15 Kasım 2017 Çarşamba

ŞİRA YILDIZI 2

ŞİRA YILDIZI (SİRİUS/AKYILDIZ)
2
Sirius ya da Akyıldız, Büyük takım Yıldız’ında yer alan bir çift yıldız. Bu çift yıldızdan Türkçede Akyıldız olarak bilinen Sirius A bileşeni (a CMa/a Canis Majoris/ Büyük Takım Yıldızı’nın Alpha yıldızı), görünür kadri bakımından gökyüzündeki en parlak yıldız olup-1,47 görünür kadri derecesiyle, kendisine görünür kadri bakımından en yakın olan Canopus’a oranla onun iki katı kadar parlaktır ve geceleyin görülen gökyüzünde bu görsel görünüş önemiyle başrolde bulunmaktadır. Çıplak gözle tek yıldızmış gibi görünen Sirius, aslında, tayf türlerine göre yapılan yıldız sınıflandırma sisteminde A1V sınıfında bulunan Sirius-A ile DA2 sınıfına giren, Sirius-B olarak adlandırılan bir beyaz cüce’den oluşan bir çift yıldızdır.

SİRİUS-A
Sirius-A bu parlak görünümünü aslında aydınlatma gücünün yanı sıra Güneş’e 2,6 parsek (8,47 ışık yılı) uzaklıkta oluşundan dolayı, Sirius sistemi uzaydaki yakın komşularımızdan biridir. Sirius-A kütlesi bakımından güneşin 2 katı olup 1,42’lik bir mutlak Kadir’e sahiptir. Aydınlatma gücü Güneş’in 25 katı olmakla birlikte, Canopus veya rigel gibi digğer parlak yıldızlarınkine oranla aşağıda kalır. Sirius sistemini yaşı 200-300 milyon yıldır. Sistemin oluşma başlangıcında başrolü oynayan iki mavimsi yıldızdı. Bu iki yıldızdan da kütlesi bakımından başroldeki, vaktiyle, kaynaklarını tüketerek, dış katmanlarını kaybeden önce kızıl dev haline gelmiş ve yaklaşık 120 milyon yıl önce, bugünkü halini almak üzere, yani bir beyaz cüce haline gelmek üzere içine çökmüş Sirius-B yıldızıdır.
Akyıldız aynı zamanda, yer aldığı takımyıldızındaki önemli rolünden dolayı, geleneklerde köpek yıldızı olarak ta adlandırılır. Bu yıldız pek çok mitolojik ve folklorik öykülere Güneş’ten bağımsız bir biçimde konu olabilmiştir. Sirius-A’nın helyak doğuşu antik Mısır’da Nil Nehri’nin(kavurucu sıcak günler) başlangıcını, Polinezya’da kışı haber veriyor, Pasifik Okyanusu’nda ise gemicilere önemli bir işaret oluyordu.
GÖZLEM TARİHÇESİ
Çeşitli Uygarlıklara ait en eski astronomik kayıtlarda adı geçen Sirius, eski Mısır’da Sopdet(Grekçe ’ye uyarlanmış haliyle Sothis, yıldızın Grekçedeki adı ise Serios’dur) olarak bilinirdi. Eski Mısır’da “Orta Krallık” döneminde, Mısırlılar takvimlerini Akyıldız’ın Helyak doğuşuna göre düzenlemişlerdi. Bu takvimde esas alınan gün ise Akyıldız’ın doğuşunun Güneş’in ışığından yeterince uzaklaşmış olmasından sonra Güneş’in doğuşundan hemen önce açıkça görülür hale geldiği gündü. Bir başka deyişle bu, Akyıldız’ın Mısır göklerinde 70 günlük yokluğundan sonra belirdiği gündü ve Nil Nehri’nin her yılki taşmasından hemen öncesine ve yaz gündönümüne denk gelirdi. Sirius’u ifade eden hiyeroglifin glifleri üçgen, beş uçlu yıldız ve yarım dairelerdir. Sirius-A eski Mısır Panteonun da İsis İlahesi ile özdeşleştirildi ki, İsis eşi Osiris ve oğlu Horus ile bir üçleme oluştururdu. Sirius’un gökyüzünde görülmediği sözkonusu70 gün, İsis ve Osirisi’in duat denilen öte âlemde seyrettikleri dönemi simgelerdi.
Pek çok eski Mısır Tapınağı, iç odaları Sirius’u görecek biçimde inşa edilmişti. Örneğin, Keops Piramit’inin Kraliçe Odası’nın duvarında açılan bir kanal yalnızca Sirius’u görmek üzere yapılmıştı.
Eski Yunanlılar, Sirius’un bu kaybolduğu dönemden sonra tekrar gökyüzünde belirmesinin sıcak ve kurak yazı haber verdiğine inanırlar ve ayrıca bunun canlılar üzerinde bitkileri solduran, erkeleri güçsüzleştiren, kadınları tahrik eden birtakım etkileri olduğunu sanarak kaygılanırlardı.
Eski kayıtlarda, yaz başlangıcındaki hava koşullarının bozulduğu hallerde Sirius’un daha fazla parladığının gözlemlendiği kaydedilmiştir ki eski Yunan gözlemcilere göre bu, söz konusu yıldızdan olumsuz etkiler yaratan birtakım tesirler yayıldığı anlamını taşıyordu. İnsanların bu tesirlere maruz kalması olayına Grekçe ’de “Yıldızca çarpılmış olmak” deniyordu. Böylece Sirius Batı Edebiyatında “YAKAN” ya da “Alevler Saçan” olarak betimlendi. Bu yıldızın belirmesinin ardından gelen mevsim dönemi de “yaz köpeğinin günleri” olarak bilinir. Vaktiyle Ege Denizi’ndeki Ceos (Kea) Ada’sında yaşayanlar, soğukların azalması için Sirius ve Zeus’a kurban keserler ve yaz mevsimindeki temel rolünü oynamak üzere tekrar belirmesini beklerlerdi. Yıldızın parlaklık haline bakarak kendilerini iyi bir talihin bekleyip beklemediğine karar verirlerdi. Örneğin yıldızın sisli puslu halde veya ışığı zayıf biçimde görünmesi vebayı haber veriyor anlamında yorumlanıyordu. Bu adada bulunan M.Ö 3. Yüzyıla ait paralarda ışınlar yayan köpek ve yıldız tasvirlerinin bulunması Sirius’un bu adadaki önemini vurgulamaktadır.
Güneş ve Ay’ın çekim kuvvetlerinin etkisiyle, Dünya’nın ekvator bölgesindeki şişkinlik, gezegenin eksensel hareketinde bir tereddütte (titreme) yol açmaktadır. Buna bağlı olarak 26.000 yılda bir oluşan yörüngesel salınım (Precession), yıldızların gökyüzündeki konumlarını da yavaş yavaş değiştirmektedir. Bu nedenle Sirius, geçmişe göre daha geç doğmakta ve artık yıldızın şafak vakti yükselişi, eskiden olduğu gibi yaz mevsiminin en sıcak günlerine denk gelmemektedir.
BÜYÜK KÖPEK, KÜÇÜK KÖPEK VE TAVŞAN TAKIMYILDIZLARI
Romalılar Sirius’un helyak doğuşunun 25 Nisan civarındaki bir günde kutlardı. Bu kutlamada bir köpek kurban ederler, buhur ve şarap kullanırlar ve o yılki buğday ürününün yıldızdan yayılan tesirlerin buğdaypası hastalığına yol açmadan alınabilmesin için bir de Robigo ihalesine koyun kurban ederlerdi. İskenderiyeli Batlamyus yıldızların haritasını çıkardığı, Almagest (al-kitabu-l-mijisti) çalışmasının 6. Ve7. Kitabında Sirius’u gökkürenin merkezi boylamının yerini belirlemek üzere kullanmıştır. Çalışmasında Sirius’u kırmızı renkte boyayarak, onu 6 kızıl yıldızdan biri olarak göstermiştir.(Bkz. Kırmızılığı hakkındaki tartışma) Bu kızıl yıldızlardan diğer beşi gerçekten de M ve K sınıfındandır (Arcturus, Betelgeuse vs.)
Eski Polinezyalılar da parlak yıldızlar, özellikle Pasifik Okyanusu’ndaki adalar ve atoller arasındaki gemicilik bakımından önem taşıyordu. Denizcilere yardım amacıyla özel seferler için, yıldız pusulası yardımıyla bir yön haritası geliştirdiler. Bu çalışmada yıldızlardan enlem işareti olarak ta yararlandılar; örneğin Sirius’un dik açıklığı 17 derece S olarak Fiji adasının enlemine denk düşüyor, böylece her gece tam olarak adanın üzerinden geçiyordu. Onlara göre Sirius , Canopus ve Procyon ile birlikte, bir “Büyük Kuş” bedenine benzetilen Manu adındaki Takımyıldızı oluşturuyordu. Kuşun kanadının güney ucunu Canopus, kuzey ucunu Procyon oluşturuyordu ki bu doğrultu aynı zamanda Polinezya’nın gece gök kubbesini iki yarımküreye ayırıyordu. Sirius’un eski Yunan’da sabah göğünde belirmesi (doğuşu) nasıl tam olarak yaz mevsiminin habercisi ise Maoriler içinde, tam olarak kış mevsiminin serin başlangıcının habercisi oluyordu. Bu doğuşa hem “Mevsim”, hem de “Yıldız “anlamına gelen Takurua adını vermişlerdi.
Sirius’un “Cenneti’in Kraliçe’si” (Ka’ulua) olarak betimlendiği Hawai’de kış gün dönümünde ki en yüksek noktasına gelmesi törenle kutlanırdı. Polinezya’da Sirius ile ilgili daha birçok ad saptanmıştır; bunlardan bazıları Tau-ua(Markiz adaları’nda) Rehua (Yeni Zelanda’da) ve Aa ve Hoku-Kauopae’dir (Hawai’de). 1676’da Edmond Halley güney yarıküre yıldızlarını gözlemleyebilmek için, Güney Atlantik’teki Saint Helena Adası’nda bir yıl kalmıştı. Halley, 40yıldan fazla bir zaman sonra,1718’de astronomik ölçülerini Batlaymus’un Almagest’indeki verilerle karşılaştırdıktan sonra o zamana dek sabit varsayılan yıldızların özdevimini keşfetti. Arcturus ve Sirius’un her ikisi de anlamlı bir şekilse etmekteydiler. Sirius 1800’lü yıllarda güney yönünde 60 dakika (açı dakikası) ilerlemişti.
YOLDAŞIN KEŞFİ
1844 yılında Alman Astronom Fredirch Bessel Sirius-a’nın özdevim hareketindeki değişikliklerden(sapmalardan) Sirius-A’nın görünmeyen bir yoldaşı(bileşeni) olması gerektiği sonucuna vardı. Bu, başka deyişle, Sirius-A’nın yoldaşı Sirius-b’nin teleskopla gözlemlediği halde, Sirius-a’nın hareketindeki değişiklikler gözlemlenerek, matematiksel olarak varılan bir sonuçtu. 31 Aralık 1862’de Amerikalı Alvan Graham Clark o dönemin en güçlü teleskoplarından biri olan47 cm’lik mercekli teleskobuyla ilk kez, Sirius-A’nın günümüzde Sirius-B olarak ya da “köpek yavrusu” adı verilmiş olan zayıf ışıklı yoldaşını gözlemledi ve böylece, Sirius’un gerçek bir çift yıldız olduğunu ortaya çıkardı. Bu çift yıldızdan çıplak gözle görülebileni günümüzde Sirius-A olarak adlandırılır. 1894’ten beri Sirius Sistemi’nde gözlemlenen yörünge düzensizlikleri, sistemde üçüncü bir bileşenin olduğunu ortaya koymaktadır.; ancak üçüncü bileşenin varlığı bu güne dek kesin olarak (gözlemle) doğrulanmamıştır. Üçüncü bileşenin varlığı konusundaki görüş 1995’te ortaya konmuştur. Verilere en uygun tahmine göre, bu üçüncü bileşen 0.06 güneş kütlesin de sahip olup Sirius-A’nın çevresindeki yörüngesini 6 yılda tamamlıyor olmalıdır. Bu üçüncü bileşenin (Sirius-C) kadrinin beyaz cüce Sirius- B’nin kadrinin beşte biriyle onda biri arasında oluşu, gözlemlenememesinin nedenini ortaya koymaktadır. Yakın zamanda yapılan son gözlemler, Sirius –C’nin varlığını doğrulayamamakla birlikte, Sirius-A’ya çok yakın bir yıldızın var olma olasılığını tümüyle ortadan kaldırmış da değildir. Her ne kadar 1920’li yıllarda sistemde üçüncü bir yıldız gözlemlenmişse de, bu muhtemelen bir “ışık oyunundan”(background)ibaret olmalıydı.
            1915’te Walter Sydney Adams, Mount Wilson Gözlemevi’nde 60 inç’lik (1,5 m) bir yansıtıcı (yansıtmalı teleskopun çukur aynası) yardımıyla Sirius-B’nin tayfını gözlemledi ve onun zayıf ışıklı bir beyazımsı yıldız olduğunu saptadı. Bu saptama astronomların bu yıldızın bir beyaz cüce olduğu sonucuna varmalarını sağladı. Sirius-A’nın ilk kez 1959’da kendi geliştirdikleri yıldızsal yoğunluk girişim aracını (interfermometre) kullanan Robert Hanbury ve Richard Q.Twiss tarafından ölçüldü. 2005’te ise Hubble Uzay Teleskobu yardımıyla astronomlar Sirius-B’nin hemen hemen Dünya’nınkine eş(12.000 km) bir çapı olduğunu ve hemen hemen Güneş’inkine eş bir kütlesi olduğu(Güneş’inkini%98’i) belirlediler.
KIRMIZILIĞI HAKKINDAKİ TARTIŞMA
M.S 150 yılında astronom Batlamyus, gerçekten kızıl ya da turuncu renklere sahip Betelgeuse, Antares, Aldebaran, Arcturus ve Pollux yıldızlarının yanı sıra, kırmızımsı olmadığı bilinen Sirius’u da kırmızımsı olarak betimliyordu. Bu farka ilk dikkat çeken kişi amatör astronom Thomas Barker oldu. Rutland’da Lyndon Hall derebeyi olan Thomas Barker 1760’ta Londra‘daki Kraliyet Topluluğu’nun bir toplantısı sırasında bu konuda hazırladığı tezini okudu. Sonradan şu düşünce doğdu: Yıldızların parlakları zamanla değişebildiğine göre, bazı bazı yıldızlar zamanla renkte değiştirebilirlerdi. Bu görüş Eta Carinae çift yıldızındaki değişime tanık olan ve muhtemelen bu olaydan esinlenen John Herschel tarafından 1839’da belirtilmiştir. Thomas Jefferson Jackson See 1892’de konuyla ilgili birçok tezini yayımlayarak “kızıl Sirius” hakkındaki tartışmayı yeniden canlandırdı. Tezlerinin özetini de 1929’da yayımladı. See yıldızın kızıllığı hakkında sadece Batlamyus’tan değil, Yunan şair Aratus’tan hatip Marcus Tullius Cicero’dan ve General Germanicus’tan da alıntılar yaparak söz ediyordu. Fakat bilindiği üzere bu üçünden hiç biri astronom değildi. Romalı Stoacı filozof Senace da Sirius’u Mars’tan daha koyu kırmızılıkta bir varlık olarak betimlemişti. Bununla birlikte eski gözlemcilerin hepsi de Sirius’u kızıl olarak biliyorlardı denilemez. M.N.S. 1. Yüzyıl şairlerinden Marcus Manilius Sirius’u, 4.yy’daki Avienus gibi “deniz mavisi” olarak betimlemişti. Sirius eski Çin’de beyaz renk için standart yıldızdır denilebilir. M.Ö 2. Yüzyıldan M.S 7. Yüzyıla kadarki kayıtlarda Sirius beyaz renkte betimlenir.
1985’te Alman astronomlardan Wolfhard Sclosser ve Werner Bergmann St. Gregory of Tours tarafından yazılmış ”De Cursu Stellarum Ratio”adlı metni içeren, 8. Yüzyıldan kalma bir Lombardik el yazmasıyla ilgili bir yazı yayımladılar. Yıldızların konumlarından yola çıkarak geceleyin dua zamanlarının nasıl belirleneceği konusunda okuyuculara bilgi veren Latince metinde “Kızamık kırmızısı” renginde betimlenmişti. Bazı astronom yazarlara göre, Sirius’un kırmızı olduğuna ilişkin olarak yazılan bu bilgi, muhtemelen Sirius-B’nin vaktiyle bir kızıl dev olduğunun geçmişten gelen tanıklığıydı. Diğer astronomlar ise, bu düşünceye karşı olarak, bir karışıklık olabileceği şeklinde yanıt verdiler. Öte yandan, astronomlarca bu farklılığa ya da değişime Sirius-A ve Sirius-B’nin yıldızsal evriminin yol açabilme olasılığı olduğu fikri de ortaya atıldı. Binlerce yıllık Takvimin, yıldız ömrüyle (Evrim süreleriyle) kıyaslandığında çok kısaydı. Ve Sirius Sistem’inde böyle bir değişimin olmasına yol açabilecek hiçbir Nebula olma işareti yoktu. Eski metinlerde söz edilen kızıllığın nedeni olarak öne sürülen olasılıklardan biri de Sistem’deki heüz tam anlamıyla keşfedilmemiş olan üçüncü yıldızın Sirius-A ile olası etkileşimidir.
GÖRÜNÜRLÜĞÜ
Akyıldız (Sirius-A) Gökyüzündeki en parlak yıldız-1,47 görünür kadir derecesiyle en parlak ikinci yıldız olan Canopus’a oranla onun iki katı parlaktır. Bununla birlikte, Ay, Jüpiter veya Venüs kadar parlak görülmez. Merkür ve Mars’da bazen Sirius’tan parlak görünürler. Sirius yerkürenin hemen hemen, meskûn her bölgesinden gözlemlenebilmektedir; tek fark, yerkürenin İzlanda ve Grönland’ın bazı bölgeleri gibi, kuzey kutbuna yakın en kuzeyindeki yerleşim bölgelerinde (en kuzeyindeki yerleşim birimleri) 73 dereceden sonra görülmesinin olanaksız hale gelmesidir. Buna karşılık bazı kuzey kentlerinde görülmeye başladıktan sonra daha yukarı çıkmaz, örneğin St. Petersburg’da ufkun üzerinde yalnızca 13 dereceye ulaşır. Kuzey yarımküreden en iyi göründüğü dönem kış aylarıdır.
Sirius küçük köpek Takımyıldızında yer alan Procyon ve Avcı Takımyıldızında yer alan kızıl dev Betelgeuse yıldızlarıyla birlikte göğün kuzey yarıküresini gören gözlemciler için, Kış üçgeni olarak adlandırılan, üç yıldızdan oluşan üçgenin üç köşesinden birini oluşturur. Yıldız bulmak için avcı takımyıldızı yol gösterici olarak alınabilir. Sirius, Avcı’nın kuşağında yer alan üç yıldızın yaklaşık 20 derece güneydoğusundaki en parlak yıldızdır. Avcı Takımyıldızı kış aylarında pek çok yıldız ve takımyıldızı bulmakta yol göstericidir.
Sirius koşullar uygun olduğunda gündüz bile çıplak gözle görülebilir. Koşulların en uygun olduğu durum gökyüzünün açık olduğu, gözlemcilerin yüksek bir irtifa sevesin de bulunduğu, yıldızın konum olarak tam tepeden geçtiği, yıldızın ufukta aşağıda ve güneşin altında bulunduğu zamanki durumdur. Sirius çift yıldız Sistemi’ndeki yörünge hareketi iki yıldızın açısal uzaklıkta minimum olarak 3”’de, maksimum olarak 11”’de bulunmalarını sağlar. Birbirlerine en fazla yaklaştıklarında, beyaz cüce’yi parlak eşinden ayırt edebilmek son derece zorlaşır; bu en yakın konumda Sirius-B’yi Sirius-A’dan ayırt edebilmek için en az 300 mm. açıklıkta bir teleskobun ve en elverişli görüş koşullarının olması gerekir. Son enberi konumuna 1994 yılında gelmişler ve şimdilerde birbirlerinden yeniden uzaklaşma eğiliminde olduklarından teleskopla gözlemlenmeleri kolaylaşmıştır.
2,6 Parsek (8,6 ışık yılı) uzaklıkta bulunan Sirius Sistemi Güneş Sistemimize en yakın 8 yıldızdan ikisinin içerir ve en yakın beşinci sistemdir. Diğer yakın yıldızlardan Alpha Centauri,    Canopus Rigel ya da Betelgeuse gibi, parlak görünmesinin temel nedeni bize yakınlığıdır. Fakat aydınlatma gücünü Güneş’imizin 25 katı olduğunu da unutmamak gerekir. Sirius’un en yakın büyük komşusu 1.61 Parsek ya da 5,24 ışık yılı uzaklıkta bulunan Procyon yıldızıdır. Jüpiter’in dört uydusunu incelemek üzere 1977’de fırlatılan Voyager 2 uzay aracının yaklaşık 296.000 yıl sonra Sirius’un 4.3 ışık yılı uzağından geçeceği tahin edilmektedir.
SİSTEM
Bazı önemli parlak yıldızların evrim süreçlerindeki kadir değişimleri grafiği
Sirius birbirlerinden 20 astronomik birim uzaklığında (yaklaşık Güneş ile Uranüs arasındaki uzaklıkta) , birbirleri çevresinde tam olarak 49,9 yılda dönen iki beyaz yıldızdan oluşan bir çift yıldızdır. Sirius-A adı verilen, Parlak olan bileşen, tayf türlerine göre yapılan yıldız sınıflandırma sisteminde A1V sınıfında bulunan yüzey ısısı tahminen 9,940 Kelvin olan bir ana kol yıldızdır. Yoldaşı Sirius-B ise yıldızsal evrimini tamamlayarak beyaz cüce haline gelmiş bir ana kol yıldızdır. Kütlesi bir zamanlar Sirius-A’dan büyük olan Sirius-b görsel tayfta 10.000 kez daha az parlaktır. Sistemin yaşının 230 Milyon yıl olduğu tahmin edilmektedir. Yaşam süreçlerinin erken dönemlerinde eliptik yörüngeleri 9,1 yıl olan iki mavimsi beyaz yıldız oldukları sanılmaktadır.1983’te uzaya fırlatılan IRAS (İnfrared Astromonical Satellite) gözlem evi uydusunca ölçüldüğünde, kızılötesi ışın yayma düzeyinin sanılandan çok daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Bu Sistem’de toz bulunduğunun belirtisi olabilir ve çift yıldızlarda görülmeyen, tuhaf bir olgu olarak kabul edilmiştir.
SİRİUS-A
Sirius-A ile Güneş’in boyutlarının karşılaştırılması
            Sirius çift yıldız sisteminde iki yıldızdan büyük olan Sirius-A’dır. Sirius, Güneş’ten 23 kat daha parlak ve beyaz bir yıldızdır. Tayf türü A olan beyaz yıldızlar, evrendeki yıldızların yaklaşık %1’ini oluştururlar. Sirius, Dünya’ya en yakın yıldızlardan biridir ve yakınlık bakımından 7. Sırada yer alır. Kimi kaynaklar Alfa Centeauri yıldız sisteminde yer alan üç yıldızı saydıklarından Sirius’un Dünya’ya 5. En yakın yıldız olduğunu yazarlar.
            Sirius-A Güneş’imizin 2,02 misli bir kütleye sahiptir. Astronomik “girişim aracı(İnterferometre)” ile yapılan ölçümlere göre bu yıldızın açısal çapının 5,936±0,016 olduğu tahmin edilmektedir. Her şey göz önünde tutulursa öngörülen rotasyon hızı 16 km/saniyeden aşağı olup ekseni etrafındaki bu dönme hızı dairesel biçimde ekvatora doğru bir yassılaşmaya yol açacak kadar büyük bir hız değildir. Oysa ona eş boyutta olmakla birlikte, saniyede 274 km. gibi büyük bir hızla kendi etrafında dönen Vega yıldızı ekvatoru kısmından tümsek şeklinde bir şişme gösterir.
            Yıldız örneklerinin incelenmesi yıldızların uzaydaki molekül bulutlarının kendi kütleçekimsel kuvveti altında çökmeye başlamasıyla oluşmaya başladıklarını ortaya koymaktadır. Bu oluşma hareketinden 10 milyon yıl sonra iç enerji üretimi tümüyle nükleer tepkilerden doğdu. Yıldızın çekirdek kısmı yayılma niteliği kazanmış hale geldi ve enerji üretimi için KAO döngüsünü kullandı. Sirius-A’nın oluşumundan milyar yıl sonra hidrojen rezervlerini tümüyle tüketmiş olacağı öngörülmektedir. İşte o zaman yıldız, evrim sürecindeki kızıl dev aşamasına geçecek, daha sonra da beyaz cüceye dönüşerek istikrarlı halini alacaktır. Sirius-A’nın tyafı(tayf analizi) derin metal çizgiler göstermektedir ki bu demir gibi, helyumdan daha ağır elementlerin fazlalığına işaret etmektedir. Sirius-A’nın Atmosferindeki demir oranı ile Güneş’imizin atmosferindeki demir oranı karşılaştırılırsa Sirius’un atmosferinde demir Güneş’inkine oranla 3 kat fazladır(%316). Fakat dış tabakanın içeriği, yıldızın tümünün içeriği hakkında bir gösterğe sayılmaz. Bununla birlikte kimi astronomlara göre, Sirius-A Sirius-B’den ağır elementler almış olup Güneş’e oranla 7 kat fazla demir içerir.
2.366.400 km’lik çapa sahip Sirius-A yaklaşık 10.000 Kelvin (9.727 santigrat) derecesindeki yüzey ısısıyla Güneşten 4.000 Kelvin daha sıcaktır. Güneşin 23 katı bir aydınlatma gücüne sahiptir, Güneş’ten 23 kat daha büyük enerji açığa çıkmaktadır. Sirius-A, Hidrojen yakıtını tüketerek ömrünü tamamlamış ve artık sönmüş bir güneş olan yoldaşından 10.000 kez daha parlaktır. Sirius-a ve Sirius-B’nin yarıçap, yoğunluk ve kütle bakımından Güneş ile karşılaştırmalı ölçümleri 2000’li yılların başlarında NASA tarafından şöyle açıklanmıştır.(Güneş’in yarıçapı, yoğunluğu ve kütlesi”1” olarak kabul edildiğinde)
SİRİUS ÜSTKÜMESİ
1909’’da Ejnar Hertzasprung Sirius’un “Ursa Major” (Büyük Ayı) Hareketli Kümesi’nin bir üyesi olduğu fikrini ortaya atan ilk kişi oldu. Bu fikre Sistemin gökyüzünde yaptığı hareketleri gözlemleyerek varmıştı. Ursa Major kümesi uzaydaki hareketlerinde ortaklık gösteren, çekimsel gevşeme göstermelerinden itibaren bir açık kümenin üyeleri haline gelen, 220 yıldızdan oluşan bir yıldız sistemidir. Ancak 2003 ve 2005’te yapılan analizler Sirius’un bu kümenin bir üyesi olması konusunda kuşku duyulmasına neden olmuştur. Kümenin tahmini yaşının 500±100 Milyon yıl olmasına karşın, Güneş’e benzer bir metalliğe sahip Sirius, kümenin ancak yarısı kadar bir yaştadır. Yani söz konusu kümeye ait olmasıyla çelişen, genç bir yaştadır. Bir başka görüş de Sirius üst kümesi olarak ortaya atılmıştır. Sirius, Beta Aurigae, Alpha Coronae Borealis, Beta Crateris, Beta Eridani ve Beta Serpentis dağınık yıldızları gibi yol almaktadır ki, bu dağınıklık yıldızlar Güneş’imizden 500 ışık yılı uzaklıkta yer alan üç kümeden birini oluştururlar. Diğer iki küme her biri yüzlerce yıldızdan oluşan Hydes ve Ülker (yıldız kümesi) dir.
KUTSAL METİNLERDE SİRİUS
Sirius-A’nın yörüngesi.
Sirius-B’de Sirius-A’nın yaptığı yaylara simetrik olarak(eksene oranla)yaylar çizer. Fakat her iki yıldızın aynı zamanda belli bir yöne doğru hareket halinde de olduklarından Sirius yörüngesi, Kâğıt üzerinde çizildiğinde, hemen hemen tüm adlarındaki iki ortak harf olan “S” ve “İ”’yi andırırcasına, bir eksen üzerinde dolanan “S”’lere benzer.(Bkz. Sirius yörüngesi). Sirius-A ve Sirius-B böylece, biri küçük, biri büyük basık hakların sırayla birbirini izlemesinden oluşan zinciri andırırcasına çift yaylar çizerler. Dolanma süresi kimi astronomlarca 49,9 yıl olarak hesaplanmıştır.
            Siriuş (Arapça adıyla Şi’ra-yı Yemani ya da kısaca Şi’ra) Güneş hariç tutulursa, Kuran’da geçen tek yıldız olup kendisinden Necm(Arapça adı “yıldız”)suresinde söz edilir. “Şüphesiz (Cahiliyede tapılınan) Şi’ra(yıldızı)’nın Rabbi de O’dur” Necm 53/49
            İlginç bir rastlantı söz konusu, yıldızdan surenin 49’uncu ayetinde söz edilmesi ve aynı surenin 9’uncu ayetinde iki yıldızın yörüngelerini ima edercesine “iki yay “ ifadesinin geçmesidir. Her iki ayetin sayıları yani 49 ve 9 yan yana getirildiğinde ise söz konusu yıldızların kimi astronomlarca ileri sürülmüş dolanım süresi olan 49,9 (yıl) sayısını oluşturduğu görülmektedir. Fakat dolanım sürelerinin 49,9 yıl olmadığını, daha az ya da çok olduğunu ileri süren astronomlar da vardır. Sirius yıldızından Zend Avesta’da da söz edilir. Birçok kutsal metinde sözü edilen tek yıldız olan Sirius, yeryüzündeki birçok uygarlık için en kutsal yıldız olmuştur.
ETİMOLOJİK BAKIŞ VE KÜLTÜREL ANLAMI
Yıldızın adını günümüzde en yaygın kullanımı, Latince ’ye Yunancadan geçerek Latince ’de “Sirius” haline gelmiş biçimidir. Bu ad antik Yunan’da (Serios,”parlaklık, Ateş” ya da “Aşırı sıcak gün”) idi. Fakat sözcüğün kökeni muhtemelen, Yunanca da değildi. Yunancada adının kayıtlı en eski kullanımı Hesiodos’un M.Ö. 7. Yüzyılda yazılmış “İşler ve Günler” yapıtında görülmektedir. Siriusu belirten ifadelerin ve ona verilen adların sayısı 50’nin üzerindedir. Arapçadaki adı Şi’ra’dır (“İşaret, Rehber, Kılavuz”). Sanskritçede yıldızın anlamı Mrgavyadha (“geyik avcısı”) ya da Lubdhaka (“Avcı”) olarak bilinir. Mrgavyadha olarak yıldız, Shiva’nın(Şiva) Rudra ( Rüzgâr, fırtına ve av ilahı) biçimini temsil eder. Yıldız İskandinavya’da Lokabrenna (“ Loki tarafından yakılmış” ya da Loki’nin meşalesi”) olarak bilinir. Japonca ’da ise günlük dilde Aoboshi (“mavi Yıldız”) olarak ifade edilir.
SİRİUSUN ÇEŞİTLİ İSİMLERİ
            Yıldız, Orta Çağ’ın Avrupa Astrolojisinde “Behenian sabit yıldızlarından biri olup beril taşlarıyla ve ardıçla ilişkilendiriliyordu. Sirius’un kabalisttik sembolü Heinrich Cornelius Agrippa tarafından oluşturulan listede çizilmiştir. Birçok kültürde Sirius’a kurt ya da köpekle ilgili özel anlam yüklenmiştir.
            Büyük köpek takımyıldızının en parlak yıldızı olan Sirius, teklifsiz konuşmada çoğu zaman “köpek Yıldızı” olarak belirtilir. Zaten Klasik Mitoloji ’de de “Avcı Orion’un köpeği olarak betimlenir, Bu betimleme sanat eserlerine de yansımıştır. Antik Yunan’da aynı zamanda, Sirius’tan yayılan tesirlerin yaz sıcağında (Köpek Günleri) köpekler üzerinde, onların anormal davranışlara sevk edecek etkiler yaratabileceği düşünülmekteydi. “köpek Günleri” kavramı Romalılara da geçmiş ve bunun sonucunda Latince’de “dies caniculares” ve canicula(küçük köpek) terimleri doğmuş, daha doğrusu bu terimlere özel anlam yüklenmiştir. Çin astronomisinde yıldız  “göksel kurt” (Tianlang)) olarak bilinir (Japoncası Tenrö Korece’si Cheonlang). Sirius bu kültürlerin bölgelerinden uzakta sayılabilecek başka bölgelerde de, örneğin meksika’daki Seri’ler ve Sonoran Çölü’ndeki Tohono O’odham yerlileri Sirius’u “Dağın koyunlarını takip eden köpek” olarak belirtirler. Karaayak dilinde ise yıldıza “köpek yüz” denir. Cherokee (kabile) Kızılderilileri Sirius’u Antares yıldızıyla eşleştirir ve her ikisini “Ruhların yolunun” Sonunun bekçisi olan köpek yıldız olarak kabul ederler. Benzer İnanışlara Asya Şamanizm’inde ve eski Mısır Mitolojisinde de rastlanır. Nebreska Pawnee’lerinde de Sirius’la ilgili bu tür ilişkilendirmeler görülür. Wolf(Skidi) Kabilesine göre Sirius “Kurt Yıldız”dır. Alaskalı İnuit’ler ise Sirius’u” Ay Köpeği” olarak adlandırırlar. Dandera Tapınağı’nın dairesel burçlar kuşağı; Hathor kayıkta inek olarak tasvir edilmiştir.
Yine Birçok kültürde Sirius yay ve ok ile ilişkilendirilir:
Antik Çin’de güney yarıküre bir ok ile bölünen yay şeklinde canlandırılırdı. Oku oluşturan Büyük Köpek Takımyıldızı ve Puppis Takımyıldızıydı. Okun ucu Kurt, Sirius ile noktalanırdı. Benzer bir ilişkilendirme Dandera’daki Hathor Tapınağı’nda görülür;burada ilahe Satet okuyla Hathor’u (Sirius) resmetmektedir. Pers kültüründe Tir adıyla bilinen Sirius, geç Pers kültüründe ok olarak tasvir edilmiştir.
SEMBOLİZİMDE SİRİUS
Sirius’un antik Yunan’da batıdan doğuşu inisiyasyonlar da küçük mistlerin sonu anlamına gelirdi. Geleneklerde Sirius Sistemi ile ilişkilendirilen biçimsel semboller üç uçlu yaba, yay ve ok, hayvansal semboller kurt ya da köpek ve yunus, sayısal semboller ise 3.22.23.44.49.50.’dir.
DOGONLAR(KABİLE)
Dogonlar Afrika’nın Mali Cumhuriyeti’nde yaşayan bir kabile halktır. Kabilenin nüfusu 250.000 civarındadır. Dogonlar hakkında en fazla araştırma yapmış ve Dogon kültürünü 1930’lu yıllarda Batı’ya tanıtmış olan Etnolog Marcel Griaule’dür. Totemleri bulunan ve inisiyasyona dayalı bir örgütlenmesi olan bu kabile, tradisyonların sözlü aktarım yoluyla sürdürmüştür. Tradisyonlarındaki astronomi bilgilerii özellikle Sirius sistemi hakkındaki bilgileri tüm astronomları şaşırtmıştır. Dogonlar’ın 1930’lu yıllarda bildikleri bazı bilgiler, sonradan modern astronomik keşiflerle doğrulanabilmiştir. Kimilerince ilkel olarak nitelendirilebilecek bu halkın geleneksel olarak bildiği, teleskopa sahip olunmaksızın bilinmesi imkânsız denilen astronomik bilgilerden bazıları şunlardır:
Dogonlar, bu kadarla kalmayıp, Sirius Sisteminde henüz varlığı halen doğrulanmamış üçüncü bir bileşen yıldızın olduğunu, donanım süresini ve gezegenin bulunduğunu bildirmektedirler. Dogonların bu bilgileri nasıl bilebildikleri hakkında şimdiye dek çeşitli spekülasyonlar yapılmışsa da, spekülasyonların ötesinde, doğrulanabilir bir veri elde edilebilmiş değildir. Sirius yıldızına en fazla önem vermiş topluluklardan biri olan, Dogonlar’ın Sirius ile ilgili olarak, sembolizm içerdiği sanılan diğer inanışları şöyledir:
Po tohumunun en yüksek gök katındaki ifade edicisi, temsil edicisi ve kopyası Sirius-B yıldızıdır (po-tolo). Po tohumu âlemi döndürmeyi bitirmiş olduğundan dış zar Sirius-B’ye dönüştü. Sirius-B’de Po’nun döndürmüş olduğu âlemin kanından arta kalan kısmı vardır. Bu, onun yarattığı her şeyin kanından arta kalan kısmıdır. Sirius-B küçük olmasına karşın en ağır yıldızdır. Tüm yıldızların ilki Sirius-B’dir. Âlem’deki her şey onda vardır. O, âlemin desteği, dayanağı, yıldızların direğidir. Âlem Sirius-B yıldızının sayesinde dönmektedir. Sirius Sistemi Güneş Sistemi’mizle evlenmiş bulunmaktadır. Dünya’ya Sirius-B yıldızından Nommo’nun gemisi ile aktarılan tohumlar yanlızca Dünya üzerinde değil, yaratılan tüm “üst üste konulmuş âlemler”’ de çimlenip çoğaldılar. Dünya’ya kelamın hepsi açıklanmadı. Daha gelecektir. “Emirler Sirius-B’den Sirius-A’ya Sirius-C vasıtasıyla aktırılmaktadır.

ESKİ ÇAĞLARDA SİRİUS
 Antik çağ ezoterizminde, Çin’de, eski Mısır’da, bazı Afrika kabilelerinde, Mezopotamya’da, Anadolu’da yaşamış Hititler ve Urartular ’da, Hopi Kızılderililerinde, Şamanist Türkler ’de ve kimi araştırmacılara göre yitik uygarlıklardan, Mu ve Atlantis’te her zaman önemini korumuştur. Kimilerine göre bu yıldıza bu kadar önem verilmesinin nedeni, Dünya’nın görünmez idarecilerinin Dünya üzerindeki sevk ve idarelerini bu yıldız varlıkları aracılığıyla gerçekleştiriyor olmalıdır. Sirius yıldızının bu rölü hakkındaki bilgi veren kişilerden biri Lori tostado’dur. Bir iddiaya göre, yitik Mu kıtasının tek tanrılı dinin indirilmesinden beri gezegenimizde Sirius kültürü hakimdir. Sirius konusunda internette çoğu tutarsız görünmekle birlikte sayısız yorum yapılmıştır.
SİRİUS ADININ GÜNÜMÜZDEKİ KULLANIMLARI
Sirius sık sık bilim kurguya ve popüler kültüre konu olmuştur. Macguarie Üniversitesi’nin öğrencilerinin çıkardığı günlüğün adı Sirius’tur. 18.yüzyıl’dan beri Birleşik Krallık’ın Kraliyet Filosu’ndaki 7 Gemi HMS Sirius adını almıştır. Aynı şekilde Avusturalya ve Amerikalı gemilerinden de Sirius adını alanlar olmuştur. Birçok motora yine Sirius adı verilmiştir (Lockheed Sirius, Mitsubishi Sirius). CD Radio adı kuzey Amerika uydu radyo şireketi 1999’da adını Sirius Satellite Radio olarak değiştirmiştir. J.K. Rowling Harry Potter serisinde, Harry’nin vaftiz babası da Sirius adını kullanmıştır. Grönland’daki Danimarka özel güçler ünitesi, Sirius Patrol adını almıştır.












1 yorum:

  1. Bu, 2 yılı aşkın süredir katılmaya çalıştığım ancak dolandırıcıların benden birkaç kez para aldığı yeni dünya düzeni Illuminati'ye nihayet nasıl katıldığıma dair tanıklığımdır. Uzun zamandır Illuminati'ye katılmayı araştırıyordum ama dolandırıcılar bu yılın başlarında Lord Felix Morgan ile internette buluştuğumda paramı almaya devam etti. Onunla temasa geçtim ve ona her şeyi anlattım ve o da kullanılan kaydı önerdi ve ben de paramı ödedim. başlamam için büyük bir üyeye ihtiyacım var ve Dünya Düzeni'ne inisiye oldum ve inisiyasyonum tamamlandıktan sonra toplam 4.000.000 ABD doları alıyorum. Çok mutluyum! Ve Lord Felix Morgan'ın iyi işlerini yayacağına söz ver. Bugün yeni dünya düzeni Illuminati'ye katılmakla ilgileniyorsanız, bugün Lord Felix Morgan ile iletişime geçin; bu, her zaman arzu ettiğiniz İlluminati üyeliğini kazanmak için en iyi şansınızdır. Lord Felix Morgan ile iletişime geçin WhatsApp Plus Dört dört yedi dokuz bir sekiz altı dört bir sekiz sıfır bir

    YanıtlaSil