İyiliği sonsuz, ikramı
bol Allah’ın adıyla,
1-ELİF! LAM! RA! Bunlar,
o Kitap’ın; açıklayan Kur’ân’ın ayetleridir.
2-Ayetlerin görmezlikten
gelenler (kafirler), zaman zaman “Keşke biz de tam teslim olanlardan
(müslümanlardan) olsak” diye çok arzu ederler.
3-Bırak onları
yesin-içsin hayatın tadını çıkarsınlar, beklentileri kendilerini oyalasın;
nasıl olsa yakında öğrenecekler.
4-Biz hiç bir kenti belli
bir kitabı olmadan etkisizleştirmedik.
5-Bir toplum (ümmet)
kendine biçilen süreyi (ecelini) ne kısaltabilir ne de uzatabilir.
6-Dediler ki “Ey
kendisine Zikir (Kitap) indirilen kişi! Sen tamamen cinlerin etkisindesin.
7-Söylediğin doğruysa
bize melekleri getirsene?”
8-Biz melekleri sadece
gerçek bir iş sebebiyle göndeririz. Gönderdikten sonra da onlara artık süre
tanınmaz.
9-O Zikri (Kitabı) sana
Biz indirdik Biz. Onu koruyacak olan da Biziz.
10-Senden önceki insan
topluluklarına da elçiler gönderdik.
11-Onlara ne zaman bir
elçi gelse mutlaka hafife alırlar.
12-Hep böyle olur. Onu (Zikri)
suçluların kalplerine işleriz.
13-Bunlar ona inanmazlar;
hâlbuki öncekilere uygulanan kanun açıktır.
14-Üzerlerine gökten bir
kapı açsak, onlar da oradan yukarı çıksalar,
15-(Yine de) Şöyle derler:
“Kesin gözlerimiz döndürülmüş; biz büyülenmiş bir topluluğuz.”
16-(Birinci kat) Gökte
yıldızlar (burçlar) oluşturduk. Seyredenler için onları süsledik.
17-(Birinci kat) Göğü,
taşlanmış şeytanların hepsinden koruduk.
18-Ancak kulak
hırsızlığı(dinleme) yapan olabilir, onu da hemen parlak bir ateş parçası takip
eder.
19-Yeri uzattık, içine
oturaklı dağları yerleştirdik. Orada her bitkiyi dengeli olarak bitirdik.
20-Yeryüzünde sizin için
de rızkı size ait olmayan kimseler (akıllı varlıklar) için de yaşam alanları
oluşturduk.
21-Hiç bir şey yoktur ki
kaynakları bizim katımızda olmasın. Onu ancak belli bir ölçüye göre göndeririz.
22-Rüzgârları aşı yapma
göreviyle göndeririz. Gökten su indirir, onunla su ihtiyacınızı karşılarız.
Onun kaynağı sizin elinizde değildir.
23-Biziz hayat veren de
öldüren de; biz! Ve her şeye biz mirasçı olacağız.
24-Muhakkak ki biz, sizden
yapması gerekenleri yapmış olanları da yapması gerekenleri yapmayıp
erteleyenleri de biliyoruz.
25-Senin Rabbin onların
hepsini kıyamet günü bir araya getirecektir. O bilir, doğru kararlar verir.
26-Biz o insanı kurumuş,
yıllanıp kokuşmuş kara balçıktan yarattık.
27-Cânnı da daha önce
zehirli ateşten yaratmıştık.
28-Bir gün Rabbin
meleklere demişti ki “Ben kurumuş, yıllanıp kokuşmuş kara balçıktan bir beşer
(insan) yaratacağım.
29-Onu tamamlayıp içine
ruhumdan üflediğimde onun için secdeye kapanın.”
30-Sonra bütün melekler
secde ettiler.
31-Onlardan bir tek İblis
ayrıldı; secde edenlere katılmamakta direndi.
32-Allah dedi ki “Bak
İblis! Sana ne oldu da secde edenlere katılmadın?”
33-”Kurumuş, yıllanıp
kokuşmuş kara balçıktan yarattığın beşere secde edemem” dedi.
34-Allah dedi ki “Çık
oradan! Sen taşlanacaksın.
35-Hesap verme gününe
kadar hep dışlanacaksın (lanetlisin).”
36-(İblis) Dedi ki
“Rabbim! Bunların tekrar dirilecekleri güne kadar bana süre ver.”
37-(Allah) Dedi ki “Sen
kendisine süre verilenlerdensin.
38-Belli günün vakti
gelinceye kadar.”
39-İblis dedi ki “Rabbim!
Beni aşırılığa sevk etmene karşılık ben de bunlara dünyadakileri süsleyeceğim
ve hepsini aşırılığa sevk edeceğim.
40-Sana yürekten bağlı
olanları değil.”
41-Allah dedi ki “Bu, bana
varan doğru yoldur.
42-Kullarımın üzerinde
senin bir üstünlüğün (gücün, yetkin) yoktur. Yanlışa saplanıp sana uyanlar
başka.”
43-Cehennem bunların
hepsinin buluşacağı yerdir.
44-Cehennem’in yedi kapısı
vardır. Her kapıdan onların bir bölüğü girer.
45-Allah’tan çekinerek
korunmuş olanlar ise bahçelerde ve pınar başlarında olurlar.
46-“Oralara esenlik ve
güvenle girin” denmiştir.
47-Biz göğüslerindeki kötü
bağlantıları söküp atmış oluruz. Kardeşler halinde karşılıklı sedirler
üzerindedirler.
48-Onlar orada yorgunluk
nedir bilmezler. Oradan çıkarılacak da değildirler.
49-Kullarıma bildir ki
ben, günahları örterim, ikramım da boldur.
50-Azabım da şiddetlidir,
can yakan bir azaptır.
51-Onlara İbrahim’in
konuklarından da haber ver.
52-Bir gün İbrahim’in
yanına girmişler ve “Selâm(esenlik ve güvenlik dileriz)” demişlerdi. İbrahim:
“Biz sizden kuşku duyuyoruz” dedi.
53-“Kuşkulanma” dediler.
“Sana bilgin bir oğlun olacağını müjdelemeye geldik.”
54-“Yaşlılık üzerime iyice
çökmüşken mi müjde getiriyorsunuz? Neyin müjdesini veriyorsunuz?”
55-Dediler ki “Sana bir
gerçeği müjdeliyoruz. Sakın umudunu kesenlerden olma.”
56-Dedi ki “Sapkınlar
dışında kim Rabbinin ikramından umudunu keser?”
57-İbrahim dedi ki “Ey
elçiler! Asıl işiniz nedir?
58-Deldiler ki “Aslında
biz, günaha batmış bir topluluğa gönderildik.
59-Ama Lut’un ailesi
onlardan değildir; ailesinin bütün fertlerini kurtaracağız.
60-Ama karısını değil.
Onun davranışlarını ölçtük, küller altında kalacaklardan olduğu ortaya çıktı.”
61-Elçiler Lut ailesine
vardılar,
62-Lut dedi ki “Sizler
tanınmamış bir topluluksunuz.”
63-Dediler ki “Hayır, sana
bunların inanmak istemedikleri şeyi getirdik.
64-Sana bunların hak
ettiği şeyi getirdik. Bizler dosdoğru kimseleriz.
65-Gecenin bir bölümünde
aileni yola çıkar; sen de arkalarından git. İçinizden kimse geriye dönüp
bakmasın. Sizden istenen yere kadar geçip gidin.”
66-Şu kesin kararı ona bildirdik:
“Sabaha girdiklerinde bunların kökü kesilmiş olacaktır.”
67-Bundan önce şehir
halkı, bir birlerine müjdeler vererek gelmişlerdi.
68-Lut şöyle demişti:
“Bunlar benim konuklarım; onların yanında beni utandırmayın.
69-Allah’tan çekinin de
beni rezil etmeyin.
70-Onlar şu karşılığı
vermişlerdi: “Sana kimsenin işine karışma dememiş miydik?”
71-Lut da şöyle demişti:
“Eğer yaklaşmak istiyorsanız, işte kızlarım
72-(Muhammed!) Senin
hayatına yemin ederim ki onlar sarhoşlukları içinde bocalar halde duruyorlardı.
73-Gün doğarken dehşet bir
sesle sarsıldılar.
74-Oranın altını üstüne
getirdik. Üzerlerine pişmiş balçıktan taşlar yağdırdık.
75-İnceleme yapmak
isteyenler için bunda kesin belgeler (ayetler) vardır.
76-Orası bugün bir yol
üzerinde durmaktadırlar.
77-Bunda inananlar için
kesin bir belge (ayet) vardır.
78-Bir başka gerçek de Eyke
ahalisinin zalimlikleridir.
79-Onlara da hak ettikleri
cezayı verdik. Bu ikisi aynı ana yol üzerinde açıkça görülmektedir.
80-Hicr ahalisi de gelen
elçileri yalancı saymışlardı.
81-Hâlbuki onlara
mucizeler (ayetler) vermiştik ama yüz çevirmişlerdi.
82-Dağları yontar, güven
duydukları evler haline getirirlerdi.
83-Onlar da sabaha
girerken dehşet bir sesle sarsılmışlardı.
84-Kazandıkları şeyler
hiçbir işlerine yaramamıştı.
85-Gökleri, yeri ve bu
ikisi arasında olanları başka şekilde değil sadece gerçek varlıklar olarak
yarattık. Kıyamet saati nasıl olsa gelecektir. Öyleyse onlara hoş görülü ve
güzel davran.
86-Yaratan ve her şeyi
bilen Rabbindir.
87-Sana o mesânîden yedi
taneyi ve yüce Kur’ân’ı verdik.
88-Onlardan kimine
verdiğimiz kat kat nimetlere gözlerini dikme, bunun için üzülme. Sen inanıp
güvenenlere kol kanat ol.
89-De ki “Ben her şeyi
açıkça ortaya koyan bir uyarıcıyım.”
90-Nitekim (dinlerini)
bölüp ayıranlara da (cezayı) indireceğiz.
91-Bu Kur’ân’ı parça parça
edenlere.
92-Rabbine yemin olsun ki
hepsini sorguya çekeceğiz,
93-Yaptıkları bu işlerden
dolayı.
94-“Sana ne emredildiyse
başlarını çatlatırcasına onlara bildir. Müşriklere de aldırma.
95-Seni inceden inceye
alaya alanlara karşı bizim desteğimiz yeterli olur.
96-Onlar, Allah ile
birlikte başka bir ilah oluşturmuşlardır; nasıl olsa yakında öğrenecekler.
97-İyi biliyoruz ki
onların sözlerinden dolayı için daralıyor.
98-Her şeyi güzel
yaptığından dolayı Rabbine ibadet et ve secde edenlerden ol.
99-O açık gerçek (ölüm)
gelinceye kadar Rabbine kul olmaya devam et.
0 yorum:
Yorum Gönder