11 Mart 2017 Cumartesi

( Ankebut Suresi )

( Ankebut Suresi )

İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla,

(Ankebut 29/1) ELİF! LÂM! MÎM!
(Ankebut 29/2)Bu insanlar, inandık deyince rahat bırakılacaklarını, sıkıntıya sokulmayacaklarını mı sanıyorlar?
(Ankebut 29/3)Onlardan öncekilerini de sıkıntılara sokmuştuk. Allah kimlerin samimi olduğunu elbette bilecektir. Kimlerin yalancı olduklarını da bilecektir.
(Ankebut 29/4)Kötü işler yapanlar, elimizden kurtulacaklarını mı sanıyorlar? Ne de kötü karar veriyorlar!
(Ankebut 29/5)Kim Allah ile karşılaşmayı umuyorsa bilsin ki, Allah’ın belirlediği vakit elbette gelecektir. O işitendir, bilendir.
(Ankebut 29/6)Mücadele(cihad) eden kendi için mücadele eder. Allah’ın kimseye ihtiyacı yoktur.
(Ankebut 29/7)İnanmış ve iyi işler yapmış olanların kötülüklerini elbette örteceğiz. Elbette onları yaptıklarının en güzeli ile ödüllendirecegiz.
(Ankebut 29/8)İnsana ana-babasına iyi davranma görevi yükledik. Ama bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana eş koşman için sana baskı yaparlarsa sakın boyun eğme. Hepinizin dönüşü banadır. Ben de neler yaptığınızı, o zaman size bildireceğim.
(Ankebut 29/9)İnanan ve iyi işler yapanları elbette iyilerin arasına sokacağız.
(Ankebut 29/10)Kimi insanlar “Allah’a inandık.” derler ama Allah uğrunda eziyet gördülermi, insanların verdiği sıkıntıyı, Allah’ın azabı gibi sayarlar. Sahibinden bir zafer gelse hemen; “Biz de sizinle beraberdik!” derler. Herkesin içinde olanı en iyi bilen Allah değil midir?
(Ankebut 29/11)Allah inananları elbette bilecektir. İki yüzlüleri de elbette bilecektir. 
(Ankebut 29/12)Kafirler, müminlere şöyle derler: “Yolumuza girin, günahlarınızı üstlenelim.” Oysa bunların günahlarından bir tanesini bile üstlenecek değillerdir. Onlar kesinlikle yalancıdırlar. 
(Ankebut 29/13)Kendi yüklerini zaten yüklenecekler, üstelik yüklerine nice yükler eklenecektir. Uydurdukları şeyler yüzünden kıyamet günü kesinlikle hesaba çekileceklerdir.
(Ankebut 29/14)Nuh’u kendi halkına elçi gönderdik. Aralarında dokuz yüz elli yıl kaldı. Nihayet yanlışlar içinde oldukları bir sırada o tufan, onları alıp götürdü.
(Ankebut 29/15)Nuh’u ve gemide olanları kurtardık; onu herkes için bir belge yaptık.
(Ankebut 29/16)İbrahim’i de elçi gönderdik; bir gün halkına dedi ki: “Allah’a kulluk edin, ve ondan çekinin. Sizin için hayırlı olan budur; bunu bir bilseniz!” 
(Ankebut 29/17)Siz hurafe üreterek sadece, Allah ile aranıza koyduğunuz putlara kulluk ediyorsunuz. Allah ile aranıza koyup kulluk ettikleriniz, size rızık verecek güçte değillerdir. Siz rızkı Allah katında arayın, ona kul olun; ona teşekkür edin; çünkü ona döndürüleceksiniz.
(Ankebut 29/18)Eğer yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki toplumlar da yalanladılar. Elçiye düşen, açık tebliğden başka nedir ki!"
(Ankebut 29/19)Görmüyorlar mı, Allah yaratmayı nasıl başlatıyor; sonra nasıl tekrarlıyor? Bunu yapmak Allah için kolaydır.
(Ankebut 29/20)De ki: “Yeryüzünde gezin de Allah’ın yaratmayı nasıl başlattığına bakın.” İlerisinde Sonra Allah, o son yapılanmayı da yapacaktır. Allah her şeye bir ölçü koyar.
(Ankebut 29/21)Yanlış yapana azap eder, doğru yapana da ikramda bulunur. Siz ona yönlendirileceksiniz.
(Ankebut 29/22)Siz, ne yerde ne de göklerde onu çaresiz bırakabilirsiniz; çünkü Allah ile aranıza girecek dostunuz da yoktur yardımcınız da.
(Ankebut 29/23)Allah’ın ayetlerini ve onunla yüzleşmeyi göz ardı edenler onun ikramından[1] umut kesenlerdir. Onlar için acıklı bir azap vardır. 
(Ankebut 29/24)Halkının cevabı sadece şu oldu: “Öldürün İbrahim’i ya da yakın!” Arkasından Allah onu ateşten kurtardı. İşte bunda inanacak bir topluluk için belgeler vardır.
(Ankebut 29/25)İbrahim dedi ki: “Sizin bu putlara tutunmanız sadece aranızda kaynaşmaya vesile olsun diyedir. Kıyamet günü biriniz diğerini görmek istemeyecek her biriniz diğerini dışlayacaktır. Sığınacağınız yer o ateştir. Size yardım eden de olmayacaktır.
(Ankebut 29/26)Lut hemen ona inandı. İbrahim dedi ki: “Ben sizden kaçıp Rabbime gidiyorum. O güçlüdür, doğru karar verir.
(Ankebut 29/27)İbrahim’e İshak’ı ve Yakub’u bağışladık. Soyundan gelenlere nebilik ve kitap verdik. Böylece onu Dünya’da ödüllendirmiş olduk. O Ahirette de iyilerden olacaktır.
(Ankebut 29/28)Lut’u da elçi gönderdik. Bir gün halkına dedi ki: “Bu çirkinliği siz, gerçekten yapıyor musunuz? Bunu sizden önce yapan tek bir kişi olmadı.
(Ankebut 29/29)Siz doğru ilişkiyi keserek erkeklere yanaşıyor; bir de o çirkinliği toplu olarak yapıyorsunuz ha? ” Halkının verdiği tek cevap şu oldu: “Eğer haklıysan uğraş da Allah bizi çarpsın.”
(Ankebut 29/30)Lut dedi ki: “Sahibim! Bu bozguncular topluluğuna karşı bana yardım et.”
(Ankebut 29/31)Elçilerimiz İbrahim’e o müjdeyi getirdiklerinde şunu da söylediler: “Biz o şehrin halkını yok edeceğiz; oranın halkı yanlışa boğulmuş.” 
(Ankebut 29/32)“Orada Lut da var!” dedi, İbrahim. “Orada kimin olduğunu iyi biliyoruz. Onu, ailesi ile birlikte kurtaracağız; diğerleri gibi küller altında kalacak olan sadece karısıdır.” dediler
(Ankebut 29/33)Elçilerimiz Lut’a gelince, onu sıkıntı bastı, içi daraldı. Dediler ki: “Korkma, üzülme, seni ailenle birlikte kurtaracağız, küller altında kalacaklardan olan sadece karındır.”
(Ankebut 29/34)“Biz bu şehrin halkı üzerine bir pislik indireceğiz.”
(Ankebut 29/35)O şehirden geriye, düşünen bir topluluk için açık bir belge bıraktık.
(Ankebut 29/36)Medyen’lilere de kardeşleri Şuayb’ı elçi gönderdik; onlara dedi ki: “Ey halkım! Allah’a kulluk edin; Ahiret günü bir beklentiniz olsun. Huzursuzluk çıkararak Ülkeyi karıştırmayın.”
(Ankebut 29/37)Ama onlar Şuayb’a yalancı, dediler. Bunun üzerine onları, bir yer sarsıntısı yakaladı da yurtlarında dize geldiler.
(Ankebut 29/38)Ad ile Semud’un başına gelenleri de kalıntılarına bakıp kesin olarak anlarsınız. Şeytan, yaptıklarını süslü göstermiş ve onları yoldan çıkarmıştı. Oysa onlar ilerisini görebilen kimselerdi.
(Ankebut 29/39)Karun, Firavun ve Haman... Musa onlara açık belgelerle gelmişti. Onlar hemen kendilerini o yerin büyüğü gördüler. Bunu ilk yapan onlar değildi.
(Ankebut 29/40)Bunların hepsini, işlediği günah yüzünden cezaya çarptırdık. Kimine taş yağdırdık. Kimi korkunç bir sese tutuldu. Kimini yerin dibine geçirdik. Kimini de suda boğduk. Allah onlara yanlış yapmıyordu, yanlışı onlar, kendilerine yapıyorlardı.
(Ankebut 29/41)Allah’tan önce velilere(dostlara) sarılanların durumu örümceğin durumuna benzer. Örümcek bir yuva edinir ama yuvaların en gevşeği örümcek yuvasıdır. Keşke bunu bilselerdi.
(Ankebut 29/42)Allah onların, kendisiyle arasına neleri koyup yalvardıklarını bilir. Güçlü olan o, doğru karar veren odur.
(Ankebut 29/43)Bunlar örnek olaylardır. Onları bütün insanlar için veriyoruz ama bilenler dışında hiç kimse onlara akıl yormaz.
(Ankebut 29/44)Allah yeri ve gökleri gerçek varlıklar(ve gerçekleri gösterecek şekilde) olarak yaratmıştır. Bunda inananlar için kesin bir belge vardır.
(Ankebut 29/45)Bu Kitap’tan sana vahyedilen her şeyi anlayarak oku ve namazı tam kıl. Namaz her çeşit fuhuşu ve kötülüğü engeller. Allah’ın zikri (Kitabı) en önemlisidir. Allah, yaptığınız her işi bilir.
(Ankebut 29/46)Yanlış davrananlar dışındaki ehl-i Kitapla mücadeleyi, en güzel yöntemden başkasıyla yapmayın. Onlara deyin ki; “Bize indirilene de size indirilene de inandık. Bizim ilahımızla sizin ilahınız birdir. Biz ona teslim olmuş kimseleriz.” 
(Ankebut 29/47)İşte böyle; bu Kitabı sana biz indirdik. Önceden kendilerine Kitap verdiklerimiz buna inanacaklardır. Çevrendekilerden de ona inanacaklar vardır. Ayetlerimizi görmezlik edenlerden başka hiç kimse onları bile bile inkar etmez.
(Ankebut 29/48)Bundan önce bir yazıyı ne okumuş ne de elinle yazmıştın; öyle olsaydı batıla dalanlar şüphelenirlerdi. 
(Ankebut 29/49)Kur’an aslında, kendilerine ilim verilmiş olanların içine işleyen apaçık ayetlerden oluşur. Yanlışa dalanlardan başka hiç kimse ayetlerimizi bile bile inkar etmez.
(Ankebut 29/50)“Ona Sahibinden mucizeler indirilseydi ya!” derler. De ki: “Mucizeler sadece Allah katındadır. Ben açıkça uyarıda bulunan bir kişiyim; o kadar.”
(Ankebut 29/51)Anlaşılır bir şekilde okunan bu Kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? İnanan bir topluluk için bu bir ikram ve doğru bilgidir.
(Ankebut 29/52)De ki: “Sizinle aramızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir.” Allah’ı görmezlikten gelerek batıla inananlar var ya, kaybedecek olanlar işte onlardır.
(Ankebut 29/53)Senden azabı çabuklaştırmanı istiyorlar; o belirlenmiş ecel olmasaydı hemen gelirdi. O azap onlara, beklenmedik bir anda ve fark edemedikleri bir şekilde gelecektir. 
(Ankebut 29/54)Senden azabı çabuklaştırmanı istiyorlar ha! Cehennem, nasıl olsa o kafirleri saracak.
(Ankebut 29/55)Azabın onları üstlerinden ve ayaklarının altından saracağı gün Allah şöyle diyecektir: “Yapıp ettiklerinizin tadına varın bakalım.”
(Ankebut 29/56)Ey inanan kullarım! Toprağım geniştir; yalnız bana kul olun.
(Ankebut 29/57)Her canlı ölümü tadacak sonra da bize döndürüleceksiniz.
(Ankebut 29/58)İnanıp güvenen ve iyi davranış gösterenleri Cennette, altından ırmaklar akan odalara yerleştireceğiz. Oraya bir daha ölmemek üzere gireceklerdir. Çalışanların ödülü ne de güzeldir!
(Ankebut 29/59)Onlar sabredenler ve her konuda Sahiplerine güvenenlerdir.
(Ankebut 29/60)Nice (hareketli) canlılar vardır ki rızıklarını biriktirmezler. Onlara da, size de rızık veren Allah’tır; o işitir ve bilir.
(Ankebut 29/61)“Bunlara, “Gökleri ve yeri ya­ratan, Güneş’i ve Ay’ı hizmete sokan kimdir?” diye sorsan kesinlikle “Allah’tır.” derler. Öyleyse nereden o yalana sarılıyorlar?
(Ankebut 29/62)Allah rızkı, kullarından çalışan ve gerekli güce sahip olan için yayar. Allah her şeyi bilir.
(Ankebut 29/63)Onlara,; “Gökten su indirip ölü toprağı canlandıran kimdir?” diye sorsan “Allah’tır.” derler. De ki; “her şeyi güzel yapmak Allah’a mahsustur.” Ama onların çoğu bunu düşünmezler.”
(Ankebut 29/64)Şu yaşanan hayat, bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Asıl hayat, son yurttaki hayattır; keşke bilseler.
(Ankebut 29/65)Gemiye bindiklerinde Allah’a boyun eğer, yalnız ona yalvarırlar. Allah onları karaya çıkardı mı, bakarsın ki, şirk koşuyorlar. 
(Ankebut 29/66)Bunu, Allah’ın onlara verdiğini görmemek ve günlerini gün etmek için yaparlar. Onlar yakında öğreneceklerdir.
(Ankebut 29/67)Çevrelerinde insanlar kaçırılırken kendileri için saygın ve güvenli bir yer oluşturduğumuzu görmüyorlar mı? Batıla inanacaklar da Allah’ın iyilik ve ikramını görmezlikten mi gelecekler? 
(Ankebut 29/68)Allah’a karşı yalan uyduran, ya da gerçekler kendine gelince yalana sarılandan daha yanlış davranan kim olabilir? O nankörler için Cehennem’de yer mi yok?
(Ankebut 29/69)Bizim uğrumuzda mücadele edenlere elbette yollarımızı gösteririz. Allah güzel davrananlarla beraberdir. 


0 yorum:

Yorum Gönder