11 Mart 2017 Cumartesi

( Rad Suresi )

( Rad Suresi )


İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla,

1-ELİF! LAM! MİM! RA! Bunlar, o Kitabın ayetleridir; Rabbinden sana indirilen, gerçeğin tam kendisidir ama insanların çoğu ona inanmazlar. 
2-Allah, gökleri görünür bir direk olmadan yükseltmiştir. Sonra arşa (yönetim merkezine) geçmiş, güneş ve ayı düzenlemiştir. Her biri, belli bir süreye kadar akar gider. İşi çekip çeviren ve bu âyetleri açıklayan O'dur. Belki Rabbinizle yüzleşme konusunda kesin kanaate varırsınız. 
3-Yeryüzünü uzatan, içindeki oturaklı dağları, ırmakları, her üründen iki eşi oluşturan O’dur. Gündüzü de gece ile örter. Bunda düşünen bir topluluk için ayetler vardır. 
4-Yeryüzünde birbirine komşu toprak parçaları, üzüm bağları, ekinler, çatallı, çatalsız hurmalar vardır. Hepsi de bir su ile sulanır ama yeme konusunda birini ötekinden üstün kılarız. Bunda, aklını kullanan bir topluluk için ayetler vardır. 
5-Hayret ediyorsan asıl hayret onların şu sözlerinedir: “Toprak olduğumuz zaman mı? Biz gerçekten yeni yaratılmış bir bedende mi olacağız?” Rablerini görmezlikten gelenler işte onlardır. Halkalar onların boyunlarında olacaktır. Onlar o ateşin ahalisidir. Hep orada kalacaklardır. 
6-Onlar iyilikten önce hemen kötülüğü getirmeni isterler. Oysa bunun örnekleri daha önce geçmiştir. Senin Rabbin insanları, yanlışlarına rağmen (durumların düzeltir) bağışlar ama Rabbinin cezası da pek ağırdır. 
7-Ayetleri görmezlikten gelenler (kafirler) derler ki “Ona Rabbinden bir mucize (ayet) indirilseydi ya!” Sen sadece uyarıcısın. Her topluluğun bir yol göstericisi vardır. 
8-Allah her dişinin ne taşıdığını, rahimlerin neyi eksilttiğini ve neyi artırdığını bilir. O’nun yanında her şey bir ölçüye bağlanmıştır. 
9-O, görünmeyeni de görüneni de bilir; büyüktür, yücedir.
10-İçinizden sözü gizleyen, açığa vuran, gece saklanan ve gündüz dışarı çıkan O’nun için aynıdır. 
11-Önünüzden ve arkanızdan takip edenler vardır. Sizi, Allah’ın emriyle korurlar. Bir toplum kendinde olan bir şeyi bozmazsa, onu Allah da bozmaz. Allah bir topluma sıkıntı vermek isterse, kimse engel olamaz. Onların Allah ile kendi aralarına girecek bir dostları yoktur. 
12-Bir korku ve bir umut olsun diye size şimşeği gösteren ve yağmur yüklü bulutları oluşturan, O’dur. 
13-Gök gürültüsü, her şeyi güzel yapması sebebiyle, melekler de saygı ile O’na boyun eğerler. Yıldırımları o gönderir ve onlar, ölçüsüne denk düşenlere çarpar. Bunlar, Allah konusunda tartışıp duruyorlar. Halbuki Allah, çok güçlü ve engellenemezdir. 
14-Doğru çağrı, Allah'a yapılan çağrıdır. Allah ile aralarına koyup yardıma çağırdıkları bunlara hiçbir şekilde karşılık veremezler. Onlar, ağzına su ulaşsın diye iki elini suyun üstüne yayan kimseye benzerler; su, bu şekilde ağza ulaşmaz. Ayetleri görmezlikten gelenlerin (kafirlerin) çağrısı boş bir çağrıdır. 
15-Göklerde ve yerde kim varsa, ister istemez Allah'a boyun eğerler (secde). Gölgeleri de bunu öğle ve ikindide yapar. 
16-De ki “Göklerin ve yerin Sahibi kimdir?” De ki "Allah’tır!" De ki “Allah ile aranıza, kendilerine bile faydası veya zararı olmayacak dostlar mı koydunuz?” De ki “Körle gören ya da karanlıklarla ışık bir olur mu?" Yoksa Allah'a, Allah gibi yaratan ve (bu nedenle) yarattıkları, aynen Allah’ın yarattıkları gibi, aralarında benzerlik (uyum, ahenk) olan, ortaklar mı bulmuşlar?” De ki “Her varlığın yaratıcısı Allah’tır. O, bir tektir ve her şey O’nun hakimiyetindedir.” 
17-Allah gökten su indirir, dereler ölçülerine göre akarlar. O akışın üzerine bir köpük çıkar. Süs veya eşya yapmak için ateşte erittiklerinizin üzerinde de benzeri bir köpük oluşur. Allah, doğru ile yanlışı böyle örnekler. Köpük (yanlış) kaybolur gider, insanlara yararı olan (doğru) da yerde kalır. İşte Allah’ın örnek vermesi böyledir. 
18-Rablerinin çağrısına uyanlara en güzeli vardır. Çağrıya uymayanlar ise yeryüzündeki her şeye ve bir o kadarına sahip olsalar verip kurtulmak isterler. Onları kötü bir hesaplaşma bekler. Varacakları yer Cehennem’dir. Ne kötü yataktır o! 
19-Rabbinden sana indirilenin doğruları içerdiğinin bilincinde olan, ona karşı körlük edenle bir olur mu? O doğru bilgiden yararlananlar sadece sağlam duruşlu olanlardır. 
20-Bunlar, Allah’a verdikleri sözü yerine getiren ve antlaşmayı bozmayan kimselerdir. 
21-Bunlar, Allah’ın kurulmasını istediği bağı kuran, Rablerinden korkan ve verecekleri hesabın kötü olmasından endişe edenlerdir. 
22-Yine bunlar, Rableri yüzlerine baksın diye sabreden, namazı tam kılan, kendilerine verdiğimiz rızıktan, gizli açık harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. O son yurt işte onlarındır. 
23-Orada kalıcı bahçeler bulunur. Babalarından, eşlerinden ve evlatlarından uygun durumda olanlarla beraber olurlar. Melekler her kapıdan yanlarına girerler. 
24-“Esenlik ve güvenlik sizedir (Selamun aleykum)! Bu, sabrınızın karşılığıdır. O dünyanın sonu ne güzel oldu!” derler. 
25-Allah'a kesin söz verdikten sonra cayan, Allah’ın kurulmasını istediği bağı koparan ve doğal düzeni bozanlar var ya; işte onların karşılığı dışlanmadır (lanettir), yurdun en kötüsü onlarındır. 
26-Allah, düzenine uyan ve gerekli güce sahip olan için rızkı yayar. Onlar da dünya hayatıyla mutlu olurlar. Dünya hayatı ahirete göre sadece bir kez yararlanmadır. 
27-Ayetleri görmezlikten gelenler (kafirler) derler ki “Rabbinden ona bir mucize indirilseydi ya.” De ki “Allah, sapıklığı tercih edeni saptırır, doğruya yöneleni de kendine yöneltir.” 
28-O’na yönelenler, inanıp güvenen ve Allah'ın zikri (Kitabı) ile kalpleri yatışanlardır. Kalpler ancak Allah'ın zikri ile yatışır. 
29-İnanıp güvenen ve iyi iş yapanlara güzellikler ve mutlu son vardır. 
30-Hep böyle olur. Seni bir topluma elçi gönderdik ki sana vahyettiğimiz şeyi onlara okuyasın. Onlardan önce de nice toplumlar gelip geçmişti. Onlar, Rahman'ı görmezlikten geliyorlar. De ki “O benim Rabbimdir (Sahibimdir). O’ndan başka ilah yoktur. O’na güvenip dayandım. Dönüş O’nadır.” 
31-Kur’an’la dağlar yürütülseydi, yer yarılsaydı, ya da ölülerle konuşulsaydı... Hayır! Her iş Allah’ın elindedir. İnanıp güvenenler bilmiyorlar mı ki eğer Allah tercih etseydi, bütün insanları yola getirirdi. Ayetleri görmezlikten gelenlerin yaptıkları sebebiyle başlarına ya da yakınlarına büyük bir şey gelince, işlediklerinden dolayı Allah’ın sözü yerine gelinceye kadar azap onların başlarına birdenbire inmekten ya da bu azap evlerinin yakınlarına kadar sokulmaktan geri kalmayacaktır. Allah sözünden dönmez. 
32-Ant olsun ki senden önceki elçilerle de eğlenilmişti. Ancak ben, ayetleri görmezlikten gelenlere önce süre verdim sonra onları çarptım. Azabım nasılmış (gördüler)! 
33-Ayetleri görmezlikten gelmeyi (kafirliği), herkesin kazancını takip eden Allah’a ortaklar oluşturarak mı yapıyorlar? De ki “Onları yüceltin bakalım. Yoksa siz Allah’a, bu yerde bilmediği bir şeyi haber veriyor ya da içi boş sözler mi söylüyorsunuz? ” Ayetleri görmezlikten gelenlerin oyunları kendilerine güzel görünür de Allah’ın yolundan çıkıverirler. Allah’ın sapık dediğini yola gelmiş sayacak yoktur. 
34-Onlar için dünya hayatında bir azap vardır. Ahiretteki azab ise daha sıkıntılıdır. Onları Allah’a karşı koruyacak biri de yoktur. 
35-Allah’tan çekinerek kendini korumuş olanlara söz verilen bahçe (cennet), içinden ırmaklar akan, yiyecekleri ve gölgeleri bitmez tükenmez bir bahçe gibidir. Allah’tan çekinenler, sonunda oraya varırlar. Ayetleri görmezlikten gelenlerin (kâfirlerin) yolu da ateşte biter. 
36-Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilenle sevinirler. İçlerinde onun (Kitabın) bir kısmından hoşlanmayan topluluklar vardır. De ki “Bana emredilen, yalnız Allah’a kul olmam ve O’na ortak oluşturmamamdır. Ben insanları Allah’a çağırırım; varıp gideceğim yer O’nun huzurudur.” 
37-Kural böyledir; Kur’ân’ı Arapça hükümler olarak indirdik. Bu bilgi sana geldikten sonra onların arzularına uyarsan, Allah’a karşı senin ne bir dostun ne de koruyucun olur. 
38-Senden önce de elçiler gönderdik. Onlara eşler, evlatlar vermiştik. Hiçbir elçi, Allah’ın izni olmadan bir ayet (belge, mucize) getiremez. Her çağın (dönemin) bir Kitap’ı vardır. 
39-Allah, düzenine göre süreyi kısaltır veya sabitler. Ana Kitap O’nun yanındadır. 
40-Onları tehdit ettiğimiz şeyin bir kısmını sana göstersek de seni vefat ettirsek de sana düşen yalnızca tebliğdir. Hesabını sormak bizim işimizdir. 
41-Onlar görmüyorlar mı ki yurtlarını çevresinden sürekli daraltıyoruz. Hükmü Allah verir. O’nun hükmünü bozacak yoktur. O, hesabı çok hızlı görür. 
42-Bunlardan öncekiler oyunlar kurdular. Bütün oyunlar Allah’ın elindedir. Kimin ne kazandığını bilir. Ayetleri görmezlikten gelenler, son yurdun kimin olacağını öğreneceklerdir. 
43-Ayetleri görmezlikten gelenler (kafirler): “Sen elçi olarak gönderilmiş değilsin” derler. De ki “Aramızda Allah’ın ve o Kitab’ın bilgisine sahip olanların şahit olması yeter.” 



0 yorum:

Yorum Gönder