.” 
5-Birincisinin sonu gelince savaş gücü yüksek kullarımızı üzerinize saldık; evlerin içine kadar girdiler. Bu söz, yerine getirildi. 
6-Sonra düşmanlarınıza karşı sizi tekrar güçlendirdik, mallar ve oğullar verdik, askeri yönden daha güçlü hale getirdik. 
7-İyi davranırsanız faydasını görürsünüz. Kötü davranırsanız zararı size dokunur (dedik). İkincisinin sonu gelince (kullarımızı tekrar üzerinize saldık ki) yüzünüzü yere sürtsünler, o Mescide (Beyt-i Makdis’e) ilk girenler gibi girsinler ve üstüne çıktıkları her şeyi yakıp yıksınlar. 
8-Umulur ki Rabbiniz size yine merhamet eder. Siz dönerseniz biz de döneriz. Cehennemi kâfirler için tıkılıp kalma yeri yapmışızdır. 
9-Bu Kur’ân, en sağlam yolu gösterir. İyi işler yapan müminlere de büyük bir ödülün varlığını müjdeler. 
10-Ahirete inancı kesin olmayanlara da acıklı bir azap hazırlamışızdır. 
11-İnsan kötülüğü, iyiliği ister gibi ister. İnsan pek acelecidir. 
12-Geceyi ve gündüzü iki gösterge (âyet) yaptık, sonra gecenin göstergesini (ayetini) kaldırdık ve gündüzün göstergesini (ayetini) de aydınlatıcı kıldık. Bu, hem Rabbinizin ikramından aramanız, hem de yılların sayısını ve hesabı bilmeniz içindir. Biz her şeyi ayrıntılı olarak açıklamışızdır. 
13-Her insanın tâirini (uçup gider sandığı işlerini) boynuna bağladık. (Mezardan) kalkış günü ona ait bir defter çıkarırız. Açılmış olarak onu karşılar. 
14-Ona şöyle denir: “Defterini oku; bugün kendi hesabını kendine vermen yeterlidir”.
15-Kim yola gelirse kendi yararına gelir, kim de yoldan çıkarsa kendi zararına çıkar. Kimse kimsenin yükünü çekmez. Biz elçi göndermeden azap etmeyiz. 
16-Bir kenti etkisiz (güçsüz) hale getirmek istersek (elçilerimizle) oranın ileri gelenlerine emirlerimizi ulaştırırız. Onlar, orada yoldan çıkarlar ve cezanın şartları olgunlaşır. Sonra orayı yerle bir ederiz. 
17-Nuh’tan sonra da nice nesilleri etkisizleştirdik. Kullarının günahını Rabbinin bilmesi ve görmesi yeter. 
18-Kim çarçabuk olanı isterse, düzenimize göre dilediğimize hemen orada verir sonra cehennemi onun yeri yaparız. Oraya alçalmış ve kovulmuş olarak gider. 
19-Kim de ilerisini ister ve inanarak onun için gereği gibi çalışırsa, işte bunların çalışması teşekküre değer. 
20-Bunlardan her birine; hem onlara hem de öbürlerine, Rabbinin ikramından da veririz. Rabbinin ikramı kısıtlanmış değildir.
(İsra 17/21)Onlardan birini diğerine nasıl üstün kıldığımıza bak. Şurası kesin ki Ahiretteki dereceler daha büyük, üstünlükler daha belirgin olacaktır.
(İsra 17/22)Allah’ın yanında bir başka ilah (tanrı) oluşturma; yoksa yerilmiş ve tek başına bırakılmış olarak oturup kalırsın.
(İsra 17/23)Rabbin kararını vermiştir; O’ndan başkasına kulluk etmeyeceksiniz ve anaya babaya iyilikte bulunacaksınız. Onlardan biri ya da ikisi yanında ihtiyarlayacak olursa sen onlara “Of!” deme ve ilgisiz davranma, ikisine de saygı dolu sözler söyle.
(İsra 17/24)Onları merhamet kanatlarının altına al. De ki “Rabbim! Küçükken onlar bana nasıl iyilikte bulundularsa sen de onlara o şekilde iyilikte bulun.”
(İsra 17/25)Rabbiniz içinizde olanı en iyi bilendir. Siz iyi davranırsanız O da yanlıştan dönenlerinizi bağışlar.
(İsra 17/26)Yakınlarına, yoksullara ve yolda kalanlara hakkını ver ama saçıp savurma.
(İsra 17/27)Saçıp savuranlar şeytanların yoldaşlarıdır. Şeytan, Rabbine karşı çok nankördür.
(İsra 17/28)Rabbinden beklediğin bir ikramın peşinde olduğun için uzak durursan onlara teselli edici sözler söyle
(İsra 17/29)Ne eli sıkı ol ne de onu büsbütün aç. Yoksa hem dile düşmüş hem de açıkta bırakılmış olarak oturur kalırsın. 
(İsra 17/30)Rabbin, doğru tercihte bulunan ve gerekli güce sahip olan için rızkı yayar. O, kullarının içini bilir ve her şeyi görür. 
(İsra 17/31)Yoksulluk korkusuyla evladınızı öldürmeyin. Onların rızkını da sizin rızkınızıda biz veririz. Onları öldürmek büyük bir yanlıştır. 
(İsra 17/32)Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, çirkin bir iş ve kötü bir yoldur.
 (İsra 17/33)Allah’ın dokunulmaz kıldığı canı öldürmeyin; haklı sebeple olursa başka. Kim haksız yere öldürülürse onun en yakınına (velisine) yetki vermişizdir. O da katili öldürme işinde aşırıya kaçmasın çünkü o yardım görmüştür. 
(İsra 17/34)Güçlü haline ulaşıncaya kadar yetimin malına el sürmeyin; daha iyi bir sebeple olursa başka. Bir de verdiğiniz sözü yerine getirin.Çünkü verilen söz sorumluluk doğurur.
(İsra 17/35)Ölçerken tam ölçün ve doğru tartıyla tartın. Böylesi hem hayırlıdır hem de sonu daha güzel olur.
 (İsra 17/36)Bilgi sahibi olmadığın bir konuda konuşma. Sende olan dinleme, görme (basiret) ve gönül özellikleri ondan sorumlu tutulmanı gerektirir. 
 (İsra 17/37)Yeryüzünde şımarık şımarık yürüme. Çünkü ne yeri yarabilirsin ne de dağların boyuna ulaşabilirsin.
 (İsra 17/38)İşte bu anlatılanların kötülüğü Rabbin katında çirkin görülmeleridir.
 (İsra 17/39)Bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetler, doğru hükümlerdir. Allah’ın yanında bir başka ilah oluşturma yoksa alçalmış ve kovulmuş olarak Cehennem’e atılırsın. 
 (İsra 17/40)Rabbiniz, oğulları size ayırdı da kendisi meleklerden kızlar mı edindi? Siz gerçekten çok büyük laf ediyorsunuz.
 (İsra 17/41)O meseleyi bu Kur’ân’da farklı biçimlerde anlattık ki doğru bilgi[2*] edinsinler. Ama bu, onların sadece nefretini artırıyor. 
(İsra 17/42)De ki “Eğer dedikleri gibi Allah’ın yanında başka ilahlar olsaydı, onlar, yönetimde olanı alt etmenin bir yolunu ararlardı.” 
(İsra 17/43)O, bunların söylediklerinden tamamen uzaktır, yüceler yücesidir.”
 (İsra 17/44)Yedi gök, yeryüzü ve bunların içindeki herkes Allah’a ibadet eder. Her şeyi güzel yapmasına karşılık O’na ibadet etmeyen tek varlık yoktur ama onların bu ibadetlerini siz kavrayamazsınız. O yumuşak davranır ve çok bağışlar.
 (İsra 17/45)Kur’ân okuduğunda, seninle Ahirete inanmayanlar arasına sanki görünmez bir engel koymuşuz.
 (İsra 17/46)Sanki kalplerinin üstüne örtüler ve kulaklarına ağırlıklar koymuşuz gibi olurlar. Kur’ân’da Rabbini tek olarak andığında, nefretle sırtlarını dönerler. 
(İsra 17/47)Seni dinledikleri sırada neye kulak verdiklerini iyi biliriz. Aralarında fısıldaştıkları sırada da yanlışlar içindeki bu kimselerin: “Peşinden gittiğiniz büyülenmiş bir adamdan başkası değildir” dediklerini de iyi biliriz. 
(İsra 17/48)Baksana seni nelere benzettiler de sapıttılar. Artık bir çıkış yolu bulamazlar.
 (İsra 17/49)Şunu da dediler: “Kemikler haline gelmiş ve param parça olmuşken mi? Yani o durumdayken gerçekten biz yeni bir yaratılışla ayağa mı kalkacağız?”
(İsra 17/50)De ki “İster taşa, ister demire dönüşmüş, 
(İsra 17/51)İsterse içinizde büyüttüğünüz(kurguladığınız) bir yaratık haline gelmiş olun.” Diyecekler ki “Bizi hayata kim döndürür?” De ki “Yaratılışınızın kuralını koyan.” Şaşkın bir biçimde baş sallayarak diyecekler ki “Peki ne zaman?” De ki “Belki pek yakında.” 
(İsra 17/52)Sizi çağıracağı günde; işte o gün, “Allah’ım ne iyi yaptın!” diyerek karşılık verir, dünyada pek az kaldığınızı zannedersiniz.
 (İsra 17/53)Kullarıma de ki sözün en güzelini söylesinler. Çünkü Şeytan aralarını bozar. Şeytan insan için açık düşmandır.
 (İsra 17/54)Rabbiniz sizi iyi bilir. İkramına uygun görürse ikram eder, azabını hak etmiş görürse azaba uğratır. Seni de onlara vekil olarak göndermiş değiliz.
 (İsra 17/55)Göklerde ve yerdeki kimseleri en iyi Rabbin bilir. Biz, nebilerin kimini kiminden üstün kıldık ve Davud’a da Zebur’u verdik.
 (İsra 17/56)De ki “Allah’a ile aranızda olduğunu varsaydıklarınızı çağırın; ne sıkıntınızı gidermeye güçleri yeter ne de sizden uzaklaştırmaya.”
 (İsra 17/57)Onlar, yani çağırdıkları (melekler) kendilerini Rablerine daha da yaklaştıracak bir vesilenin peşinde olurlar. İkramını umar, azabından korkarlar. Rabbinin azabı kaçınılması gereken şeydir. 
(İsra 17/58) (Mezardan) kalkış gününden önce etkisizleştirmeyeceğimiz ya da çetin bir azaba uğratmayacağımız kent yoktur. Bunlar, o Kitapta yazılıdır. 
(İsra 17/59)Seni mucizelerle göndermemizi engelleyen tek şey, öncekilerin onlar karşısında yalana sarılmalarıdır. Semûd’a, gerçeği gösteren belge olarak bir dişi deve vermiştik ama ona yanlış iş yapmışlardı. Biz mucizeleri sadece korkutmak için göndeririz.
 (İsra 17/60)Bir gün sana: “Rabbin şu insanları çepeçevre kuşattı” demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüya da sırf insanları ayrıştırmak içindir. Kur’ân’a koyduğumuz lanetli ağaç da öyledir. Biz onları korkutuyoruz ama bu, onların azgınlıklarını iyice artırmaktan başka bir işe yaramıyor. 
(İsra 17/61)Bir gün meleklere: “Âdem’e secde edin” dedik; hemen secdeye kapandılar ama İblis öyle yapmadı. “Çamur olarak yarattığına secde mi ederim?” dedi.
 (İsra 17/62)Sonra ekledi: “Kendine baktın mı! Bana tercih ettiğin bu mu? Beni (mezardan) kalkış gününe kadar yaşatırsan birazı dışında onun bütün soyunu kendime bağlarım” dedi.
 (İsra 17/63)Allah dedi ki “Çek git buradan. Onlardan kim sana uyarsa hepinizin cezası cehennem olur; tam suça göre ceza...”
 (İsra 17/64) “Onların içinden gücünün yettiğini sesinle yerinden oynat; atlılarınla ve yayalarınla yönlendir. Mallarına ve çocuklarına ortak ol. Bir de onlara söz ver.” Şeytan sadece aldatmak için söz verir. 
(İsra 17/65) “Kullarım üzerinde senin bir üstünlüğün (gücün,yetkin) yoktur. Rabbinin onlara vekil olması yeter.” 
(İsra 17/66)Denizde gemileri sizin için yürüten Rabbinizdir. Bunu, ikram olarak verdiklerini arayasınız diye yapar. O, size karşı pek merhametlidir.
 (İsra 17/67)Denizde başınız dara girse, Allah’ın dışında yardıma çağırdığınız kimselerin işe yaramadığı ortaya çıkar. O sizi kurtarıp karaya çıkarınca yine yüz çevirirsiniz. İnsan çok nankördür.
 (İsra 17/68)O’nun sizi sahil tarafında batırmasına ya da üzerinize bir kasırga göndermesine karşı tedbiriniz var mı? Sonra kendinize bir vekil de bulamazsınız.
 (İsra 17/69)Yahut sizi bir kere daha denize döndürerek üzerinize kırıp geçiren bir fırtına göndermesine ve nankörlüğünüz (kafirliğiniz) sebebiyle sizi batırmasına karşı tedbiriniz var mı? Sonra bize karşı size arka çıkacak birini de bulamazsınız.
 (İsra 17/70)Hâlbuki Âdemoğullarına çok değer verdik; karada ve denizde taşıttık; onlara temiz ve lezzetli nimetler verdik; yarattığımız akıllı varlıkların çoğundan da üstün kıldık. 
İsra 17/71)Her insanı önderiyle birlikte çağıracağımız gün, kitabı (defteri) sağından verilenler kitaplarını okurlar, onlara kıl kadar haksızlık yapılmamış olur.
 (İsra 17/72)Kim burada körse Ahirette de kör olur; yolunu iyice şaşırır. 
 (İsra 17/73)Başka bir şey uydurup üzerimize atasın diye sana sıkıntı verip az kalsın sana vahyettiğimiz şeyden ayıracaklardı. O zaman seni dost(veli) edinirlerdi.
 (İsra 17/74)Eğer seni sağlamlaştırmasaydık, az da olsa onlara meyledecek gibi olurdun.
 (İsra 17/75)Meyletseydin sana hayatın iki kat cezası ile birlikte ölümün de iki kat cezasını tattırırdık. Sonra bize karşı sana yardım edecek birini de bulamazdın.
 (İsra 17/76)Seni bu topraklardan çıkarmak için yerinden oynatmak üzereler. Çıkarırlarsa senden sonra burada fazla kalamazlar.
 (İsra 17/77)Senden önce gönderdiğimiz elçilere uygulanan kanun budur. Bizim kanunumuzda bir değişiklik bulamazsın.
 (İsra 17/78)Namazı, güneşin zevalinden (batı tarafına yönelmesinden) gecenin karanlığının bastırmasına kadar, bir de kızıl (şafak) ışıklarının kümeleştiği (toplaştığı) sırada kıl. Kızıl ışıklardaki kümeleşme gözle görülür. 
(İsra 17/79)Sana ek görev olarak gecenin bir kısmında (uykudan) namaza kalk. Belki Rabbin seni pek güzel bir makama, Makam-ı Mahmud’a yükseltir.
 (İsra 17/80)De ki “Rabbim! Girdiğim yere dürüstçe girmemi sağla, çıktığım yerden dürüstçe çıkar. Bana kendi katından yardımcı güç ver.”
 (İsra 17/81)De ki “Gerçek (hak) geldi, uydurma (batıl) yok oldu. Çünkü uydurma olan yok olup gider.”
 (İsra 17/82)Kur’ân’da, inanıp güvenenler için şifa ve rahmet olan şeyler indiririz. Bunlar yanlış yapanların sadece yıkımını artırır.
 (İsra 17/83)İnsana ne zaman nimet versek yüz çevirir ve yan çizer. Başına bir kötülük gelince de umutsuzluğa kapılır.
 (İsra 17/84)De ki “Herkes hedefine göre davranır. Sonra kimin yolunun daha doğru olduğunu en iyi Rabbiniz bilir.” 
(İsra 17/85)Sana ruhu soruyorlar. De ki “Ruh Rabbinizin emrindendir.Size (bu konuda) verilmiş olan bilgi[ pek azdır.” 
(İsra 17/86)Zorlayıcı düzen koysaydık[1] sana vahyettiğimizi de geri alırdık. Sonra bize karşı kendine bir vekil bulamazdın. 
(İsra 17/87)Geri alınmaması sadece Rabbinin ikramıdır. O’nun sana iyiliği büyüktür. 
 (İsra 17/88)De ki “Bu Kur’ân’ın benzerini getirmek için insanlar ve cinler bir araya gelseler onun bir benzerini getiremezler; isterse sırt sırta vermiş olsunlar.
 (İsra 17/89)Bu Kur’ân’da insanlara her örneği değişik şekillerde vermişizdir. Ama insanların çoğu, nankörlük dışında her şeye direnir. 
 (İsra 17/90)Dediler ki; “Bize bu topraktan akıp giden bir pınar fışkırtıncaya kadar sana inanacak değiliz.
 (İsra 17/91)Hurması ve üzümü olan bir bahçen de olabilir; ırmakları onların arasından da akıtabilirsin.
 (İsra 17/92)Ya da sandığın gibi gökyüzünü üstümüze parça parça düşürürsün. Allah’ı ve melekleri karşımıza getirsen de olur.
 (İsra 17/93)Altından yapılmış bir evin olsa yahut gökyüzüne çıksan? Bize okuyacağımız bir kitap indirmedikçe çıktığına da inanacak değiliz ya.” De ki “Rabbime boyun eğerim; ben elçi olan bir beşerden başka neyim ki?
 (İsra 17/94)Kendilerine doğru yolu gösteren kişi gelince bu insanları inanmaktan alıkoyan şu sözleridir: “Allah elçi olarak bir adamı (beşer) mı gönderdi?”
 (İsra 17/95)De ki “Yeryüzüne yerleşip dolaşanlar melekler olsaydı, onlara elçi olarak elbette gökten bir melek gönderirdik.”
 (İsra 17/96)De ki “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. Allah kullarının içini bilir ve onları görür.”
 (İsra 17/97)Allah kimi yoluna kabul ederse doğru yolda olan odur. Kimi de sapık sayarsa Allah ile arasında (onu yola gelmiş sayacak) dostlar bulamazsın[*]. Onları (mezardan) kalkış günü yüzü koyun halde kör, dilsiz ve sağırlar olarak bir araya getiririz. Yerleşecekleri yer cehennemdir; ne zaman ateşi azalsa alevini artırırız.
(İsra 17/98)Ayetlerimizi görmezlikten gelmelerine karşılık onlara verilen ceza budur. Bir de şöyle demişlerdi: “Kemikler haline gelmiş ve param parça olmuşken mi? Yani o durumdayken gerçekten biz yeni bir yaratılışla ayağa mı kalkacağız?”
 (İsra 17/99)Bunlar hiç görmediler mi ki gökleri ve yeri yaratan Allah, kendileri gibi insanları yaratmanın ölçüsünü koymuş ve şüpheye yer olmayacak şekilde onlara ecel belirlemiştir. Yanlışlar içindeki bu kimseler (zalimler), nankörlük dışında her şeye direnirler.
 (İsra 17/100)De ki “Rabbimin ikram edeceği hazineler elinizde olsa tükenir korkusuyla kimseye vermezsiniz.” Bu insanlar çok cimridir.
 (İsra 17/101)Musa’ya elçiliğini ispatlayan dokuz belge(mucize) verdik. Sor İsrail oğullarına; o belgeler geldiğinde Firavun ona demişti ki “Ben senin büyülenmiş biri olduğuna kanaat getirdim.”
(İsra 17/102)Musa dedi ki “Çok iyi bilirsin ki bunları birer gösterge olarak indiren göklerin ve yerin Rabbinden başkası değildir. Bak Firavun, bana göre sen davanı kaybetmişsin.”
 (İsra 17/103)Firavun hemen onları oradan çıkarmak istedi. Biz de onu ve beraberindekilerin hepsini suda boğduk.
 (İsra 17/104)Sonra İsrail oğullarına dedik ki “Bu topraklarda siz oturun. Ahiretin zamanı gelince sizi de derleyip bir araya getireceğiz.”
 (İsra 17/105)Biz onu tümüyle gerçek olarak indirdik ve tümüyle gerçek olarak indi. Seni de sadece müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
 (İsra 17/106)Biz onu Kur'ân halinde (küme küme) ayırdık ki insanlara aralıklarla öğretesin. Onu parça parça indirdik.
 (İsra 17/107)De ki “Siz ona ister inanın, ister inanmayın. Daha önce kendilerine bu konuda bilgi verilmiş olanlara Kur’ân okunduğu zaman çenelerinin üstüne kapanıp secde ederler.
 (İsra 17/108)Derler ki “Rabbimize boyun eğeriz; demek ki Rabbimizin verdiği söz gerçekleşmiş.”
 (İsra 17/109)Çenelerinin üstüne kapanır ağlarlar. Bu onların saygısını artırır.
 (İsra 17/110)De ki “İster Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın, hangisiyle çağırırsanız çağırın en güzel isimler (sıfatlar) Allah’a aittir.” Namazında sesini yükseltme, onu alçak sesle de yapma; ikisinin arasında bir yol tut.
(İsra 17/111)De ki “Yaptığını güzel yapmak Allah’a mahsustur. Çocuk edinmemiştir. Yetki kullanmada ortağı yoktur. İhtiyaçtan dolayı edindiği bir velisi de yoktur. O’nun büyüklüğünü iyi kavra. O’nu yücelttikçe yücelt” 


0 yorum:

Yorum Gönder