İyiliği sonsuz, ikramı
bol Allah’ın adıyla,
(Şuara 26/1)TA! SİN! MİM!
(Şuara 26/2)Bunlar o açık Kitabın âyetleridir.
(Şuara 26/3)İnanmayacaklar diye kendini tüketecek gibisin.
(Şuara 26/4)Farklı bir tercihte bulunsaydık gökten üzerlerine öyle bir belge indirirdik ki, karşısında başları öne eğilirdi.
(Şuara 26/5)Onlara Rablerinden yeni bir bilgi gelmeye görsün hemen yüz çeviriyorlar.
(Şuara 26/6)Kesinlikle yalan söylüyorlar ama hafife aldıkları şeyin haberleri yakında onlara gelecektir.
(Şuara 26/7)Yeri görmediler mi, her bir çiftten ne kadar güzel bitkiler bitirmişizdir
(Şuara 26/8)İşte bunda tam bir ibret vardır ama bunlardan çoğu inanacak değillerdir.
(Şuara 26/9)Senin Rabbin güçlüdür; çok ta merhametlidir.
(Şuara 26/10)Bir gün Rabbin Musa’ya şöyle seslendi: “yanlışlar içinde olan şu toplumun yanına var,
(Şuara 26/11)Firavun toplumunun. Onlar hiç çekinmezler mi?”
(Şuara 26/12)Musa dedi ki: “Rabbim! Beni yalancı yerine koyarlar diye korkuyorum.
(Şuara 26/13)Benim göğsüm daralır, dilim tutulur; sen Harun’u elçi yap.
(Şuara 26/14)Bir de sorumlu tuttukları bir suçum var; beni öldürmelerinden endişe ediyorum.”
(Şuara 26/15)Allah, “asla” dedi. “İkiniz birlikte âyetlerimizle gidin. Biz sizinle beraberiz; olanı biteni duyarız.
(Şuara 26/2)Bunlar o açık Kitabın âyetleridir.
(Şuara 26/3)İnanmayacaklar diye kendini tüketecek gibisin.
(Şuara 26/4)Farklı bir tercihte bulunsaydık gökten üzerlerine öyle bir belge indirirdik ki, karşısında başları öne eğilirdi.
(Şuara 26/5)Onlara Rablerinden yeni bir bilgi gelmeye görsün hemen yüz çeviriyorlar.
(Şuara 26/6)Kesinlikle yalan söylüyorlar ama hafife aldıkları şeyin haberleri yakında onlara gelecektir.
(Şuara 26/7)Yeri görmediler mi, her bir çiftten ne kadar güzel bitkiler bitirmişizdir
(Şuara 26/8)İşte bunda tam bir ibret vardır ama bunlardan çoğu inanacak değillerdir.
(Şuara 26/9)Senin Rabbin güçlüdür; çok ta merhametlidir.
(Şuara 26/10)Bir gün Rabbin Musa’ya şöyle seslendi: “yanlışlar içinde olan şu toplumun yanına var,
(Şuara 26/11)Firavun toplumunun. Onlar hiç çekinmezler mi?”
(Şuara 26/12)Musa dedi ki: “Rabbim! Beni yalancı yerine koyarlar diye korkuyorum.
(Şuara 26/13)Benim göğsüm daralır, dilim tutulur; sen Harun’u elçi yap.
(Şuara 26/14)Bir de sorumlu tuttukları bir suçum var; beni öldürmelerinden endişe ediyorum.”
(Şuara 26/15)Allah, “asla” dedi. “İkiniz birlikte âyetlerimizle gidin. Biz sizinle beraberiz; olanı biteni duyarız.
(Şuara 26/16)Firavun’una varın da deyin ki: “Biz, varlıkların
sahibinin elçisiyiz,
(Şuara 26/17)İsrail oğullarını bırak da bizimle
gelsinler.”
(Şuara 26/18)(Elçi olarak gidince) Firavun (Musa’ya) dedi ki: “Yeni doğmuş bir çocukken seni biz yetiştirmedik mi? İçimizde yıllarca yaşadın.
(Şuara 26/19)Sonunda yapacağını yaptın; sen nankörün tekisin.”
(Şuara 26/18)(Elçi olarak gidince) Firavun (Musa’ya) dedi ki: “Yeni doğmuş bir çocukken seni biz yetiştirmedik mi? İçimizde yıllarca yaşadın.
(Şuara 26/19)Sonunda yapacağını yaptın; sen nankörün tekisin.”
(Şuara 26/20)“Onu yaptım ama hedefimde o yoktu (işin oraya
varacağını beklemiyordum).
(Şuara 26/21)Sizden korktuğum için de kaçtım. Rabbim şimdi
bana hikmeti verdi ve beni elçilerinden biri yaptı.
(Şuara 26/22)İyilik sayıp başıma kaktığın o durum, İsrail oğullarını köleleştirdiğin için oldu.”
(Şuara 26/23)Firavun: “varlıkların sahibi de kim oluyor?” dedi.
(Şuara 26/24)Musa; ”kesin kanaat sahibi olmak istiyorsanız o; göklerin, yerin ve ikisi arasında olan her şeyin sahibidir“ dedi.
(Şuara 26/25)Firavun yanındakilere; “dinliyor musunuz?” dedi:
(Şuara 26/22)İyilik sayıp başıma kaktığın o durum, İsrail oğullarını köleleştirdiğin için oldu.”
(Şuara 26/23)Firavun: “varlıkların sahibi de kim oluyor?” dedi.
(Şuara 26/24)Musa; ”kesin kanaat sahibi olmak istiyorsanız o; göklerin, yerin ve ikisi arasında olan her şeyin sahibidir“ dedi.
(Şuara 26/25)Firavun yanındakilere; “dinliyor musunuz?” dedi:
(Şuara 26/26)Musa devam etti:
“O, sizin de gelmiş geçmiş bütün atalarınızın da sahibidir.”
(Şuara 26/27)Firavun; “size gönderilen elçiniz, gerçekten delinin teki” dedi.
(Şuara 26/28)Musa; “Doğunun, Batının ve ikisinin arasında olan her şeyin sahibidir, aklınızı çalıştırırsanız” dedi.
(Şuara 26/29)Firavun; “Hele benden başka birini ilah edin, seni zindanda çürütürüm” dedi.
(Şuara 26/30)“Sana apaçık bir belge ile geldiysem de mi?” dedi.
(Şuara 26/31)“Doğru söylüyorsan getir bakalım onu” dedi.
(Şuara 26/32)Hemen değneğini attı, o da her şeyiyle koskoca bir yılan oldu.
(Şuara 26/33)Elini çıkardı; bakanlar için bembeyaz oluverdi.
(Şuara 26/34)Firavun, çevresindeki devletlilere dedi ki: “Bu, gerçekten bilgin bir büyücü.
(Şuara 26/35)Büyüsüyle sizi ülkenizden çıkarmak istiyor; ne emredersiniz?”
(Şuara 26/27)Firavun; “size gönderilen elçiniz, gerçekten delinin teki” dedi.
(Şuara 26/28)Musa; “Doğunun, Batının ve ikisinin arasında olan her şeyin sahibidir, aklınızı çalıştırırsanız” dedi.
(Şuara 26/29)Firavun; “Hele benden başka birini ilah edin, seni zindanda çürütürüm” dedi.
(Şuara 26/30)“Sana apaçık bir belge ile geldiysem de mi?” dedi.
(Şuara 26/31)“Doğru söylüyorsan getir bakalım onu” dedi.
(Şuara 26/32)Hemen değneğini attı, o da her şeyiyle koskoca bir yılan oldu.
(Şuara 26/33)Elini çıkardı; bakanlar için bembeyaz oluverdi.
(Şuara 26/34)Firavun, çevresindeki devletlilere dedi ki: “Bu, gerçekten bilgin bir büyücü.
(Şuara 26/35)Büyüsüyle sizi ülkenizden çıkarmak istiyor; ne emredersiniz?”
(Şuara 26/36)“Dediler ki:
“Onu ve kardeşini alıkoy ve kentlere toplayıcılar gönder,
(Şuara 26/37)Bütün bilgin büyücüleri toplayıp sana getirsinler.”
(Şuara 26/38)Belli bir günün belli saatinde büyücüler bir araya getirildi.
(Şuara 26/39)Halka; “herhalde toplantıya siz de gelirsiniz?”
(Şuara 26/40)“Galip gelirlerse belki büyücülere uyarız” dendi.
(Şuara 26/41)Büyücüler gelince Firavun’a dediler ki; “galip gelen biz olursak elbette bir ödül verilir değil mi?”
(Şuara 26/42)“Evet” dedi. Üstelik bana yakın kimselerden olacaksınız”.
(Şuara 26/43)Musa onlara; “ne atacaksanız atın” dedi.
(Şuara 26/44)İplerini ve değneklerini yere attılar ve şöyle dediler: “Firavun’un gücü adına galibiyet elbette bizimdir”.
(Şuara 26/37)Bütün bilgin büyücüleri toplayıp sana getirsinler.”
(Şuara 26/38)Belli bir günün belli saatinde büyücüler bir araya getirildi.
(Şuara 26/39)Halka; “herhalde toplantıya siz de gelirsiniz?”
(Şuara 26/40)“Galip gelirlerse belki büyücülere uyarız” dendi.
(Şuara 26/41)Büyücüler gelince Firavun’a dediler ki; “galip gelen biz olursak elbette bir ödül verilir değil mi?”
(Şuara 26/42)“Evet” dedi. Üstelik bana yakın kimselerden olacaksınız”.
(Şuara 26/43)Musa onlara; “ne atacaksanız atın” dedi.
(Şuara 26/44)İplerini ve değneklerini yere attılar ve şöyle dediler: “Firavun’un gücü adına galibiyet elbette bizimdir”.
(Şuara 26/45)Arkasından Musa
değneğini attı. O da onların gözbağı için yaptıklarını beklenmedik bir şekilde
yutuverdi.
(Şuara 26/46)Büyücüler hemen
secdeye kapandılar
(Şuara 26/47)“Biz varlıkların
Rabbine inandık” dediler.
(Şuara 26/48)Musa’nın ve Harun’un Rabbine.”
(Şuara 26/48)Musa’nın ve Harun’un Rabbine.”
(Şuara 26/49)“Ben izin
vermeden ona inadınız öyle mi? Demek ki, o sizin büyüğünüz, size büyüyü öğreten
adam. Göreceksiniz; kesinlikle ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlamasına
kesecek ve hepinizi asacağım” dedi.
(Şuara 26/50)“Zararı yok; biz
de Rabbimize döneriz” dediler.
(Şuara 26/51)Biz umarız ki Rabbimiz hatalarımızı bağışlar, çünkü ilk inananlar biz olduk.”
(Şuara 26/52)Musa’ya; “Kullarımı gece yola çıkar; sizin peşinize düşülecektir” diye vahyettik.
(Şuara 26/51)Biz umarız ki Rabbimiz hatalarımızı bağışlar, çünkü ilk inananlar biz olduk.”
(Şuara 26/52)Musa’ya; “Kullarımı gece yola çıkar; sizin peşinize düşülecektir” diye vahyettik.
(Şuara 26/53)Firavun hemen
kentlere toplayıcılar gönderdi.
(Şuara 26/54)“Bakın, bunlar bölük pörçük birkaç kişi!
(Şuara 26/54)“Bakın, bunlar bölük pörçük birkaç kişi!
(Şuara 26/55)Ama bize karşı
kin ve nefretle dolular.
(Şuara 26/56)Biz tedbirli bir topluluğuz” dedi.
(Şuara 26/57)Böylece Firavun’u ve yandaşlarını bahçelerden, pınarlardan ayırdık,
(Şuara 26/58)Hazinelerden ve değerli ikametgâhlardan da.
(Şuara 26/59)Öyle oldu. İsrail oğullarını onların yerine geçirecektik.
(Şuara 26/56)Biz tedbirli bir topluluğuz” dedi.
(Şuara 26/57)Böylece Firavun’u ve yandaşlarını bahçelerden, pınarlardan ayırdık,
(Şuara 26/58)Hazinelerden ve değerli ikametgâhlardan da.
(Şuara 26/59)Öyle oldu. İsrail oğullarını onların yerine geçirecektik.
(Şuara 26/60)Gün doğarken
onların peşine düştüler.
(Şuara 26/61)İki topluluk biri birini görünce Musa’nın beraberindekiler : “kesin yakalandık” dediler.
(Şuara 26/62)“Asla” dedi Musa; “Rabbim benimledir, bana bir yol gösterecektir.”
(Şuara 26/63)Bunun üzerine Musa’ya “değneğinle denize vur” diye vahyettik. Hemen deniz yarıldı. Yarılan her parça koca bir dağ gibi oldu.
(Şuara 26/64)Öbürlerini o yerde onlara yaklaştırdık.
(Şuara 26/65)Musa’yı ve beraberinde olan herkesi kurtardık.
(Şuara 26/66)Sonra öbürlerini suya batırdık.
(Şuara 26/67)İşte bu olayda kesin bir belge vardır. Ama onların çoğu inanacak değillerdi.
(Şuara 26/61)İki topluluk biri birini görünce Musa’nın beraberindekiler : “kesin yakalandık” dediler.
(Şuara 26/62)“Asla” dedi Musa; “Rabbim benimledir, bana bir yol gösterecektir.”
(Şuara 26/63)Bunun üzerine Musa’ya “değneğinle denize vur” diye vahyettik. Hemen deniz yarıldı. Yarılan her parça koca bir dağ gibi oldu.
(Şuara 26/64)Öbürlerini o yerde onlara yaklaştırdık.
(Şuara 26/65)Musa’yı ve beraberinde olan herkesi kurtardık.
(Şuara 26/66)Sonra öbürlerini suya batırdık.
(Şuara 26/67)İşte bu olayda kesin bir belge vardır. Ama onların çoğu inanacak değillerdi.
(Şuara 26/68)Senin Rabbin
elbette güçlüdür; ikramı boldur.
(Şuara 26/69)Onlara İbrahim olayını da anlat.
(Şuara 26/69)Onlara İbrahim olayını da anlat.
(Şuara 26/70)Bir gün İbrahim,
babasına ve halkına; “Siz nelere kulluk ediyorsunuz?” diye sordu.
(Şuara 26/71)Dediler k; “Putlara kulluk ediyoruz. Onlara bağlı kalmaya da devam edeceğiz.”
(Şuara 26/72)“Yardım istediğinizde sizi duyuyorlar mı?” dedi.
(Şuara 26/73)Size bir faydaları veya zararları oluyor mu?”
(Şuara 26/74)“Hayır” dediler; biz atamızdan babamızdan böyle gördük.”
(Şuara 26/71)Dediler k; “Putlara kulluk ediyoruz. Onlara bağlı kalmaya da devam edeceğiz.”
(Şuara 26/72)“Yardım istediğinizde sizi duyuyorlar mı?” dedi.
(Şuara 26/73)Size bir faydaları veya zararları oluyor mu?”
(Şuara 26/74)“Hayır” dediler; biz atamızdan babamızdan böyle gördük.”
(Şuara 26/75)“Peki, neye
kulluk ettiğinizin fakında mısınız?” dedi.
(Şuara 26/76)Sizi ve gelmiş geçmiş babalarınızı sorguladınız mı?
(Şuara 26/77)Kulluk ettiklerinizden, Âlemlerin Rabbi dışında kalanlar benim için birer düşmandır.
(Şuara 26/76)Sizi ve gelmiş geçmiş babalarınızı sorguladınız mı?
(Şuara 26/77)Kulluk ettiklerinizden, Âlemlerin Rabbi dışında kalanlar benim için birer düşmandır.
(Şuara 26/78)Çünkü beni
yaratan, bana doğru yolu gösteren Âlemlerin Rabbidir.
(Şuara 26/79)Beni yediren ve içiren odur.
(Şuara 26/80)Hastalandığımda bana o şifa verir.
(Şuara 26/81)Beni öldürecek, sonra tekrar hayat verecektir.
(Şuara 26/82)Hesap günü yanlış davranışlarımı bağışlamasını beklediğim de odur.
(Şuara 26/79)Beni yediren ve içiren odur.
(Şuara 26/80)Hastalandığımda bana o şifa verir.
(Şuara 26/81)Beni öldürecek, sonra tekrar hayat verecektir.
(Şuara 26/82)Hesap günü yanlış davranışlarımı bağışlamasını beklediğim de odur.
(Şuara 26/83)Rabbim! Bana
doğru karar verme yeteneğini (hikmeti) ver ve beni iyiler arasına kat.
(Şuara 26/84)Benim, gelecek
nesiller içinde doğru anılmamı nasip eyle.
(Şuara 26/85)Beni nimetlerle dolu Cennet’e mirasçı kıl.
(Şuara 26/86)Babamı da bağışla; çünkü o sapıklardandır.
(Şuara 26/85)Beni nimetlerle dolu Cennet’e mirasçı kıl.
(Şuara 26/86)Babamı da bağışla; çünkü o sapıklardandır.
(Şuara 26/87)Tekrar
dirilecekleri gün beni mahcup etme.”
(Şuara 26/88)O gün ne malın yararı olur ne oğulların.
(Şuara 26/89)Sadece Allah’a şirkten kurtulmuş bir kalple gelenler fayda görür.
(Şuara 26/90)O gün Cennet kendini korumuş olanlara (müttakîlere) yakınlaştırılır,
(Şuara 26/91)Cehennem boş hayal peşinde koşanların önüne çıkarılır,
(Şuara 26/92)Onlara şöyle denir: “Kulluk edip durduklarınız nerede?
(Şuara 26/93)Hani Allah ile aranıza koyduklarınız? Size yardım edebiliyorlar veya kendileri yardım görüyorlar mı?”
(Şuara 26/94)Onlar ve boş hayallerin peşinde koşanlar baş aşağı cehenneme atılırlar,
(Şuara 26/95)İblis’in bütün askerleri de atılır.
(Şuara 26/96)Orada onlar biri birleriyle tartışırken şöyle derler:
(Şuara 26/97)“Vallahi biz apaçık bir sapkınlık içindeydik.
(Şuara 26/98)Çünkü sizi Âlemlerin Rabbi ile bir tutardık.
(Şuara 26/99)Bizi yoldan çıkaranlar, şu günahkârlardan başkası değildir.
(Şuara 26/100)Artık bizi ne kayıracak biri var,
(Şuara 26/101)Ne de bir can dostu.
(Şuara 26/102)Keşke bize fırsat verilse de müminlerden olsak.”
(Şuara 26/103)İşte bunda tam bir ibret vardır ama bunlardan çoğu inanacak değillerdir.
(Şuara 26/104)Senin Rabbin hem güçlü hem de ikram sahibidir.
(Şuara 26/105)Nuh’un halkı elçilerini yalancılıkla suçlamıştı.
(Şuara 26/106)Bir gün kardeşleri Nuh onlara “Allah’tan çekinmez misiniz!” dedi.
(Şuara 26/107)Ben sizin güveneceğiniz bir elçiyim.
(Şuara 26/108)Allah’tan çekinin ve sözümü dinleyin.
(Şuara 26/109)Bu iş için sizden ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan sadece alemlerin Rabbidir.
(Şuara 26/110)Öyleyse Allah’tan çekinin ve sözümü dinleyin,” dedi.
(Şuara 26/111)“Şu aşağılık kimseler peşindeyken sana inanmamızı mı bekliyorsun?” dediler.
(Şuara 26/112)“Onların gerçekte ne yaptıkları konusunda bir bilgim yoktur.
(Şuara 26/113)Onlara hesap soracak olan Rabbimdir, keşke bunu anlasanız!
(Şuara 26/114)Ben müminleri yanımdan kovamam.
(Şuara 26/115)Ben sadece açık uyarılarda bulunan bir kişiyim” dedi.
(Şuara 26/116)“Bak Nuh, dediler; eğer bu işten vazgeçmezsen, taşlanarak öldürülenlerden olursun.
(Şuara 26/117)“Rabbim, benim halkım beni yalancı yerine koyuyor.”
(Şuara 26/88)O gün ne malın yararı olur ne oğulların.
(Şuara 26/89)Sadece Allah’a şirkten kurtulmuş bir kalple gelenler fayda görür.
(Şuara 26/90)O gün Cennet kendini korumuş olanlara (müttakîlere) yakınlaştırılır,
(Şuara 26/91)Cehennem boş hayal peşinde koşanların önüne çıkarılır,
(Şuara 26/92)Onlara şöyle denir: “Kulluk edip durduklarınız nerede?
(Şuara 26/93)Hani Allah ile aranıza koyduklarınız? Size yardım edebiliyorlar veya kendileri yardım görüyorlar mı?”
(Şuara 26/94)Onlar ve boş hayallerin peşinde koşanlar baş aşağı cehenneme atılırlar,
(Şuara 26/95)İblis’in bütün askerleri de atılır.
(Şuara 26/96)Orada onlar biri birleriyle tartışırken şöyle derler:
(Şuara 26/97)“Vallahi biz apaçık bir sapkınlık içindeydik.
(Şuara 26/98)Çünkü sizi Âlemlerin Rabbi ile bir tutardık.
(Şuara 26/99)Bizi yoldan çıkaranlar, şu günahkârlardan başkası değildir.
(Şuara 26/100)Artık bizi ne kayıracak biri var,
(Şuara 26/101)Ne de bir can dostu.
(Şuara 26/102)Keşke bize fırsat verilse de müminlerden olsak.”
(Şuara 26/103)İşte bunda tam bir ibret vardır ama bunlardan çoğu inanacak değillerdir.
(Şuara 26/104)Senin Rabbin hem güçlü hem de ikram sahibidir.
(Şuara 26/105)Nuh’un halkı elçilerini yalancılıkla suçlamıştı.
(Şuara 26/106)Bir gün kardeşleri Nuh onlara “Allah’tan çekinmez misiniz!” dedi.
(Şuara 26/107)Ben sizin güveneceğiniz bir elçiyim.
(Şuara 26/108)Allah’tan çekinin ve sözümü dinleyin.
(Şuara 26/109)Bu iş için sizden ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan sadece alemlerin Rabbidir.
(Şuara 26/110)Öyleyse Allah’tan çekinin ve sözümü dinleyin,” dedi.
(Şuara 26/111)“Şu aşağılık kimseler peşindeyken sana inanmamızı mı bekliyorsun?” dediler.
(Şuara 26/112)“Onların gerçekte ne yaptıkları konusunda bir bilgim yoktur.
(Şuara 26/113)Onlara hesap soracak olan Rabbimdir, keşke bunu anlasanız!
(Şuara 26/114)Ben müminleri yanımdan kovamam.
(Şuara 26/115)Ben sadece açık uyarılarda bulunan bir kişiyim” dedi.
(Şuara 26/116)“Bak Nuh, dediler; eğer bu işten vazgeçmezsen, taşlanarak öldürülenlerden olursun.
(Şuara 26/117)“Rabbim, benim halkım beni yalancı yerine koyuyor.”
(Şuara 26/118)Artık benimle
onların arasını iyice aç; beni ve beraberimdeki müminleri bunlardan kurtar”
dedi.
(Şuara 26/119)Bunun üzerine onu ve beraberindekilerini yüklü geminin içinde kurtardık.
(Şuara 26/120)Sonra geri kalan herkesi suda boğduk.
(Şuara 26/121)Bu olayda kesin bir ibret var ama bunların çoğu inanacak değillerdir.
(Şuara 26/122)Senin Rabbin pek güçlüdür, ikramı da boldur.
(Şuara 26/123)Ad halkı da elçilerini yalancı yerine koydu.
(Şuara 26/124) Bir gün kardeşleri Hud onlara “Allah’tan çekinmez misiniz!” dedi.
(Şuara 26/125)Ben sizin güveneceğiniz bir elçiyim.
(Şuara 26/126)Artık Allah’tan çekinin ve sözümü dinleyin.
(Şuara 26/127)Bu iş için sizden ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan sadece alemlerin Rabbidir.
(Şuara 26/128)Siz her tepeye bir anıt dikip boş işlerle uğraşıyorsunuz değil mi?
(Şuara 26/129)Belki ölümsüzleşirsiniz diye yapıların sağlam olmasını da ilke edinmişsiniz.
(Şuara 26/130)Bir şeye yapışınca da zorbalar gibi yapışıyorsunuz.
(Şuara 26/131)Artık Allah’tan çekinin de sözümü dinleyin.
(Şuara 26/132)Sizin de bildiğiniz gibi size destek verenden çekinin.
(Şuara 26/133)O sizi küçük ve büyük baş hayvanlar ve oğullarla.
(Şuara 26/134)Bahçeler ve pınarlarla desteklemiştir.
(Şuara 26/135)Ben sizin adınıza o büyük günün azabından korkuyorum.”
(Şuara 26/136)Dediler ki, “öğüt versen de, vermesen de bizim için bir şey değişmez.
(Şuara 26/119)Bunun üzerine onu ve beraberindekilerini yüklü geminin içinde kurtardık.
(Şuara 26/120)Sonra geri kalan herkesi suda boğduk.
(Şuara 26/121)Bu olayda kesin bir ibret var ama bunların çoğu inanacak değillerdir.
(Şuara 26/122)Senin Rabbin pek güçlüdür, ikramı da boldur.
(Şuara 26/123)Ad halkı da elçilerini yalancı yerine koydu.
(Şuara 26/124) Bir gün kardeşleri Hud onlara “Allah’tan çekinmez misiniz!” dedi.
(Şuara 26/125)Ben sizin güveneceğiniz bir elçiyim.
(Şuara 26/126)Artık Allah’tan çekinin ve sözümü dinleyin.
(Şuara 26/127)Bu iş için sizden ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan sadece alemlerin Rabbidir.
(Şuara 26/128)Siz her tepeye bir anıt dikip boş işlerle uğraşıyorsunuz değil mi?
(Şuara 26/129)Belki ölümsüzleşirsiniz diye yapıların sağlam olmasını da ilke edinmişsiniz.
(Şuara 26/130)Bir şeye yapışınca da zorbalar gibi yapışıyorsunuz.
(Şuara 26/131)Artık Allah’tan çekinin de sözümü dinleyin.
(Şuara 26/132)Sizin de bildiğiniz gibi size destek verenden çekinin.
(Şuara 26/133)O sizi küçük ve büyük baş hayvanlar ve oğullarla.
(Şuara 26/134)Bahçeler ve pınarlarla desteklemiştir.
(Şuara 26/135)Ben sizin adınıza o büyük günün azabından korkuyorum.”
(Şuara 26/136)Dediler ki, “öğüt versen de, vermesen de bizim için bir şey değişmez.
(Şuara 26/137)Zaten eskilerin
konuşma tarzı hep böyledir.
(Şuara 26/138)Ama biz azaba uğrayacak değiliz.”
(Şuara 26/139)Böylece Hud’u yalancı yerine koydular, biz de onları helak ettik. Bunda kesin bir ibret var ama bunların çoğu inanacak değillerdir.
(Şuara 26/140)Senin Rabbin pek güçlüdür, ikramı boldur.
(Şuara 26/141)Semud halkı da elçilerini yalancı yerine koydu.
(Şuara 26/142)Bir gün kardeşleri Salih onlara “kendinize çeki düzen vermeyecek misiniz?
(Şuara 26/143)Ben sizin güveneceğiniz bir elçiyim.
(Şuara 26/144)Allah’tan çekinin ve sözümü dinleyin dedi.
(Şuara 26/145)Bu iş için sizden ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan sadece alemlerin Rabbidir.
(Şuara 26/146)Burada güven içinde bırakılacağınızı mı zannediyorsunuz?
(Şuara 26/147)Bahçeler içinde, pınarların başında,
(Şuara 26/148)Ekinler ve sık tomurcuklu hurmalar arasında yaşamaya,
(Şuara 26/149)Dağları ustalıkla yontup evler yapmaya devam edeceğinizi mi sanıyorsunuz?
(Şuara 26/138)Ama biz azaba uğrayacak değiliz.”
(Şuara 26/139)Böylece Hud’u yalancı yerine koydular, biz de onları helak ettik. Bunda kesin bir ibret var ama bunların çoğu inanacak değillerdir.
(Şuara 26/140)Senin Rabbin pek güçlüdür, ikramı boldur.
(Şuara 26/141)Semud halkı da elçilerini yalancı yerine koydu.
(Şuara 26/142)Bir gün kardeşleri Salih onlara “kendinize çeki düzen vermeyecek misiniz?
(Şuara 26/143)Ben sizin güveneceğiniz bir elçiyim.
(Şuara 26/144)Allah’tan çekinin ve sözümü dinleyin dedi.
(Şuara 26/145)Bu iş için sizden ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan sadece alemlerin Rabbidir.
(Şuara 26/146)Burada güven içinde bırakılacağınızı mı zannediyorsunuz?
(Şuara 26/147)Bahçeler içinde, pınarların başında,
(Şuara 26/148)Ekinler ve sık tomurcuklu hurmalar arasında yaşamaya,
(Şuara 26/149)Dağları ustalıkla yontup evler yapmaya devam edeceğinizi mi sanıyorsunuz?
(Şuara 26/150)Artık Allah’tan
çekinin ve sözümü dinleyin.
(Şuara 26/151)Aşırılık edenlerin isteklerine boyun eğmeyin.
(Şuara 26/152)Onlar bu topraklarda bozgunculuk yaparlar, hiçbir şeyi düzeltmezler.”
(Şuara 26/153)“Sen iyice büyülenmiş kişilerden olmuşsun,
(Şuara 26/154)Oysa bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsin. Haklıysan bize bir belge getir,” dediler
(Şuara 26/155)“İşte size bir dişi deve! Su belli bir gün onun, diğer gün sizin olacak, dedi.
(Şuara 26/156)Ona bir kötülük yapmayın, yoksa çok zor bir günün azabına çarpılırsınız.”
(Şuara 26/157)Sonra o deveyi kestiler ama yaptıklarına pişman oldular.
(Şuara 26/158)O azap onları hemen yakaladı. Bu olayda kesin bir belge vardır ama bunların çoğu inanacak değillerdir.
(Şuara 26/159)Senin Rabbin pek güçlüdür, ikramı boldur.
(Şuara 26/160)Lut’un halkı da Elçilerini yalancı yerine koydu.
(Şuara 26/161)Bir gün kardeşleri Lut onlara şöyle demişti: “Kendinize çeki düzen vermeyecek misiniz?”
(Şuara 26/162)Ben sizin güveneceğiniz bir elçiyim.
(Şuara 26/163)Allah’tan çekinin ve beni dinleyin.
(Şuara 26/164)Bu iş için sizden ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan sadece alemlerin Rabbidir.
(Şuara 26/165)Siz bu âlemin erkeklerine mi yaklaşıyorsunuz?
(Şuara 26/166)Rabbinizin sizin için yarattığı eşlerden uzak duruyorsunuz, öyle mi? Hayır, siz azgın bir toplumsunuz.”
(Şuara 26/167)“Bak Lut! Bu işin peşini bırakmazsan mutlaka sürgün edilenlere katılırsın” dediler.
(Şuara 26/168)O da “Bu işiniz beni sizden iyice soğuttu.”
(Şuara 26/151)Aşırılık edenlerin isteklerine boyun eğmeyin.
(Şuara 26/152)Onlar bu topraklarda bozgunculuk yaparlar, hiçbir şeyi düzeltmezler.”
(Şuara 26/153)“Sen iyice büyülenmiş kişilerden olmuşsun,
(Şuara 26/154)Oysa bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsin. Haklıysan bize bir belge getir,” dediler
(Şuara 26/155)“İşte size bir dişi deve! Su belli bir gün onun, diğer gün sizin olacak, dedi.
(Şuara 26/156)Ona bir kötülük yapmayın, yoksa çok zor bir günün azabına çarpılırsınız.”
(Şuara 26/157)Sonra o deveyi kestiler ama yaptıklarına pişman oldular.
(Şuara 26/158)O azap onları hemen yakaladı. Bu olayda kesin bir belge vardır ama bunların çoğu inanacak değillerdir.
(Şuara 26/159)Senin Rabbin pek güçlüdür, ikramı boldur.
(Şuara 26/160)Lut’un halkı da Elçilerini yalancı yerine koydu.
(Şuara 26/161)Bir gün kardeşleri Lut onlara şöyle demişti: “Kendinize çeki düzen vermeyecek misiniz?”
(Şuara 26/162)Ben sizin güveneceğiniz bir elçiyim.
(Şuara 26/163)Allah’tan çekinin ve beni dinleyin.
(Şuara 26/164)Bu iş için sizden ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan sadece alemlerin Rabbidir.
(Şuara 26/165)Siz bu âlemin erkeklerine mi yaklaşıyorsunuz?
(Şuara 26/166)Rabbinizin sizin için yarattığı eşlerden uzak duruyorsunuz, öyle mi? Hayır, siz azgın bir toplumsunuz.”
(Şuara 26/167)“Bak Lut! Bu işin peşini bırakmazsan mutlaka sürgün edilenlere katılırsın” dediler.
(Şuara 26/168)O da “Bu işiniz beni sizden iyice soğuttu.”
(Şuara 26/169)“Rabbim! Beni ve
ailemi bunların yaptıklarından kurtar” dedi.
(Şuara 26/170)Bunun üzerine onu ve bütün ailesini kurtardık.
(Şuara 26/171)Sadece küllere bulanacak bir ihtiyar kadın kaldı.
(Şuara 26/170)Bunun üzerine onu ve bütün ailesini kurtardık.
(Şuara 26/171)Sadece küllere bulanacak bir ihtiyar kadın kaldı.
(Şuara 26/172)Sonra öbürlerini
helak ettik.
(Şuara 26/173)Üzerlerine bir yağmur (taş yağmuru) yağdırdık; uyarılmış kişilerin yağmuru ne kötüydü.
(Şuara 26/173)Üzerlerine bir yağmur (taş yağmuru) yağdırdık; uyarılmış kişilerin yağmuru ne kötüydü.
(Şuara 26/174)İşte bunda tam
bir ibret vardır ama bunlardan çoğu inanacak değillerdir.
(Şuara 26/175)Senin Rabbin pek güçlüdür, ikramı da boldur.
(Şuara 26/176)Eykeliler elçilerini yalancı yerine koydular.
(Şuara 26/177)Bir gün Şuayb onlara hiç çekinmez misiniz?” dedi.
(Şuara 26/178)İşte ben güvenebileceğiniz bir elçiyim.
(Şuara 26/179)Allah’tan çekinin de sözümü dinleyin.
(Şuara 26/175)Senin Rabbin pek güçlüdür, ikramı da boldur.
(Şuara 26/176)Eykeliler elçilerini yalancı yerine koydular.
(Şuara 26/177)Bir gün Şuayb onlara hiç çekinmez misiniz?” dedi.
(Şuara 26/178)İşte ben güvenebileceğiniz bir elçiyim.
(Şuara 26/179)Allah’tan çekinin de sözümü dinleyin.
(Şuara 26/180)Bu iş için
sizden ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan sadece alemlerin
Rabbidir.
(Şuara 26/181)Ölçeği tam yapın, eksik ölçenlerden olmayın.
(Şuara 26/182)Doğru terazi ile tartın,
(Şuara 26/183)İnsanların malını, sinsice eksiltmeyin; bozgunculuk yaparak ortalığı karıştırmayın.
(Şuara 26/184)Sizi de sizden öncekileri de yaratandan çekinin.”
(Şuara 26/185)Sen iyice büyülenmiş kişilerden olmuşsun“ dediler.
(Şuara 26/186)Oysa bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsin. Bize göre sen, sadece bir yalancısın.
(Şuara 26/187)Doğru söylüyorsan gökten üzerimize parçalar düşürsene!”
(Şuara 26/188)“Sizin ne yaptığınızı Rabbim çok iyi bilir” dedi.
(Şuara 26/189)Onu yalancı yerine koydukları için o gölgeli günün azabı onları çarptı. O, korkunç bir günün azabıydı.
(Şuara 26/190)İşte bunda tam bir ibret vardır ama bunlardan çoğu inanacak değillerdir
(Şuara 26/191)Senin Rabbin elbette güçlüdür; ikramı boldur.
(Şuara 26/192)O Kur’ân, elbette âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.
(Şuara 26/193)Onu güvenilir Ruh (Cebrail) indirmiştir.
(Şuara 26/194)Senin kalbine indirmiştir ki, uyarıcılardan olasın.
(Şuara 26/181)Ölçeği tam yapın, eksik ölçenlerden olmayın.
(Şuara 26/182)Doğru terazi ile tartın,
(Şuara 26/183)İnsanların malını, sinsice eksiltmeyin; bozgunculuk yaparak ortalığı karıştırmayın.
(Şuara 26/184)Sizi de sizden öncekileri de yaratandan çekinin.”
(Şuara 26/185)Sen iyice büyülenmiş kişilerden olmuşsun“ dediler.
(Şuara 26/186)Oysa bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsin. Bize göre sen, sadece bir yalancısın.
(Şuara 26/187)Doğru söylüyorsan gökten üzerimize parçalar düşürsene!”
(Şuara 26/188)“Sizin ne yaptığınızı Rabbim çok iyi bilir” dedi.
(Şuara 26/189)Onu yalancı yerine koydukları için o gölgeli günün azabı onları çarptı. O, korkunç bir günün azabıydı.
(Şuara 26/190)İşte bunda tam bir ibret vardır ama bunlardan çoğu inanacak değillerdir
(Şuara 26/191)Senin Rabbin elbette güçlüdür; ikramı boldur.
(Şuara 26/192)O Kur’ân, elbette âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.
(Şuara 26/193)Onu güvenilir Ruh (Cebrail) indirmiştir.
(Şuara 26/194)Senin kalbine indirmiştir ki, uyarıcılardan olasın.
(Şuara 26/195)Apaçık Arap
diliyledir.
(Şuara 26/196)Kur’ân, elbette öncekilerin Kitap’larında da vardı.
(Şuara 26/197)İsrail oğulları bilginlerinin bunu bilmesi, onlar için bir belge değil midir?
(Şuara 26/198)Onu Arap olmayan birine indirseydik
(Şuara 26/199)O da bunlara okusaydı inanmaları söz konusu olmazdı.
(Şuara 26/200)Biz Kur’ân’ı suçluların kalplerine kadar işlettik.
(Şuara 26/201)Bunlar ona inanmıyorlar, sonunda acıklı bir azabı göreceklerdir.
(Şuara 26/202)Bu azap onlara hiç fark edemedikleri bir sırada, ansızın gelecektir,
(Şuara 26/203)Gelince de: “bize fırsat tanınsa olmaz mı” diyeceklerdir.
(Şuara 26/204)Yoksa onlar azabımızın çarçabuk gelmesini mi istiyorlar?
(Şuara 26/205)Hiç düşündün mü, onlara yıllarca nimet versek,
(Şuara 26/206)Sonra tehdit edildikleri azap gelse,
(Şuara 26/207)Kendilerine verilmiş olan nimet onların ne işine yarar?
(Şuara 26/208)Uyarıcıları olmayan hiçbir yeri yok etmedik.
(Şuara 26/209)Bu bilgileri olsun diyedir; yoksa biz yanlış yapmayız.
(Şuara 26/210)Kur’ân’ı şeytanlar indirmedi.
(Şuara 26/211)Bu onların yapabileceği bir iş değildir; buna güçleri de yetmez.
(Şuara 26/212)Onlar, (Mele-i A’lâyı) dinlemekten engellenmişlerdir.
(Şuara 26/213)Sakın Allah ile birlikte başka birine ilah diye yalvarma. Yoksa azaba çarpılanlardan olursun.
(Şuara 26/214)Sen kavminden en yakınlarını uyar.
(Şuara 26/196)Kur’ân, elbette öncekilerin Kitap’larında da vardı.
(Şuara 26/197)İsrail oğulları bilginlerinin bunu bilmesi, onlar için bir belge değil midir?
(Şuara 26/198)Onu Arap olmayan birine indirseydik
(Şuara 26/199)O da bunlara okusaydı inanmaları söz konusu olmazdı.
(Şuara 26/200)Biz Kur’ân’ı suçluların kalplerine kadar işlettik.
(Şuara 26/201)Bunlar ona inanmıyorlar, sonunda acıklı bir azabı göreceklerdir.
(Şuara 26/202)Bu azap onlara hiç fark edemedikleri bir sırada, ansızın gelecektir,
(Şuara 26/203)Gelince de: “bize fırsat tanınsa olmaz mı” diyeceklerdir.
(Şuara 26/204)Yoksa onlar azabımızın çarçabuk gelmesini mi istiyorlar?
(Şuara 26/205)Hiç düşündün mü, onlara yıllarca nimet versek,
(Şuara 26/206)Sonra tehdit edildikleri azap gelse,
(Şuara 26/207)Kendilerine verilmiş olan nimet onların ne işine yarar?
(Şuara 26/208)Uyarıcıları olmayan hiçbir yeri yok etmedik.
(Şuara 26/209)Bu bilgileri olsun diyedir; yoksa biz yanlış yapmayız.
(Şuara 26/210)Kur’ân’ı şeytanlar indirmedi.
(Şuara 26/211)Bu onların yapabileceği bir iş değildir; buna güçleri de yetmez.
(Şuara 26/212)Onlar, (Mele-i A’lâyı) dinlemekten engellenmişlerdir.
(Şuara 26/213)Sakın Allah ile birlikte başka birine ilah diye yalvarma. Yoksa azaba çarpılanlardan olursun.
(Şuara 26/214)Sen kavminden en yakınlarını uyar.
(Şuara 26/215)Sana uyan
müminlere kol kanat ol.
(Şuara 26/216)Seni dinlemezlerse de ki: “Ben sizin yaptığınız şeylerden uzağım.”
(Şuara 26/217)Sen güçlü ve doğru karar veren Allah’a dayan.
(Şuara 26/218)Ayakta iken seni gören,
(Şuara 26/219)Secde edenler arasında dolaşırken de görene dayan.
(Şuara 26/220)Çünkü işiten ve bilen odur.
(Şuara 26/221)Şeytanların kime indiğini size bildireyim mi?
(Şuara 26/222)Şeytanlar iftiracı olan herkese inerler.
(Şuara 26/223)Şeytanlara bunlar kulak verirler. Onların çoğu yalancıdır.
(Şuara 26/224)Şairlere gelince, onların peşinden gidenler de hayalperestlerdir...
(Şuara 26/225)Görmüyor musun onlar her vadide gözü kapalı dolaşırlar,
(Şuara 26/226)Hem de yapmayacakları şeyleri söylerler.
(Şuara 26/227)Ancak inanan ve iyi işler yapanlar, Allah’ı sıklıkla ananlar, kıyıcılığa uğrayınca öç alanlar böyle değildirler. Kıyıcılık edenler de yakında göreceklerdir.
(Şuara 26/216)Seni dinlemezlerse de ki: “Ben sizin yaptığınız şeylerden uzağım.”
(Şuara 26/217)Sen güçlü ve doğru karar veren Allah’a dayan.
(Şuara 26/218)Ayakta iken seni gören,
(Şuara 26/219)Secde edenler arasında dolaşırken de görene dayan.
(Şuara 26/220)Çünkü işiten ve bilen odur.
(Şuara 26/221)Şeytanların kime indiğini size bildireyim mi?
(Şuara 26/222)Şeytanlar iftiracı olan herkese inerler.
(Şuara 26/223)Şeytanlara bunlar kulak verirler. Onların çoğu yalancıdır.
(Şuara 26/224)Şairlere gelince, onların peşinden gidenler de hayalperestlerdir...
(Şuara 26/225)Görmüyor musun onlar her vadide gözü kapalı dolaşırlar,
(Şuara 26/226)Hem de yapmayacakları şeyleri söylerler.
(Şuara 26/227)Ancak inanan ve iyi işler yapanlar, Allah’ı sıklıkla ananlar, kıyıcılığa uğrayınca öç alanlar böyle değildirler. Kıyıcılık edenler de yakında göreceklerdir.
0 yorum:
Yorum Gönder