İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla,
(Zuhruf 43/1)HA! MİM!
(Zuhruf 43/2)Her şeyi açıkça ortaya koyan bu Kitabı iyi düşünün.
(Zuhruf 43/3)Onu, Arapça (ayetler) kümesi haline (kuranlar haline) getirdik; belki aklınızı kullanırsınız.
(Zuhruf 43/2)Her şeyi açıkça ortaya koyan bu Kitabı iyi düşünün.
(Zuhruf 43/3)Onu, Arapça (ayetler) kümesi haline (kuranlar haline) getirdik; belki aklınızı kullanırsınız.
(Zuhruf 43/4)O, katımızdaki Ana Kitap’tadır; yücedir,
hikmetlidir.
(Zuhruf 43/5)Gereksiz işlere dalmış bir halksınız diye göz
yumup bu Zikri (Kur’an’ı ), size ulaştırmaktan vaz mı geçelim?
(Zuhruf 43/6)Sizden öncekilere de nice nebiyi elçi olarak göndermiştik.
(Zuhruf 43/6)Sizden öncekilere de nice nebiyi elçi olarak göndermiştik.
(Zuhruf 43/7)Onlara hangi nebi gelse mutlaka hafife
alırlardı.
(Zuhruf 43/8)Bunlardan daha üstün vurucu güce sahip nicelerini etkisiz hale getirdik. Öncekilerin örnekleri başka ayetlerde anlatılmıştı.
(Zuhruf 43/9)Onlara: “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorarsan, tereddüt etmeden, “Üstün ve bilgili olan Allah yarattı” derler.
(Zuhruf 43/10)Yeryüzünü size beşik gibi yapan ve hedefinize ulaşmanız için orada yollar oluşturan O’dur.
(Zuhruf 43/11)O, gökten bir ölçüye göre su indiren Allah’tır. Onunla ölü bir bölgeyi diriltiriz. Kabirlerinizden de böyle çıkarılacaksınız.
(Zuhruf 43/12)O, bütün çiftleri yaratan Allah’tır. Size en’amdan ve gemilerden binekler yapmıştır.
(Zuhruf 43/8)Bunlardan daha üstün vurucu güce sahip nicelerini etkisiz hale getirdik. Öncekilerin örnekleri başka ayetlerde anlatılmıştı.
(Zuhruf 43/9)Onlara: “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorarsan, tereddüt etmeden, “Üstün ve bilgili olan Allah yarattı” derler.
(Zuhruf 43/10)Yeryüzünü size beşik gibi yapan ve hedefinize ulaşmanız için orada yollar oluşturan O’dur.
(Zuhruf 43/11)O, gökten bir ölçüye göre su indiren Allah’tır. Onunla ölü bir bölgeyi diriltiriz. Kabirlerinizden de böyle çıkarılacaksınız.
(Zuhruf 43/12)O, bütün çiftleri yaratan Allah’tır. Size en’amdan ve gemilerden binekler yapmıştır.
(Zuhruf 43/13)(Bu binekler) üstünde rahat etmeniz içindir.
Rahatladığınız zaman Rabbinizin nimetlerini hatırlamalı ve şöyle demelisiniz:
“Bunları hizmetimize veren Allah’a boyun eğeriz; yoksa bunu kendiliğimizden
başaramazdık.
(Zuhruf 43/14)Biz dönüp dolaşıp Rabbimizin (Sahibimizin) huzuruna çıkarılacağız.
(Zuhruf 43/15)Tutup bazı kullarını, O’nun bir parçası yaptılar. Bu insanların nankörlüğü gerçekten çok açık.
(Zuhruf 43/14)Biz dönüp dolaşıp Rabbimizin (Sahibimizin) huzuruna çıkarılacağız.
(Zuhruf 43/15)Tutup bazı kullarını, O’nun bir parçası yaptılar. Bu insanların nankörlüğü gerçekten çok açık.
(Zuhruf 43/16)Yoksa Allah, yarattıkları içinden kızları
kendinde tuttu da oğlanları size mi özel kıldı?
(Zuhruf 43/17)Onlardan birine Rahman’a benzettiği kız evladı müjdesi verilse yutkunur; öfkesini içine gömerken yüzü mosmor olur.
(Zuhruf 43/18)Açığa vuramadığı bir çatışmaya girerek “Süsler içinde yetiştirilecek bir evlat mı?” der.
(Zuhruf 43/19)Böylece Rahman[*]’ın kulları olan melekleri dişi saymış oldular. Yaratılışlarına şahit miydiler? Şahitlikleri yazılacak ve hesabı sorulacaktır.
(Zuhruf 43/17)Onlardan birine Rahman’a benzettiği kız evladı müjdesi verilse yutkunur; öfkesini içine gömerken yüzü mosmor olur.
(Zuhruf 43/18)Açığa vuramadığı bir çatışmaya girerek “Süsler içinde yetiştirilecek bir evlat mı?” der.
(Zuhruf 43/19)Böylece Rahman[*]’ın kulları olan melekleri dişi saymış oldular. Yaratılışlarına şahit miydiler? Şahitlikleri yazılacak ve hesabı sorulacaktır.
(Zuhruf 43/20)Bir de şöyle derler: “Rahman’ın tercihi farklı
olsaydı onlara kulluk etmezdik.” Bu konuda işlerine yarayacak bir bilgi yoktur.
Onlar sadece atarlar.
(Zuhruf 43/21)Yoksa onlara, bundan önce bir Kitap verdik de ona
mı sarılıyorlar?
(Zuhruf 43/22)Aslında onların dedikleri şudur: “Biz atalarımızı bir dine (ümmete) bağlı bulduk; biz onların izinden gidiyoruz.”
(Zuhruf 43/22)Aslında onların dedikleri şudur: “Biz atalarımızı bir dine (ümmete) bağlı bulduk; biz onların izinden gidiyoruz.”
(Zuhruf 43/23)Hep böyle olmuştur; senden önce hangi kente bir
uyarıcı göndersek oranın şımarıkları aynısını yapmış “Atalarımızı bu dine
(ümmete) bağlı bulduk, biz de onların izini takip ediyoruz” demişlerdi.
(Zuhruf 43/24)O elçi de onlara “Ya benim size getirdiğim din, atalarınızı bağlı bulduğunuz dinden daha doğruysa ne olacak?” deyince “İşin doğrusu biz senin elçiliğini tanımıyoruz” dediler.
(Zuhruf 43/25)Biz de onlara hak ettikleri cezayı verdik. O yalancıların sonunun ne olduğunu bir düşün!
(Zuhruf 43/26)Bir gün İbrahim, babasına ve halkına şöyle demişti: “Sizin taptıklarınızla hiç bir ilişiğim yoktur.
(Zuhruf 43/27)Benim, beni yaratanın dışındakilerle bir ilgim olmaz. O, bana doğru yolu gösterecektir.”
(Zuhruf 43/28)Belki dönerler diye onun bu sözünü, kalıcı (sonraki nesillere kadar ulaşan) bir söz yaptık.
(Zuhruf 43/29)Aslında bunlara da atalarına da nimetler verdim, sonunda bu gerçek ve onu açıklayan elçi geldi.
(Zuhruf 43/30)Bu gerçek onlara gelince hemen ”Bu bir büyüdür; biz onu tanımayız” dediler.
(Zuhruf 43/31)“Bu Kur’an iki şehrin (Mekke ile Medine’nin) ileri gelenlerinden birine indirilseydi ya!” dediler.
(Zuhruf 43/32)Sahibinin ikramını onlar mı paylaştıracak? Oysa dünya hayatında yiyip içtiklerini bile aralarında paylaştıran Biziz. Birini diğerinden bir kaç derece üste çıkarırız ki biri diğerini çalıştırsın. Sahibinin ikramı, onların birikimlerinden iyidir.
(Zuhruf 43/33)İnsanların tek bir toplum (ümmet) olma tehlikesi olmasaydı Rahman’ı görmezlikten gelenlerin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerinde yükselecekleri asansörler yapardık.
(Zuhruf 43/24)O elçi de onlara “Ya benim size getirdiğim din, atalarınızı bağlı bulduğunuz dinden daha doğruysa ne olacak?” deyince “İşin doğrusu biz senin elçiliğini tanımıyoruz” dediler.
(Zuhruf 43/25)Biz de onlara hak ettikleri cezayı verdik. O yalancıların sonunun ne olduğunu bir düşün!
(Zuhruf 43/26)Bir gün İbrahim, babasına ve halkına şöyle demişti: “Sizin taptıklarınızla hiç bir ilişiğim yoktur.
(Zuhruf 43/27)Benim, beni yaratanın dışındakilerle bir ilgim olmaz. O, bana doğru yolu gösterecektir.”
(Zuhruf 43/28)Belki dönerler diye onun bu sözünü, kalıcı (sonraki nesillere kadar ulaşan) bir söz yaptık.
(Zuhruf 43/29)Aslında bunlara da atalarına da nimetler verdim, sonunda bu gerçek ve onu açıklayan elçi geldi.
(Zuhruf 43/30)Bu gerçek onlara gelince hemen ”Bu bir büyüdür; biz onu tanımayız” dediler.
(Zuhruf 43/31)“Bu Kur’an iki şehrin (Mekke ile Medine’nin) ileri gelenlerinden birine indirilseydi ya!” dediler.
(Zuhruf 43/32)Sahibinin ikramını onlar mı paylaştıracak? Oysa dünya hayatında yiyip içtiklerini bile aralarında paylaştıran Biziz. Birini diğerinden bir kaç derece üste çıkarırız ki biri diğerini çalıştırsın. Sahibinin ikramı, onların birikimlerinden iyidir.
(Zuhruf 43/33)İnsanların tek bir toplum (ümmet) olma tehlikesi olmasaydı Rahman’ı görmezlikten gelenlerin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerinde yükselecekleri asansörler yapardık.
(Zuhruf 43/34)Evlerinin kapılarını, üzerine kuruldukları
koltukları (sedirleri)...
(Zuhruf 43/35)Altın işlemeli yapardık. Bütün bunlar dünya hayatının menfaatleridir. Rabbinin katında Ahiret, Allah’tan çekinerek kendini korumuş olanlar içindir.
(Zuhruf 43/35)Altın işlemeli yapardık. Bütün bunlar dünya hayatının menfaatleridir. Rabbinin katında Ahiret, Allah’tan çekinerek kendini korumuş olanlar içindir.
(Zuhruf 43/36)Kim Rahman’ın Zikri’ni (Kur’ân’ı) bulanık
görürse, başına bir şeytan sararız; o, onunla beraber olur.
(Zuhruf 43/37)Şeytanlar bu gibileri yoldan çevirirler ama bunlar doğru yolda olduklarını sanırlar.
(Zuhruf 43/37)Şeytanlar bu gibileri yoldan çevirirler ama bunlar doğru yolda olduklarını sanırlar.
(Zuhruf 43/38)Huzurumuza gelince şöyle diyecektir: “Keşke
benimle senin aranda doğu ile batı kadar bir mesafe olsaydı! Ne kötü
arkadaşmışsın!”
(Zuhruf 43/39)Pişmanlığın bugün size bir yararı olmayacaktır, çünkü yanlış yaptınız. Bu azabı birlikte çekeceksiniz.
(Zuhruf 43/40)Sağıra işittirebilir; kör olana yol gösterebilir misin? Açık bir sapıklık içinde olan da bunlar gibidir.
(Zuhruf 43/41)Seni bu dünyadan göç ettirsek bile, hak ettikleri cezayı onlara yine veririz.
(Zuhruf 43/42)Onlara söz verdiğimiz azabı sana gösterebiliriz de. Çünkü kıskıvrak elimizdedirler.
(Zuhruf 43/43)Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Çünkü sen doğru yoldasın.
(Zuhruf 43/44)Kur’an, hem senin için, hem de halkın için doğru bilgidir. Yakında bu konuda sorguya çekileceksiniz.
(Zuhruf 43/45)Senden önce elçi gönderdiğimiz kişilerle ilgili bir araştırma yap da bak; Rahman ile aranıza ilahlar koymuş muyuz?
(Zuhruf 43/39)Pişmanlığın bugün size bir yararı olmayacaktır, çünkü yanlış yaptınız. Bu azabı birlikte çekeceksiniz.
(Zuhruf 43/40)Sağıra işittirebilir; kör olana yol gösterebilir misin? Açık bir sapıklık içinde olan da bunlar gibidir.
(Zuhruf 43/41)Seni bu dünyadan göç ettirsek bile, hak ettikleri cezayı onlara yine veririz.
(Zuhruf 43/42)Onlara söz verdiğimiz azabı sana gösterebiliriz de. Çünkü kıskıvrak elimizdedirler.
(Zuhruf 43/43)Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Çünkü sen doğru yoldasın.
(Zuhruf 43/44)Kur’an, hem senin için, hem de halkın için doğru bilgidir. Yakında bu konuda sorguya çekileceksiniz.
(Zuhruf 43/45)Senden önce elçi gönderdiğimiz kişilerle ilgili bir araştırma yap da bak; Rahman ile aranıza ilahlar koymuş muyuz?
(Zuhruf 43/46)Musa’yı belgelerimizle Firavun’a ve onun ileri
gelenlerine elçi gönderdik. Onlara: “Ben varlıkların Sahibinin elçisiyim.”
dedi.
(Zuhruf 43/47)Onlara belgelerimizi getirince hemen
gülüverdiler.
(Zuhruf 43/48)Gösterdiğimiz her bir mucize diğerlerinden büyüktü. Belki dönerler diye onları sıkıntılara (krizlere, azaplara) soktuk.
(Zuhruf 43/49)(Krize girince) Dediler ki “Bak büyücü! Madem sana sözü var, bizim için Rabbine (Sahibine) yalvar, kriz bitsin, biz gerçekten yola geleceğiz.”
(Zuhruf 43/50)Krizlerini giderince, derhal sözlerinden caydılar.
(Zuhruf 43/51)Firavun, halkına şöyle seslendi: “Ey halkım! Mısır’ın yönetimi bende değil mi? Şu ırmaklar hakimiyetim altında akmıyor mu? Gerçekleri görmüyor musunuz?
(Zuhruf 43/52)Ben şu alçaktan (alt seviyeliden, asaletsizden) iyi değil miyim? Daha iki kelimeyi bile bir araya getiremiyor.
(Zuhruf 43/53)Üzerine altın bilezikler yağsaydı ya? Çevresinde meleklerin dolaşması gerekmez mi?”
(Zuhruf 43/54)Firavun, halkını aptal yerine koydu ama yine de ona boyun eğdiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir halktı.
(Zuhruf 43/55)Onlar bizi üzünce biz de hak ettikleri cezayı verdik ve hepsini suda boğduk.
(Zuhruf 43/56)Onları tarihe gömdük; sonrakilere de ibretlik yaptık.
(Zuhruf 43/57)Meryemoğlu İsa örnek verilince senin halkın hemen yaygarayı basıyor.
(Zuhruf 43/58)“Bizim ilahlarımız mı iyi, yoksa o mu?” diyorlar. Böyle bir karşılaştırmayı, sırf tartışma çıksın diye yapıyorlar. Aslında onlar, yaygaracı tartışmadan yana bir topluluktur.
(Zuhruf 43/59)Meryem oğlu İsa sadece, kendisine nimet verdiğimiz ve İsrail oğullarına örnek kıldığımız bir kuldur.
(Zuhruf 43/60)Tercihimiz farklı olsa orada sizden melekler / melikler oluştururduk ki hakimiyeti size geçsin.
(Zuhruf 43/48)Gösterdiğimiz her bir mucize diğerlerinden büyüktü. Belki dönerler diye onları sıkıntılara (krizlere, azaplara) soktuk.
(Zuhruf 43/49)(Krize girince) Dediler ki “Bak büyücü! Madem sana sözü var, bizim için Rabbine (Sahibine) yalvar, kriz bitsin, biz gerçekten yola geleceğiz.”
(Zuhruf 43/50)Krizlerini giderince, derhal sözlerinden caydılar.
(Zuhruf 43/51)Firavun, halkına şöyle seslendi: “Ey halkım! Mısır’ın yönetimi bende değil mi? Şu ırmaklar hakimiyetim altında akmıyor mu? Gerçekleri görmüyor musunuz?
(Zuhruf 43/52)Ben şu alçaktan (alt seviyeliden, asaletsizden) iyi değil miyim? Daha iki kelimeyi bile bir araya getiremiyor.
(Zuhruf 43/53)Üzerine altın bilezikler yağsaydı ya? Çevresinde meleklerin dolaşması gerekmez mi?”
(Zuhruf 43/54)Firavun, halkını aptal yerine koydu ama yine de ona boyun eğdiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir halktı.
(Zuhruf 43/55)Onlar bizi üzünce biz de hak ettikleri cezayı verdik ve hepsini suda boğduk.
(Zuhruf 43/56)Onları tarihe gömdük; sonrakilere de ibretlik yaptık.
(Zuhruf 43/57)Meryemoğlu İsa örnek verilince senin halkın hemen yaygarayı basıyor.
(Zuhruf 43/58)“Bizim ilahlarımız mı iyi, yoksa o mu?” diyorlar. Böyle bir karşılaştırmayı, sırf tartışma çıksın diye yapıyorlar. Aslında onlar, yaygaracı tartışmadan yana bir topluluktur.
(Zuhruf 43/59)Meryem oğlu İsa sadece, kendisine nimet verdiğimiz ve İsrail oğullarına örnek kıldığımız bir kuldur.
(Zuhruf 43/60)Tercihimiz farklı olsa orada sizden melekler / melikler oluştururduk ki hakimiyeti size geçsin.
(Zuhruf 43/61)Muhakkak ki o (İsa), yeniden diriliş için bir
bilimdir. Sakın o saat hakkında şüphe etmeyin, bana uyun; doğru yol
budur.
(Zuhruf 43/62)Sakın şeytan sizi engellemesin çünkü o, sizin
apaçık düşmanınızdır.
(Zuhruf 43/63)İsa, o açık belgelerle gelince şöyle demişti: “Ben size hikmeti getirdim; bir de aranızda anlaşamadığınız bazı şeyleri açıklamaya geldim. Artık Allah’tan çekinin ve sözümü dinleyin.
(Zuhruf 43/64)Allah benim de Sahibim, sizin de Sahibinizdir. Öyleyse O’na kul olun; doğru yol budur.”
(Zuhruf 43/65)Sonra içlerinden farklı kesimler birbirlerine düştüler. Yanlış yapanların o acıklı günün azabından çekecekleri var.
(Zuhruf 43/66)Onlar, kıyamet saatinin ansızın gelip çatmasından başka ne bekliyorlar? Farkına bile varamazlar.
(Zuhruf 43/63)İsa, o açık belgelerle gelince şöyle demişti: “Ben size hikmeti getirdim; bir de aranızda anlaşamadığınız bazı şeyleri açıklamaya geldim. Artık Allah’tan çekinin ve sözümü dinleyin.
(Zuhruf 43/64)Allah benim de Sahibim, sizin de Sahibinizdir. Öyleyse O’na kul olun; doğru yol budur.”
(Zuhruf 43/65)Sonra içlerinden farklı kesimler birbirlerine düştüler. Yanlış yapanların o acıklı günün azabından çekecekleri var.
(Zuhruf 43/66)Onlar, kıyamet saatinin ansızın gelip çatmasından başka ne bekliyorlar? Farkına bile varamazlar.
(Zuhruf 43/67)Allah’tan çekinerek kendini korumuş olanlar
dışındaki samimi dostlar[1] , o gün birbirine düşman kesilirler.
(Zuhruf 43/68)“Ey bana kul olanlar! Bugün sizin üstünüzde ne
bir korku olacak ne de üzüleceksiniz.
(Zuhruf 43/69)Sizler; ayetlerimize inanan ve tam teslim olanlar!
(Zuhruf 43/70)Eşlerinizle birlikte Cennet’e girin; orada ağırlanacaksınız.”
(Zuhruf 43/71)Çevrenizde altın tepsiler ve testiler dolaştırılacak, canınızın çektiği, gözlerinizin görmek istediği ne varsa hepsi oradadır. Siz orada ölümsüz olacaksınız.
(Zuhruf 43/69)Sizler; ayetlerimize inanan ve tam teslim olanlar!
(Zuhruf 43/70)Eşlerinizle birlikte Cennet’e girin; orada ağırlanacaksınız.”
(Zuhruf 43/71)Çevrenizde altın tepsiler ve testiler dolaştırılacak, canınızın çektiği, gözlerinizin görmek istediği ne varsa hepsi oradadır. Siz orada ölümsüz olacaksınız.
(Zuhruf 43/72)Yaptığınız çalışmalara karşılık size verilen
Cennet, işte budur.
(Zuhruf 43/73)Orada yiyeceğiniz çeşit çeşit meyveler sizi bekliyor.
(Zuhruf 43/74)Suçlular ise Cehennem azabının içine girecek, ölmeyeceklerdir.
(Zuhruf 43/73)Orada yiyeceğiniz çeşit çeşit meyveler sizi bekliyor.
(Zuhruf 43/74)Suçlular ise Cehennem azabının içine girecek, ölmeyeceklerdir.
(Zuhruf 43/75)Azapları hafifletilmeyecek, orada umutlarını
büsbütün yitireceklerdir.
(Zuhruf 43/76)Biz onlara yanlış yapmış olmayız; yanlışı yapanlar kendileridir.
(Zuhruf 43/77)Onlar orada, “Ey Yetkili! Rabbin (Sahibin) bu işe bir son versin” diye bağırırlar. O da şöyle der: “Siz, burada kalıcısınız.”
(Zuhruf 43/78)Size bütünüyle gerçek olanı getirdik ama çoğunuz bu gerçekten hoşlanmıyorsunuz.
(Zuhruf 43/79)Yoksa onlar işi sağlam mı tutmuşlar? Biz de sağlamcıyız.
(Zuhruf 43/80)Ya da sırlarını ve açığa vurduklarını dinlemediğimizi mi sanıyorlar? Elbette dinleriz, üstelik yanlarına koyduğumuz elçilerimiz olup biteni kayda geçirirler.
(Zuhruf 43/81)De ki “Rahman’ın çocuğu olsa ona, herkesten önce ben kulluk ederim.
(Zuhruf 43/82)Hem göklerin ve yerin Sahibi hem de arşın (yönetimin) Sahibi olan Allah, onların yaptığı nitelemelerden uzaktır.”
(Zuhruf 43/76)Biz onlara yanlış yapmış olmayız; yanlışı yapanlar kendileridir.
(Zuhruf 43/77)Onlar orada, “Ey Yetkili! Rabbin (Sahibin) bu işe bir son versin” diye bağırırlar. O da şöyle der: “Siz, burada kalıcısınız.”
(Zuhruf 43/78)Size bütünüyle gerçek olanı getirdik ama çoğunuz bu gerçekten hoşlanmıyorsunuz.
(Zuhruf 43/79)Yoksa onlar işi sağlam mı tutmuşlar? Biz de sağlamcıyız.
(Zuhruf 43/80)Ya da sırlarını ve açığa vurduklarını dinlemediğimizi mi sanıyorlar? Elbette dinleriz, üstelik yanlarına koyduğumuz elçilerimiz olup biteni kayda geçirirler.
(Zuhruf 43/81)De ki “Rahman’ın çocuğu olsa ona, herkesten önce ben kulluk ederim.
(Zuhruf 43/82)Hem göklerin ve yerin Sahibi hem de arşın (yönetimin) Sahibi olan Allah, onların yaptığı nitelemelerden uzaktır.”
(Zuhruf 43/83)Onları kendi hallerine bırak, boş işlere
dalsınlar da tehdit edildikleri azap günüyle yüzleştirilinceye dek oyalanıp
dursunlar.
(Zuhruf 43/84)Göklerdeki ilah O’dur, yerdeki ilah da O’dur. Doğru kararlar veren ve her şeyi bilen O’dur.
(Zuhruf 43/85)Göklerin, yerin ve bu ikisinin arasında olanların yönetimi elinde olan Allah pek yücedir. Kıyamet saatinin bilgisi O’nun yanındadır. Yeniden yaratılıp O’nun huzuruna çıkarılacaksınız.
(Zuhruf 43/86)Allah ile aralarına koyduklarını yardıma çağıranlar, şefaatten yararlanamazlar; oysa bilerek doğruya şahitlik edenler öyle değildir.
(Zuhruf 43/84)Göklerdeki ilah O’dur, yerdeki ilah da O’dur. Doğru kararlar veren ve her şeyi bilen O’dur.
(Zuhruf 43/85)Göklerin, yerin ve bu ikisinin arasında olanların yönetimi elinde olan Allah pek yücedir. Kıyamet saatinin bilgisi O’nun yanındadır. Yeniden yaratılıp O’nun huzuruna çıkarılacaksınız.
(Zuhruf 43/86)Allah ile aralarına koyduklarını yardıma çağıranlar, şefaatten yararlanamazlar; oysa bilerek doğruya şahitlik edenler öyle değildir.
(Zuhruf 43/87)Onlara
(müşriklere), kendilerini kimin yarattığını sorarsan kesinlikle “Allah”
diyeceklerdir. Öyleyse nereden o yalana sarılıyorlar?
(Zuhruf 43/88)Nebilerine niye şunu söyletiyorlar: “Rabbim (Sahibim)! Bunlar inanmayan bir topluluktur.”
(Zuhruf 43/89)Onlara göz yum da “selam” deyip geçiver; nasıl olsa yakında öğrenecekler.
(Zuhruf 43/88)Nebilerine niye şunu söyletiyorlar: “Rabbim (Sahibim)! Bunlar inanmayan bir topluluktur.”
(Zuhruf 43/89)Onlara göz yum da “selam” deyip geçiver; nasıl olsa yakında öğrenecekler.
0 yorum:
Yorum Gönder