11 Mart 2017 Cumartesi

( Şura Suresi )

( Şura Suresi )


İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla,


(Şura 42/1)HÂ! MÎM!
(Şura 42/2)AYN! SİN! KAF!
(Şura 42/3)Üstün olan ve doğru kararlar veren Allah, sana da senden öncekilere de işte böyle vahyeder.
(Şura 42/4)Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi O’nundur. O, yücedir, büyüktür.
(Şura 42/5)(İnsanların yaptığı yanlışlardan dolayı) Gökler üstten yarılacak gibi olur. Melekler, her şeyi güzel yapmasından dolayı Sahiplerine boyun eğer ve yeryüzündekilerin bağışlanmaları dileğinde bulunurlar. Bilin ki O bağışlar, ikramı boldur 
(Şura 42/6)Allah ile aranıza koyduğunuz bir takım dostlara sarılanları bile koruma altına alan Allah’tır. Sen onların üzerinde bir vekil değilsin.
(Şura 42/7)İşte böyle. Bunu sana, Arapça Kur’anlar (ayet kümeleri) halinde vahyettik ki Anakent’te (Mekke’de) ve çevresinde olanları uyarasın. Geleceğinden şüphe olmayan toplanma günü konusunda da uyarasın. Bir kesim Cennette, bir kesim de alevli ateşin içinde olacaktır.
(Şura 42/8)Tercihi Allah yapsaydı onları kesinlikle bir tek toplum (ümmet) haline getirirdi. Ancak Allah, doğru tercihte bulunanı ikramı ile kuşatır. Yanlış yapanların ne bir dostu ne de yardımcısı olur.
(Şura 42/9)Yoksa Allah ile aralarına koydukları yakın dostlar mı edindiler? Asıl dost Allah’tır; ölüleri O diriltir ve her şeyin ölçüsünü O koyar.
(Şura 42/10)Anlaşamadığınız her şeyin son kararı Allah’a aittir. “İşte Allah budur. Benim Sahibimdir. O’na dayanır, O’na yönelirim.” 
(Şura 42/11)O, gökleri ve yeri bölünme ile yaratandır. Size kendi türünüzden eşler var etmiş, en’amı da eşler halinde yaratmıştır. Sizi bu ortamda büyütüyor. O’na herhangi bir açıdan benzeyen bir şey yoktur. O dinler ve izler(görür).
(Şura 42/12)Göklerin ve yerin kilitleri O’nun elindedir. O, doğru tercihte bulunan ve gerekli güce sahip olan için rızkı yayar. Her şeyi bilen O’dur.
(Şura 42/13)“Allah Nuh’a ne emretmişse onu, sizin için bu dinin kuralı (şeriat) yapmıştır. Sana vahyettiğimiz, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya emrettiğimiz şudur: “Bu dini ayakta tutun ve birbirinizden ayrı düşmeyin.” Senin çağırdığın şey müşriklere ağır gelir. Allah, bu dini tercih edeni kendi tarafına (yoluna) seçer ve O’na yöneleni doğruya yönlendirir.” 
(Şura 42/14)Ayrılığa düşmeleri, kendilerine bu bilgi geldikten sonra, birbirlerini kıskanmalarından dolayı oldu. Sahibinin, o belirlenmiş ecellerine kadar özgür bırakma sözü olmasaydı hemen yargılanırlardı. Onlardan sonra Kitaba mirasçı olanlar ise kuşku içinde bocalayıp dururlar. 
(Şura 42/15)Bütün bunlardan dolayı sen çağrını yap ve emredildiği gibi doğru ol, onların arzularına da uyma. De ki “Allah’ın indirdiği her kitaba inanırım. Ben aranızda adil davranma emri aldım. Allah bizim Sahibimizdir; sizin de Sahibinizdir. Bizim yaptığımız bizim, sizin yaptığınız sizindir. Bizimle sizin aranızda belgeye de ihtiyaç yoktur. Bizi bir araya getirecek olan Allah’tır. Dönüş O’nadır.”
(Şura 42/16)Sorusuna doğru cevap verildikten sonra Allah hakkında karşılıklı belge getirenlerin belgeleri, Sahipleri katında değersizdir. Onlar hem öfkeyi hem de şiddetli bir cezayı hak ederler. 
(Şura 42/17)Gerçekleri içeren bu kitabı ve mîzânı indiren Allah’tır. Ne bilirsin, belki de kıyamet saati yakındır. 
(Şura 42/18)Ona inanmayanlar, hemen gelmesini isterler ama inananların içleri ürperir. Çünkü onun, kaçınılmaz gerçek olduğunu bilirler. Bilin ki kıyamet saati konusunda tartışanlar derin bir sapkınlık içindedirler.
(Şura 42/19)Allah, kullarına karşı latîftir (işlerini derinden derine yapar / en ince detayına kadar düzenler). O, tercihini doğru yapanı rızıklandırır. Üstün olan O, işini başaran O’dur.
(Şura 42/20)Kim ahiret için yatırım yapmak isterse onun yatırımına katkıda bulunuruz. Kim de dünya için yatırım yapmak isterse, ona da onun gelirinden veririz ama onun ahirette alacağı bir şey kalmaz.
(Şura 42/21)Yoksa bu dinde onlar için, Allah’ın onaylamadığı kurallar koyan ortakları mı var? Eğer hesabın mahşere bırakıldığı sözü olmasaydı hemen yargılanırlardı. Yanlış yapanlar için acıklı bir azap vardır.
(Şura 42/22)Yanlış yolda olanların yaptıklarından dolayı korktuklarını görürsün. Korktukları başlarına gelecektir. İnanıp güvenen ve iyi işler yapmış olanlar ise cennette su başlarında olacaklardır. Beğendikleri her şey Sahiplerinin katında onlar içindir. Bu, büyük bir ikramdır.
(Şura 42/23)Allah’ın inanıp güvenen ve iyi işler yapan kullarını sevindireceği şey işte budur. De ki “Sizden bir karşılık beklemiyorum. Benim beklediğim şey, Allah’a daha çok yaklaştıracak şeylere ilgi duymanızdır.” Kim güzel bir iş yaparsa ona güzellik ekleriz. Çünkü Allah çok bağışlar ve üzerine düşeni eksiksiz yapar.
(Şura 42/24)Yoksa “Bir yalanı Allah’a atfetti” mi diyorlar? Tercihi Allah yapsa senin kalbini köreltir, batılı siler, sözleriyle doğruları gerçekleştirir. Çünkü O, içinizde olanı bilir.
(Şura 42/25)Kullarının kendine dönmesini (tevbesini) kabul eden, günahlarını (kabahatlerini) affeden ve yaptığınız her şeyi bilen O’dur.
(Şura 42/26)İnanıp güvenen ve iyi işler yapanlara hak ettiklerini ve daha fazlasını verir. Ayetleri görmezlikten gelenlerin (kafirlerin) payına düşen ise şiddetli bir cezadır.
(Şura 42/27)Allah, rızkı kullarının önüne serseydi, yeryüzünde taşkınlık ederlerdi. Ancak o, rızkı kullarına kendi tercih ettiği ölçüde indirir. O her şeyin içyüzünü bilir ve her şeyi görür.
(Şura 42/28)Herkes ümidini kesmişken yağmuru indiren ve ikramını yayan O’dur. O, asıl dosttur ve yaptığını güzel yapar.
(Şura 42/29)Göklerin, yerin ve her ikisinde yayılmış hareketli canlıların yaratılması Allah’ın âyetlerindendir. Şartlarını oluşturduğunda onları bir araya toplamanın ölçüsünü de koymuştur.
(Şura 42/30)Başınıza ne gelse kendi elinizle yaptığınızdan dolayı gelir.Allah bir çoğunu da bağışlar. 
(Şura 42/31)Yeryüzünde O’nu çaresiz bırakamazsınız. Allah ile aranıza koyabileceğiniz, size yön verecek ve yardım edecek biri de yoktur.
(Şura 42/32)Denizde, akıp giden ve dağlar gibi gemiler, O’nun âyetlerindendir.
(Şura 42/33)Tercihi farklı olsaydı güçlerini durdurup, gemileri de denizin üstünde hareketsiz bırakırdı. Bunda, sabreden ve görevlerini yerine getiren herkes için âyetler vardır. 
(Şura 42/34)Ya da yaptıklarına karşılık yönlerini kaybettirirdi. Ama bir çoğunu da bağışlar. 
(Şura 42/35)Belgelerimiz (ayetlerimiz) üzerinde çekişip duranlar bilsinler ki kendileri için kaçacak yer yoktur.
(Şura 42/36)Size verilen her şey, dünya hayatının menfaatleridir. İnanıp güvenen ve Sahibine dayananlar (vekil edinenler) için Allah katında hazırlanmış şeyler ise hem daha iyi hem de kalıcıdır.
(Şura 42/37)Onlar, büyük günahlardan ve fuhuş çeşitlerinden[*] uzak duran kimselerdir. Öfkelendikleri zaman da affederler. 
(Şura 42/38)Onlar, Sahiplerinin çağrısına olumlu karşılık veren ve namazı tam kılan kimselerdir. İşlerini birbirlerine danışarak yapar, kendilerine verdiğimiz rızıktan da hayra harcarlar. 
(Şura 42/39)Onlar, kendilerine bir saldırı olduğunda birbirleriyle yardımlaşırlar.
(Şura 42/40)Bir kötülüğün cezası, onun dengi bir kötülüktür. Kim bağışlar da arayı düzeltirse karşılığını Allah verir. O, yanlış yapanları sevmez.
(Şura 42/41)Her kim de kendine yapılan yanlıştan sonra hakkını alacak olsa, ona engel olunamaz.
(Şura 42/42)Engel olunacaklar sadece, insanlara yanlış yapanlar ve orada haksız davranış peşinde olanlardır. Onlar için acıklı bir azap vardır. 
(Şura 42/43)Kim sabreder (katlanır) de (kendisine yapılmış yanlışı) örterse, onun bu yaptığı kararlılık gerektiren işlerdendir.
(Şura 42/44)Allah kimin sapıklığını onaylarsa artık onu Allah’a karşı kimse koruyamaz. Azabı gördüklerinde yanlışlar içindeki o kimselerin: “Buradan çıkışın bir yolu var mı?” dediklerini göreceksin.
(Şura 42/45)Onların, ateşin karşısına, itibarsızlıktan dolayı boyunlarını bükmüş halde çıkarıldıklarını göreceksin. Göz ucuyla bakınacaklar, inanıp güvenenler ise şöyle diyeceklerdir: “Demek ki asıl kaybedenler, (mezardan) kalkış günü kendini ve ailesini kaybedenlermiş.” Bilin ki yanlışlar içindeki o kimseler, kalıcı bir azap içinde olacaklardır.
(Şura 42/46)Allah ile aralarına girip kendilerine yardım edecek bir dostları da olmayacaktır. Allah’ın sapık saydığı kişiye bütün yollar kapanır.
(Şura 42/47)Allah’ın geriye dönme fırsatı vermeyeceği gün gelmeden Sahibinizin çağrısına karşılık verin. Yoksa o gün ne bir sığınağınız olur ne de suçu üstlenmemenin bir yolu bulunur.
(Şura 42/48)Yüz çevirirlerse çevirsinler; seni onları koruyasın diye göndermedik. Sana düşen, açık açık anlatmaktır. Biz insana ikramımızdan tattırırsak onunla rahatlar. Kendi elleriyle yaptıklarından ötürü başlarına bir sıkıntı gelse, o insan, yapılan iyilikleri görmezlikten gelir.
(Şura 42/49)Göklerin ve yerin hâkimiyeti Allah’ın elindedir. O, tercih ettiğini yaratır. Kız vermeyi tercih ettiğine kız, erkek vermeyi tercih ettiğine de erkek çocuk verir.
(Şura 42/50)Yahut, erkek ve kız çocukları olmak üzere ikisinden de verir. Kısır olmasını tercih ettiğini de kısır kılar. Bilen ve ölçüyü koyan O’dur.
(Şura 42/51)Allah, bir insanla ilham yoluyla, perde arkasından veya tercih ettiği şeyi kendi izniyle içine fısıldasın diye elçi gönderme dışında bir yolla konuşmaz. Yüce olan ve doğru kararlar veren O’dur. 
(Şura 42/52)İşte sana da bu yolla emrimiz olan ruhu vahyettik. Yoksa sen bu Kitab’ın ve bu imanın ne olduğunu bilmezdin. Ama onu bir nur yaptık, düzenimize uyduğunu gördüğümüz kullarımızı onunla yola getiririz. Elbette sen doğru yolu gösterirsin.
(Şura 42/53)Göklerde ve yerde ne varsa hepsinin Sahibi olan Allah’ın yolunu gösterirsin. Bilin ki işler, döner dolaşır Allah’a ulaşır. 


0 yorum:

Yorum Gönder