11 Mart 2017 Cumartesi

(Fussilet Suresi )

(Fussilet Suresi )

İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla,

(Fussilet 41/1)HA! MİM!
(Fussilet 41/2)Bu (Kitap) iyiliği sonsuz ve ikramı bol olan Allah tarafından indirilmiştir.
(Fussilet 41/3)Bu bir kitaptır ki ayetleri, bilenler topluluğu için Arapça Kur’ânlar (kümeler) halinde açıklanmıştır.
(Fussilet 41/4) (Kitap) Müjdeleyen ve uyaran bir yapıdadır ama çokları ondan yüz çevirir; dinlemezler.
(Fussilet 41/5)Şunu söylerler: “Senin çağrına gönlümüz kapalı, kulaklarımız tıkalıdır; aramızda da perde var. Bizim işimiz yolunda; sen kendi işine bak.”
(Fussilet 41/6)De ki “Ben de sizin gibi insanım. Bana bildirilen sadece şu: İlahınız tek ilahtır; doğrudan ona yönelin ve günahlarınızı bağışlamasını isteyin. Müşriklerin çekeceği var.”
(Fussilet 41/7)Onlar zekat vermez, öbür dünyayı görmezlikten gelirler.
(Fussilet 41/8)İnanıp güvenen ve iyi iş yapanlar da tükenmek bilmeyen bir ödül alacaklardır.
(Fussilet 41/9)De ki “Yeri iki günde yaratana benzer nitelikte varlıklar oluşturarak O’nu görmezlikten gelen siz misiniz? O, tüm varlıkların Sahibidir.” 
(Fussilet 41/10)Üstten dibe doğru sabitleyen oturaklı dağlar yerleştirip yeri (içini) bereketlendiren ve her türden nimetin gıdalarının ölçüsünü dört günde oluşturup araştıranlar (arayanlar) için dengeli bir şekilde yayan O’dur.
(Fussilet 41/11)Aynı zamanda duman halindeki göğe yönelmiş, ona ve yere: “İsteyerek veya istemeyerek emrime girin!” demişti; ikisi de “İsteyerek emrine girdik” diye cevap vermişlerdi.
(Fussilet 41/12)
İki günde yedi gök olarak tamamlamış ve her gökte ona ait emri vahyetmiştir. En yakın göğü de kandillerle (yıldızlarla) süslemiş ve korumuştur. İşte bu, üstün ve bilgili olan Allah’ın koyduğu ölçüdür. 
(Fussilet 41/13)Yüz çevirdiklerinde de ki “Sizi uyarıyorum; Ad halkı ve Semud halkına verilen ceza gibi bir cezaya çarptırılabilirsiniz.”
(Fussilet 41/14)Kendilerinden önce (Ad’a) onlardan sonra (Semud’a) gelen elçiler “Allah’tan başkasına kul olmayın.” dediklerinde şu karşılığı almışlardı: “Rabbimiz (Sahibimiz) elçi gönderecek olsa melekleri gönderirdi. Biz, sizin elçiliğinizi tanımayız.”
(Fussilet 41/15)Ad halkı, yeryüzünde haksız yere büyüklenmiş ve “Bizden güçlü kim var?” demişlerdi. Onları yaratan Allah’ın daha güçlü olduğunu görmüyorlar mıydı ki âyetlerimiz karşısında bile bile yalana sarılıyorlardı.
(Fussilet 41/16)Soğuk günlerde dondurucu bir rüzğar gönderdik ki dünya hayatında onlara alçaltıcı azabı tattıralım. Ahiretteki azap daha da alçaltıcı olacak ve bir yardım da görmeyeceklerdir.


(Fussilet 41/17)Semud halkına da doğru yolu gösterdik ama onlar doğruyu değil, körlüğü tercih edince yaptıklarına karşılık gökten gelen alçaltıcı bir azaba çarpıldılar.
(Fussilet 41/18)İnanıp güvenmiş ve kendilerini korumuş olanları daha önce kurtardık.
(Fussilet 41/19)Allah’ın düşmanları, Cehennem’e sevk edilmek üzere bir araya getirilecekleri gün bölüklere ayrılacaklardır.
(Fussilet 41/20)Ateş için bir araya getirilince kulakları, gözleri ve derileri, yapıp ettikleriyle aleyhlerinde şahitlik edecektir.
(Fussilet 41/21)Derilerine: “Niye aleyhimizde şahitlik ettiniz?” diye soracaklar, onlar da “Her şeyi konuşturan Allah, bizi de konuşturdu. Sizi ilkin yaratan O’dur; O’nun huzuruna çıkarılıyorsunuz” diye cevap verecekler.
(Fussilet 41/22)Kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin aleyhinizde şahitlik etmesine karşı önlem almıyordunuz. Sanıyordunuz ki Allah, yaptıklarınızın bir çoğunu bilmez.
(Fussilet 41/23)“İşte bu, Rabbinizle (Sahibinizle) ilgili varsayımınızdır. Sizi kötü duruma bu varsayımınız soktu da kaybedenlere karıştınız.”
(Fussilet 41/24)Ateş onların durağı olacaktır, eğer dayanabilirlerse! Kurtulmak isterlerse de istekleri dikkate alınmaz.
(Fussilet 41/25)Başlarına bir takım dostlar sardık; yaptıklarını ve geriye bıraktıklarını (yapmaları gerekip yapmadıklarını) onlara süslü gösterdiler. Daha önce gelmiş insan ve cin toplumlarından olanlar da (tehdit edildikleri şey) başlarına gelince o sözün gerçek olduğunu anladılar ve elbette kaybedenlere dönüştüler.
(Fussilet 41/26)Ayetleri görmezlikten gelenler (kafirler) şöyle derler: “Bu Kur’an’ı dinlemeyin, boş şeyler söyleyin, belki baskın gelirsiniz.”
(Fussilet 41/27)Ayetleri görmezlikten gelen o kimselere ağır bir azap tattıracak ve onlara, yapmakta oldukları en kötü şeyin cezasını çektireceğiz.
(Fussilet 41/28)Bu, onların dünyadaki cezalarıdır. Allah’a karşı düşmanlık edenlerin asıl cezası Cehennem ateşidir; içinde sürekli kalacak yurtları olacaktır. O ceza, ayetlerimiz karşısında bile bile yalana sarılmalarına karşılıktır. 
(Fussilet 41/29)Ayetleri görmezlikten gelenler şöyle diyeceklerdir: “Rabbimiz (Sahibimiz)! Bizi saptıran cinleri ve insanları göster ki onları ayaklarımızın altına alalım; onlar da alçalsınlar.”
(Fussilet 41/30)“Rabbimiz (Sahibimiz) Allah’tır” deyip doğru davrananlara, melekler inerek şöyle derler: “Korkmayın, kaygılanmayın; size söz verilen Cennet’le sevinin”.
(Fussilet 41/31)“Biz, dünya hayatında sizin yakın dostlarınızdık, Ahirette de öyle olacaktır. Burada gönlünüzün çektiği her şey sizindir. Olmasını arzuladığınız şeyler de sizindir.
(Fussilet 41/32)Bunlar, bağışlaması ve ikramı bol olan Allah’ın yaptığı ağırlamadır.

(Fussilet 41/33)Allah’a çağıran, iyi işler yapan ve “Ben Allah’a tam teslim (müslüman) olanlardanım” diyen kişinin sözünden daha güzelini kim söyleyebilir?
(Fussilet 41/34)İyilikle kötülük bir olmaz; sen kötülüğü iyilikle karşıla. O zaman aranda düşmanlık olan kişinin can dostun olduğunu görürsün.
(Fussilet 41/35)Bu davranışı ancak sabırlı olanlar gösterebilirler. Bu seviyeye ancak hayırda büyük pay sahibi olanlar ulaşabilirler.
(Fussilet 41/36)Eğer seni Şeytan dürtecek olursa hemen Allah’a sığın. Çünkü O (Allah), dinler ve bilir.
(Fussilet 41/37)Gece, gündüz, güneş ve ay O’nun göstergelerindendir (âyetlerindendir). Güneş’e de Ay’a da secde etmeyin. Eğer kulluk edecekseniz onları yaratan Allah’a secde edin.
(Fussilet 41/38)Büyüklük taslarlarsa taslasınlar. Rabbinin katında olanlar gece gündüz bıkıp usanmadan O’na kulluk ediyorlar.
(Fussilet 41/39)Allah’ın ayetlerinden biri de şudur: Yeri kupkuru görürsün; üzerine yağmur suyunu indirdik mi kımıldar ve kabarır. Yeri dirilten Allah, elbette ölüleri de diriltecektir. O, her şeyin ölçüsünü koymuştur.
(Fussilet 41/40)Âyetlerimiz karşısında yamukluk yapanlar[*] bize gizli kalmazlar. Ateşe atılacak olan mı hayırlıdır, yoksa (mezardan) kalkış günü güven içinde gelecek olan mı? Ne yaparsanız yapın; Allah yaptığınızı görür. 
(Fussilet 41/41)Bu Zikir kendilerine gelince görmezlik edenler (ateşe atılacak olanlardır). Oysaki o, güçlü bir kitaptır. 
(Fussilet 41/42)Batıl ona, önünden de arkasından da yanaşamaz. Doğru kararlar veren ve yaptığını güzel yapan Allah tarafından indirilmiştir. 
(Fussilet 41/43)Senin için söylenenler senden önceki elçiler için söylenenlerden farklı değildir. Senin Rabbinin (Sahibinin) hem affı hem de pek acıklı azabı vardır.
(Fussilet 41/44)Kur’an’ı, yabancı bir dilde oluştursaydık derlerdi ki “Ayetleri açıklansa ya? Arap’a hiç yabancı dilde bir kitap olur mu?” De ki “O, inanıp güvenenler için doğru yolu gösteren ve şifa olan tedavi eden bir kitaptır. İnanmayanların sanki kulakları tıkalı, müminlere karşı gözleri sanki kördür. Kendilerine uzak bir yerden seslenilen kişiler gibidirler. 
(Fussilet 41/45)Musa’ya Kitab’ı vermiştik; onların arasında da görüş ayrılığı çıkmıştı. Rabbinin önceden verdiği (özgür bırakma) sözü olmasaydı işleri bitirilirdi. Onlar, kitap konusunda şüphe içinde bocalayıp dururlar.
(Fussilet 41/46)İyi işler yapan kendi için yapar. Kötülük yapan da kendi aleyhine yapar. Senin Sahibin kullarına yanlış yapmaz.
(Fussilet 41/47)Kıyamet saatinin bilgisi O’nun iradesindedir. O’nun bilgisi olmadan ne bir meyve kabuğundan çıkar; ne de bir dişi doğum yapar. Onlara: “Ortaklarım nerede?” diye seslenildiği gün şöyle diyeceklerdir: “Sana açıkça söylüyoruz; içimizden böyle birini gören olmadı.” 
(Fussilet 41/48)Önceleri yardıma çağırıp durdukları kaybolur ve kendileri için bir kurtuluş yolu olmadığını anlarlar.
(Fussilet 41/49)İnsan iyi şeyler istemekten usanmaz. Başına bir kötülük gelince de üzülür ve umutlarını yitirir.
(Fussilet 41/50)Başına gelen sıkıntıdan sonra ona ikramda bulunsak der ki “Bu bana özeldir; artık geçti, kıyamet saati diye bir şeyin olacağını da o günlerin bir daha geleceğini de sanmam. Rabbimin huzuruna çıkarılacak olsam bile benim için çok güzel şeyler verilir.” Nankörlük edenlere, neler yaptıklarını elbette bildireceğiz, elbette onlara ağır bir azap tattıracağız.
(Fussilet 41/51)İnsana iyilik etsek yan çizip kendini kenara çeker. Başına bir sıkıntı gelince de yalvarır durur.
(Fussilet 41/52)De ki “Düşünsenize, o (Kur’an) Allah katındansa, siz de onu görmezlikten geliyorsanız; böyle derin bir ayrılık içinde olandan daha şaşkını kim olabilir.”
(Fussilet 41/53)Âyetlerimizi onlara, hem çevrelerinde hem de kendi içlerinde öyle göstereceğiz ki sonunda onun (Kur’ân’ın) gerçek olduğu, onlar açısından iyice ortaya çıkacaktır.
(Fussilet 41/54)İyi bilin ki onların, Rableriyle (Sahipleriyle) yüzleşme konusunda şüpheleri vardır. İyi bilin ki O, her şeyi kuşatma altında tutar. 


0 yorum:

Yorum Gönder