11 Mart 2017 Cumartesi

( Nahl Suresi )

( Nahl Suresi )


İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla, 

1-Allah’ın emri gelecektir; acele etmeyin. Allah, onların ortak saydıkları şeylerden uzak ve yücedir. 
2-Allah, kendi emri olan o ruhu, meleklerle, kullarından seçtiği kişiye indirir ve der ki “İnsanları uyarın; Benden başka ilah yoktur; hepiniz Benden çekinerek kendinizi koruyun.” 
3-Allah, gökleri ve yeri gerçek varlıklar olarak yaratmıştır. O, onların ortak saydıkları şeyden uzaktır. 
4-O insanı, döllenmiş yumurtadan yaratmıştır. Birde bakarsın ki (o insan) Allah’a açık bir düşman kesilir. 
5-En’âmı da (koyun, keçi, sığır ve deveyi) sizin için o yarattı. Onlarda ısıtan ve işe yarayan şeyler vardır. Onlardan yiyecek de edinirsiniz. 
6-Ağıla alırken ve otlağa salarken onlarda sizin için bir güzellik vardır. 
7-Yüklerinizi öyle yere taşırlar ki yarı canınız gitmeden siz oralara varamazsınız. Rabbiniz çok şefkatlidir ve ikramı boldur. 
8-Atları, katırları ve eşekleri sizin için hem binek, hem de süs olsun diye yarattı. Bilmediğiniz daha neler yaratır. 
9-Allah doğru yolu gösterir. Yolun eğrisi de vardır. Allah, zorlayıcı tercih etseydi hepinizi yola getirirdi. 
10-Sizin için gökten su indiren O'dur. İçecekler ve içinde hayvanlarınızı otlattığınız bitkiler o sudan olur.
11-
O su ile sizin için ekini, zeytini, hurmaları, üzümleri ve meyvenin her türlüsünü bitirir. Düşünen bir topluluk için bunda kesin belge(ayet) vardır. 
12-Allah geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Yıldızlar da onun emriyle hizmetinizdedirler. Aklını kullanan bir topluluk için bunda kesin belgeler(ayetler) vardır. 
13-Sizin için bu yerde türlü renklerle yetiştirdiği ne varsa, onların içinde bilgisini kullanan bir topluluk için kesin bir belge(ayet) vardır. 
14-Denizi de hizmetinize verdi ki ondan taze et yiyesiniz ve çıkaracağınız süsleri takınasınız. Gemilerin onu yara yara gittiğini görürsün; o gemiler (Allah’ın) ikram olarak verdiklerini aramanız içindir. Belki görevlerinizi yerine getirirsiniz. 
15-Sizi çok sarsmasın diye yerin içine sabitleyen (oturaklı) dağlar yerleştirdi. Hedeflerinize ulaşabilmeniz için de ırmaklar ve yollar koydu. 
16-Birçok işaretler ve yıldızlarla yollarını bulurlar. 
17-Hiç yaratan, yaratmayan gibi olur mu? Bilgilerinizi kullanmaz mısınız? 
18-Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız sayamazsınız. Allah, suçlarınızı örtüp ikramda bulunur. 
19-Allah, neyi gizlediğinizi ve neyi açığa vurduğunuzu bilir. 
20-Allah ile aralarına koyarak yardıma çağırdıklarının hiçbiri bir şey yaratamaz. Zaten kendileri yaratılmış durumdadırlar. 
21-Onlar birer ölüdür, diri değillerdir. Ne zaman diriltileceklerinin de farkında olmazlar. 
22-Sizin ilahınız bir tek ilahtır. Ahirete inanmayanların kalpleri, kendilerini yalanlar. Onlar, kendilerini büyük gören kimselerdir. 
23-Allah, onların neyi gizlediklerini ve neyi açığa vurduklarını bilir; bunda zerre kadar şüphe olmaz. O, kendini büyük görenleri sevmez. 
24-Onlara: “Rabbinizin indirdiği nedir?” diye sorulsa, “Eskilerin masalları” derler. 
25-Böylece (mezardan) kalkış günü hem kendi günahlarını hem de bilgisizlikleri yüzünden yoldan çıkardıkları kimselerin bazı günahlarını yüklenirler. Baksanıza ne kötü yük yükleniyorlar! 
26-Kendilerinden önce gelenler de oyun kurmuşlardı. Allah yapılarını temellerinden sarsmış ve çatılarını tepelerine yıkmıştı. O azap onlara hiç beklemedikleri yerden gelmişti. 
27-Sonra (mezardan) kalkış günü Allah, onları rezil edecek ve diyecek ki “Uğruna cemaatler oluşturduğunuz ortaklarım nerede?” Kendilerine ilim verilmiş olanlar diyecekler ki “Bugün bütün rezillik ve bütün kötülükler o kâfirlerin üstündedir.” 
28-Kendilerini kötü duruma düşürmüşken, meleklerin vefat ettirdiği kimseler hemen teslimiyet gösterir ve “Kötü bir şey yapmıyorduk ki!” derler. Allah ne yaptığınızı bilir. 
29-“Haydi, girin Cehennem’in kapılarından. Hep orada kalacaksınız. Büyüklük taslayanların yerleşecekleri yer ne kötüdür!” 
30-Allah’tan çekinerek korunanlara: “Rabbiniz sizi nasıl karşıladı?” diye sorulunca, “Çok iyi” diyeceklerdir. Bu dünyada iyilik edenler iyilik bulurlar. Ahiret yurdu elbette daha iyidir. Kendini bozmamış olanların yurdu ne güzeldir! 
31-Onlar kalıcı cennetlerdir (bahçelerdir). Bunlar oraya girerler. İçinden ırmaklar akar. Beğendikleri her şey orada onlar içindir. Allah, kendisinden çekinerek korunanların ödülünü işte böyle verir. 
32-Melekler, iyi durumdayken vefat ettirdikleri kişilere; “Esenlik ve güvenlik sizedir (Selamun aleykum)” derler, “Yapmış olduğunuz şeylerin karşılığı olarak girin cennete.” 
33-Bunlar ne bekliyorlar? Meleklerin gelmesini veya Rablerinin (Sahiplerinin) emrinin gelmesini mi? Onlardan öncekiler de böyle yaptılar. Allah onlara karşı bir yanlış yapmadı ama onlar yanlışı kendilerine yapıyorlardı. 
34-Yaptıkları işlerin kötü tarafları onlara gelip çattı da hafife aldıkları o şey başlarına geldi. 
35-Müşrikler dediler ki “Allah’ın tercihi farklı olsaydı onunla aramıza herhangi bir şeyi koyup kulluk etmezdik; bunu biz de yapmazdık atalarımız da. Allah’ın haram kıldığından başkasını haram kılmazdık.” Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Elçilere, her şeyi ortaya koyan tebliğden başka ne düşer? 
36-Biz her topluma (ümmete) elçi gönderdik; Allah’a kul olsunlar ve azgınlardan uzak dursunlar diye. Onların içinden, Allah’ın yoluna kabul ettiği kimseler de oldu, sapıklığı hak etmiş olanlar da. Yeryüzünü dolaşın da o yalancıların sonunun nasıl olduğunu bir görün.
37-
Yola gelmeleri için ne kadar çırpınırsan çırpın, Allah, sapık saydığı kişiyi yola getirmez. Bu gibilerin yardımcıları da olmaz. 
38-“Allah ölen kimseyi tekrar diriltmez” diye bütün güçleriyle yemin ettiler. Hayır! Bu Allah’ın verdiği gerçek sözdür ama bunu insanların çoğu bilmezler. 
39-Tekrar diriltecek ki anlaşmazlığa düştükleri konuları onlara açıklasın ve ayetleri görmezlikten gelenler (kafirler), yalancı olduklarını öğrensinler. 
40-Olmasını istediğimiz şey için sözümüz sadece “Oluş!” demektir. Sonra o şey oluşur. 
41-Haksızlığa uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenleri dünyada güzel yerlere yerleştiririz. Bunun öbür dünyadaki ödülü daha büyüktür. Keşke bilebilselerdi. 
42-Onlar sabırlı olan ve Rablerine güvenip dayanan kimselerdir. 
43-Senden önce elçi gönderdiklerimiz, sadece kendilerine vahyettiğimiz erkeklerdi. Bilmiyorsanız o Zikri bilenlere sorun. 
44-Onları mucizelerle ve hikmet dolu sayfalarla gönderdik. O Zikri (Kitabı) sana da indirdik ki kendilerine gönderilenin ne olduğunu o insanlara açıkça anlatasın, belki düşünürler. 
45-Kötü oyun kuranlar, Allah’ın kendilerini yerin dibine geçirmesine ya da beklemedikleri bir yerden üzerlerine azap gelmesine karşı güvende midirler? 
46-Yahut dönüp dolaşırken Allah’ın onları yakalamasına karşı güvenceleri mi var? Onlar, Allah’ı çaresiz bırakamazlar. 
47-Ya da korkudan titrerlerken onları yakalarsa ne yaparlar? Sizin Rabbiniz pek şefkatlidir ve ikramı boldur. 
48-Bunlar, Allah’ın yarattığı herhangi bir şeyi görmediler mi gölgeleri sağdan ve sol taraflardan alçalmış bir biçimde Allah’a secde ederek (boyun eğerek) döner. 
49-Göklerde ve yerde olan bütün hareketli canlılar ve melekler, Allah’a boyun eğer(secde) ve kendilerini büyük görmezler. 
50-Üstlerinde olan Rablerinden korkarlar da ne emredilirse yaparlar. 
51-Allah dedi ki “İki ilah (tanrı) edinmeyin. O bir tek ilahtır. İçten içe, yalnız benden korkun.” 
52-Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Din de sürekli onundur. Yine de Allah’tan başkasından mı çekiniyorsunuz? 
53-Sahip olduğunuz bütün nimetler Allah’tandır. Size bir zorluk dokununca da yalnız O’na yalvarıp yakarırsınız. 
54-Sonra o zorluğu üzerinizden kaldırdı mı içinizden bir takımı hemen Rablerine bir ortak oluştururlar. 
55-Bunu, bizim verdiğimizi gizlemek için yaparlar. Keyfini sürün bakalım; yakında öğrenirsiniz. 
56-Bir de kendilerine verdiğimiz rızıklardan ne olduğunu bilmedikleri ilahlarına pay çıkarırlar. Vallahi bu iftiranızdan dolayı sorguya çekileceksiniz. 
57-Allah için kızlar oluşturuyorlar; O bundan uzaktır. Özledikleri oğlanlar da kendilerine kalıyor. 
58-Onlardan birine “Kızın oldu!” diye müjde verilince yutkunur ve yüzü kapkara kesilir, 
59-Müjdelendiği şeyin kötülüğünden dolayı halkının karşısına çıkamaz olur. Aşağılanmayı göze alarak onu tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün? Bakın, ne kötü karar veriyorlar! 
60-Ahirete inanmayanlar kötü örnek verirler. En iyi örnek, Allah’ın verdiği örnektir. Üstün olan ve doğru kararlar veren O’dur. 
61-Allah, yaptıkları yanlışlardan dolayı insanları hemen yakalasaydı yeryüzünde hareket eden kimseyi bırakmazdı. Ama Allah, onları, belirlenmiş ecellerine kadar erteliyor. Ecelleri gelince ne onu bir süreliğine erteleyebilirler, ne de ecelleri gelmeden onun gelmesini sağlayabilirler. 
62-Dillerinin süslediği yalanla en güzelin kendi hakları olduğunu söyleyerek beğenmedikleri şeyi Allah’a mal ederler. Zerre kadar şüphe yok ki onların hak ettikleri ateştir ve oraya önce onlar sokulacaklardır.
63-Vallahi senden önceki toplumlara da elçiler gönderdik. Şeytan onlara, yaptıkları işi süslü gösterdi. O, bugün de onların dostudur. Onların hak ettiği acıklı bir azaptır.
64-
Sana bu Kitabı, anlaşmazlığa düştükleri konuları açık açık anlatasın bir de inanıp güvenen bir topluluğa yol gösterici ve ikram olsun diye indirdik. 
65-Allah gökten su indirir ve onunla yeri, ölümünden sonra diriltir. Bunda, dinleyen bir topluluk için kesin belge (ayet) vardır. 
66-Sizin en’âmdan (koyun, keçi, sığır ve deveden) alacağınız ders vardır. İçlerindeki fers ile kanın ayrışmasından oluşan ve içenlerin boğazından kayıp giden saf bir sütü size içiririz. 
67-Hurma ağaçlarının ürünlerinden ve üzümlerden, hem sarhoşluk veren içki hem de güzel rızık elde edersiniz. Aklını kullanan bir topluluk için bunda kesin bir belge (ayet) vardır. 
68-Rabbin bal arısına şöyle bildirdi: “Dağlarda, ağaçlarda ve insanların yaptıkları çardaklarda kendine evler edin. 
69-Sonra bütün ürünlerden ye ve Rabbinin sana gösterdiği yollara koyul.” Arıların içinden değişik renklerde bir sıvı çıkar ki bu sıvıda insanlar için şifa bulunur. İşte bunda düşünen bir topluluk için kesin bir belge (ayet) vardır. 
70-Sizi yaratan Allah’tır sonra vefat ettirecektir. Kiminiz ömrünün en düşkün çağına kadar yaşatılır ki bildiğini bilemez hale gelsin. Allah bilir ve ölçü koyar. 
71-Allah rızık konusunda kiminizi kiminden üstün kılar. Üstün kılınanlar, hakimiyeti altındakilere (esirlere) kendi rızıklarından vermezler. Ama rızıkta bunlar da onlarla eşit hakka sahiptirler. Allah’ın nimeti karşısında bile bile yalana mı sarılıyorlar? 
72-Size kendinizden eşler var eden, eşlerinizden de çocuklar ve torunlar var eden, size temiz rızıklar veren Allah’tır. Allah’ın nimetlerini görmezlikten gelerek batıla mı inanıyorsunuz? 
73-Kendilerine göklerden ve yerden rızık olarak verecek bir şeyi olmayan ve buna gücü de yetmeyenleri Allah ile aralarına koyup kulluk ediyorlar. 
74-Siz, Allah’ı bir şeylere benzetmeyin. Allah bilir, siz bilmezsiniz. 
75-Allah size bir benzetme yapıyor; hâkimiyet altında olup hiçbir şeye gücü yetmeyen bir esir, bir de kendine güzel rızık verdiğimiz ve onu gizli-açık hayra harcayan kişi. Hiç bunlar bir olur mu? Allah ne yaparsa güzel yapar ama onların çoğu bunu bilmezler. 
76-Allah size iki kişilik bir benzetme daha yapıyor. Biri, dostuna yük olmuş bir dilsiz, hiç bir şey yapamaz, nereye gönderse bir iş beceremez. Diğeri, doğru bir yolda olup adil ve dengeli davranışlar istiyor. Bu iki kimse bir olur mu? 
77-Allah size iki kişilik bir benzetme daha yapıyor. Biri, dostuna yük olmuş bir dilsiz, hiç bir şey yapamaz, nereye gönderse bir iş beceremez. Diğeri, doğru bir yolda olup adil ve dengeli davranışlar istiyor. Bu iki kimse bir olur mu? 
78-Allah sizi analarınızın karnından çıkardığında hiç bir şey bilmiyordunuz. Ama size dinleme ve ileri görüşlü olma (basiret) özelliği ile gönüller vermişti. Belki görevlerinizi yerine getirirsiniz. 
79-Allah’a boyun eğerek gök boşluğunda uçan kuşları görmediler mi? Bunları orada Allah’tan başkası tutamaz. İşte bunda düşünen bir toplululuk için belgeler(ayetler) vardır. 
80-Allah evlerinizi size dinlenme yeri yaptı. En’âm derilerinden göç gününde ve konaklama gününde yükte hafif evler; yünlerinden, tüylerinden ve kıllarından da bir süre yararlanacağınız ev eşyalarını ve diğer malları yaptı. 
81-Allah, yarattığı bazı şeyleri size gölgelik yaptı. Dağlarda sığınaklar oluşturdu. Vücut ısısını koruyan elbiseler ile sizi zor durumlarda koruyan elbiseler yaptı. Allah size olan nimetini böyle tamamlar, belki O’na teslim olursunuz. 
82-Yüz çevirirlerse sana düşen sadece her şeyi açıklayan bir tebliğdir. 
83-Allah’ın nimetini bilirler ama itiraf etmezler. Onların çoğu kâfirdir. 
84-Her toplumdan(ümmetten) bir şahit çıkardığımız gün, şahitlerden sonra kâfirlere konuşma izni verilmeyecek ve bağışlanma dileğinde bulunmaları bile istenmeyecektir. 
85-Yanlışlar içinde yaşamış olanlar, azabı görünce o azap artık ne hafifletilecek, ne de onlara göz açtırılacaktır. 
86-Ortak(şirk) koşanlar, Allah’a ortak saydıkları kişileri gördüklerinde derler ki “Rabbimiz! Ortak sayıp senden önce yardıma çağırdıklarımız işte bunlardır.” Onlar hemen şu karşılığı verirler: “Sizler kesinlikle yalancı kimselersiniz.” 
87-Uydurdukları şeylerin işlerine yaramadığı gün Allah’a teslim olduklarını dile getirirler. 
88-Ayetleri görmelikten gelenler (kafirler) ve O’nun yolundan çevirenlerin azaplarının üstüne, bozgunculuklarına karşılık bir azap daha koyarız. 
89-Her toplumun (ümmetin) içinden kendilerine karşı bir şahit çıkardığımız gün, seni de bunlara karşı şahit getiririz. Bu Kitabı, her şeyi açıklasın, doğru yolu göstersin, bir ikram ve İslam’a girenlere müjdeci olsun diye sana parça parça indirdik.
90-
Allah, adaleti, güzel davranışı, yakınlara veren el olmayı emreder. Çirkinliği, kötülüğü ve aşırılıkları yasaklar. Allah size öğüt verir, belki bilginizi kullanırsınız. 
91-Sözleştiğiniz zaman Allah için verdiğiniz sözü yerine getirin ve bir de Allah’ı kendinize kefil ederek sağlamlaştırdığınız yeminlerinizi bozmayın. Allah ne yaptığınızı bilir. 
92-Bir toplum (ümmet), başka toplumdan üstün diye, yeminlerinizi bozulabilir sayıp ipliğini sağlam eğirdikten sonra çözüp bozan kadın gibi olmayın. Allah bu şekilde sizi sınar. (Mezardan) kalkış günü, aranızda anlaşmazlığa düştüğünüz konuları size elbette bildirecektir. 
93-Tercihi Allah yapsaydı sizi bir tek toplum (ümmet) yapardı. Ama o, sapıklığı tercih edeni sapık sayar, hidayeti tercih edeni de yoluna kabul eder. Yaptıklarınızdan elbette sorumlu tutulacaksınız. 
94-Aranızda yeminlerinizi bozulabilir saymayın; yoksa ayak sağlam basmışken kayıverir de Allah’ın yolundan dönmenizin kötülüğünü tadarsınız. Sizin için büyük bir azap sebebi olur. 
95-Allah için verdiğiniz sözü geçici bir bedelle değiştirmeyin. Bilirseniz sizin için hayırlı olan, Allah’ın katındakidir. 
96-Sizin yanınızda olan tükenir, Allah’ın yanındakiler kalıcı olur. Sabırlı olanların ödülünü yaptıklarının en güzeline göre veririz. 
97-Erkek olsun, kadın olsun, kim inanıp güvenir ve iyi iş yaparsa ona güzel bir hayat yaşatırız. Ödüllerini de yaptıklarının en güzeline göre veririz. 
98-Öyleyse Kur’ân okuyacağın zaman taşlanmış Şeytan’dan Allah’a sığın. 
99-Şeytanın, inanıp güvenen ve Rablerine dayananlar üzerinde bir üstünlüğü (gücü,yetkisi) olmaz. 
100-Onun üstünlüğü (gücü,yetkisi), sadece onu dost(veli) edinenler ile Allah’a ortak(şirk) koşanlar üzerinde olur. 
101-Allah, neyi indireceğini çok iyi bildiği halde, bir âyetin yerine başka bir âyeti koyduğumuzda sana şöyle dediler: “Sen sadece iftiracısın.” Yok, onların pek çoğu bunu bilmezler. 
102-De ki “Onu, bir gerçek olarak Rabbinden Kutsal Ruh indirdi ki inanıp güvenenleri sağlamlaştırsın, doğru yolu göstersin ve İslam’a girenlere bir müjde olsun. 
103-“Bunu ona bir kişi öğretiyor” dediklerini elbette biliyoruz. Dillerine doladıkları o kişi Arapça bilmez ama Kur’ân’ın dili apaçık Arapçadır. 
104-Allah’ın âyetlerine inanmayanları Allah, yoluna kabul etmez. Onların hak ettiği acıklı bir azaptır. 
105-Allah’ın âyetlerine inanmayanlar sadece yalan uydururlar. Onlar yalancı kimselerdir. 
106-Kalbi güven (iman) dolu iken ağır baskı altında olan dışında her kim, inanıp güvendikten sonra ayetleri görmezlikten gelir ve görmezliği (kafirliği) içine sindirirse, Allah’ın öfkesi onların üstünde olur. Onların hak ettiği büyük bir azaptır. 
107-Bu onların, dünya hayatını ahiretten daha çok sevmeleri sebebiyledir. Allah, kâfirler topluluğunu yola getirmez. 
108-Bunlar, kalpleri, dinleme ve görmeleri üzerinde Allah’ın yeni bir yapı oluşturduğu kimselerdir. Onlar, ne yapıklarının farkında değillerdir. 
109-Zerre kadar şüphe yok ki ahirette onlar, umduğunu bulamayacaklardır. 
110-Senin Rabbin, çektirilen sıkıntılardan sonra hicret eden sonra da mücadele (cihad) eden ve sabırlı olanları, işte senin Rabbin onları çok bağışlar ve ikram eder. 
111-Bir gün herkes kendi canını kurtarmaya gelir, herkes ne ettiyse onu bulur. Kimseye haksızlık yapılmaz. 
112-Allah, rızkı her yerden bol miktarda gelen, güven ve tatmin içindeki bir kenti örnek verir. Derken orası, Allah’ın nimetlerine nankörlük etmeye başlar. Allah da işlerini bozmalarına karşılık onları, açlık ve korku içine sokar. 
113-Bunlara içlerinden mutlaka bir elçi gelir ve onu yalancı sayarlar. İşte o azap, yanlışlar içinde iken onları yakalar. 
114-Öyleyse Allah’ın size verdiği rızkın helal ve temiz olanlarını yiyin. Kulluğu yalnız ona yapıyorsanız Allah’a teşekkür edin. 
115-Allah size sadece ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kılmıştır. Kim zorda kalır da aşırı gitmez ve başkasının hakkına saldırmazsa Allah bağışlar, ikramı boldur. 
116-Allah’a karşı yalan uydurmak için dillerinizin süslediği yalanla “Bu helaldir, bu haramdır” demeyin. Bu yalanı Allah’a atfetmeyin. Yalanlarını Allah’a atfedenler umduklarına kavuşamazlar. 
117-Bu pek az bir menfaatir. Onların hak ettiği acıklı bir azaptır. 
118-Sana anlattığımız şeyleri daha önce Yahudilere de haram kılmıştık. Bizim onlara bir yanlışımız olmadı ama onlar, yanlışı kendilerine yapıyorlardı. 
119-Sonra senin Rabbin, kendine hakim olamayarak kötülük işleyen, ardından da dönüş yapıp (tevbe) düzelenlerden yanadır. Senin Rabbin, bütün bunlardan sonra elbette bağışlar ve ikram eder. 
120-İbrahim tek başına bir toplumdu (ümmetti). Allah’a boyun eğerdi, hep doğruya yönelirdi ve müşriklerden olmamıştı. 
121-Allah’ın nimetlerine teşekkür ederdi. Allah ona fırsat verdi ve doğru bir yola yöneltti. 
122-Ona bu dünyada bir güzellik verdik. O, öbür dünyada da elbette iyilerden olacaktır. 
123-Sana da şunu vahyettik: “Hep doğruya yönelen ve müşriklere karışmamış olan İbrahim’in dinine uy”
124-
Cumartesi yasağı, o konuda ihtilafa düşenlere kondu. Senin Rabbin, (mezardan) kalkış günü, ihtilaf ettikleri konu hakkında aralarında hüküm verecektir. 
125-Sen hikmetle ve güzel öğütle Rabbinin yoluna çağır. Onlarla en güzel şekilde tartış. Senin Rabbin, yolundan sapanları iyi bilir, doğru yolda olanları da iyi bilir. 
126-Eğer ceza vermek isterseniz size ne yapıldıysa onun dengiyle ceza verin. Sabredecek olursanız kuşkusuz bu, sabredenler için daha iyidir. 
127-Sen sıkıntılara göğüs ger (sabret); senin sabrın sadece Allah’ın yardımı ile olur. Onlar için üzülme. Kurdukları tuzaktan dolayı sıkıntıya girme. 

128-Allah, çekinerek kendini koruyanlar ve iyi davranış gösterenlerle beraberdir. 

0 yorum:

Yorum Gönder